Türkiye’de yatırımlar genelde İstanbul odaklı batı bölgelerine yapıldığı için insan göçleri de doğudan batıya doğru doğal olarak yoğunlaşmaktadır. Bu, insanların göçmelerinin en önemli nedeni ekonomik olmasının, bir başka ifadesidir.
En basitinden bir ham maddenin bulunduğu bölgede onu mamül hale getirecek yatırımı o bölgeye yapmış olsak büyük ölçüde plansız insan hareketleri dengelenmiş olabilecektir
Yatırımlar İstanbul’da yoğunlaşıyor
Marmara ve Karadeniz arasında boğaz eksenli dar bir alana oturmuş bulunan İstanbul şehri; Türkiye ekomisinin %40’dan fazlasının konuşlandığı bir yerdir. İstanbul ilini, birleşerek bir bütünlük oluşturduğu; Kocaeli ve Tekirdağ illeri ile birlikte ele aldığımızda da, Türkiye ekonomisinin yaklaşık 3’te 2’sinin bu bölgede konuşlandığını görüyoruz.
Ekonomik yatırımlar, İstanbul ve çevresinde yoğunlaştığı sürece; Türkiye’nin dörtbir tarafından insanların tası, tarağı toplayıp buraya gelmesinin önü alınamaz.
Kaldı ki, İstanbul bulunduğu konum itibariyle de, asla bir sanayi şehri olmamalıdır. İstanbul; bir ticaret şehri, bir turizm şehri, bir kültür-eğitim şehri, bir finans merkezi olmalıdır.
Eğer, İstanbul’da bulunan ve 100 kişiden daha fazla kişinin çalıştığı işletmeleri şehir dışına çıkartırsak; nüfus buna bağlı olarak, 4 milyon kişi kadar azalabilecektir.
Geri göç öncelikle yatırımlarla teşvik edilmelidir.
Çevre ve su gibi doğal kaynaklar açısından da daha fazla nüfusun yerleştirilmesinin büyük sakıncalar doğuracağı İstanbul bölgesinden, sanayinin kaldırılarak Türkiye’ye yayılması, geri göçü kendiliğinden gerçekleştirmiş olacaktır.
Zaten, sanayinin aynı bölgede yoğunlaştırılmış olması, ekonominin sağlıklı gelişmesi ve geleceği açısından da uygun değildir. Riski olabildiğince yaymak gerekmektedir. Hele hele, deprem fay hattı boyunca bir deprem bölgesinde, böyle bir sanayi yoğunlaşması asla düşünülmemelidir.
Yerelleşme ve tarım hayvancılık yatırımları
Ekonomik faaliyetler ülke geneline dengeli dağıtılmalıdır ki; dengeli bir gelişme olabilsin. Burada, yerelleşme çok büyük bir önem taşımaktadır. Yerelleşmeksizin gelişme, sağlıklı bir şehirleşme ve kalkınma mümkün görülmemektedir.
Yerel kaynaklardan beslenen yurt sathına yayılmış bir sanayileşme sağlıklı bir gelişmenin de en önemli adımı olacaktır.
Özellikle tarım ve hayvancılık konusunda çok önemli potansiyelin bulunduğu bölgelerde aynı zamanda tarımsal ürünlerin işlenmesi konusunda da sanayii işletmelerinin kurulması teşvik edilerek istihdam arttırılmalıdır.