Göbeklitepe, birçok gizemini hala koruyor olsa da arkeologlar yapının fiziksel özelliklerini keşfetmiş durumda. Göbeklitepe’ye gitmeden önce biraz bilgi sahibi olmak isterseniz, aşağıdaki detayları aklınıza not alın.
#1 Sütunların ağırlığı 40 ile 60 ton arasında değişiyor.
Mesela bazılarında el ve parmakların var olmasından dolayı insanları temsil eden eserler olduğu düşünülen T biçimindeki sütunların ağırlığının 40 ila 60 ton arasında değiştiği biliniyor. Fakat o dönemin şartlarında bu taşların alana kimler tarafından ve nasıl taşındığı bir Göbeklitepe sırrı olarak çözülmeyi bekliyor.
#2 Döneminin ilerisinde bir mimari teknik kullanılmış.
Göbeklitepe’de dönemine göre oldukça ileri mimari tekniklerin kullanıldığı da bir gerçek. Belki ileriki günlerde bu soruların da cevapları bulunur.
#3 Sütunların üzerinde yılan, yaban domuzu ve ördeği gibi hayvan kabartmaları bulunuyor.
T şeklindeki sütunların üzerine işlenen kabartmalı figürlerde bulunan hayvanların ne amaçla koyulduğu hakkında farklı görüşler bulunuyor. Sütunların üzerinde yaban domuzu, yaban ördeği, boğa, yılan gibi bölgede yaşayan hayvanların figürleri bulunuyor. Bu figürlerin Göbeklitepe’nin muhafızları olarak görülmeleri ve şans için koyulan totem hayvanları olmaları görüşlerinin yanı sıra bu hayvanların kabilelerin sembolleri olabileceği de düşünülüyor. Ayrıca sütunlardaki aslan tasvirleri de Neolitik Çağ’da bu bölgede aslanların var olması ihtimalini güçlü kılıyor.
#4 Buğdayın ana yurdu Göbeklitepe kabul ediliyor.
Günümüzde genetik biliminin katkısı ile birçok varyasyonu bulunan buğday, buluntulara göre ilk olarak Göbeklitepe civarında yetiştirilmiş.
#5 Bira üretimi için tarım yapıldığı düşünülüyor.
Araştırmaların ve incelemelerin ışığında, Göbeklitepe’de bulunan tahıl örnekleri üzerinde fermantasyon belirtileri saptanmış. Aynı zamadan tapınak kalıntıları çevresinde bira varilleri olarak kabul edebileceğimiz ekipmanlar bulunmuş. Bu kanıt üzerinden teori geliştiren bilim insanları, Göbeklitepe’nin aynı zamanda erken dönem alkollü içecek üretimi konusunda bir öncü olduğunu düşünüyor.
#6 Göbeklitepe kaşifi: Klaus Schmidt
Her ne kadar 1983 yılında Şanlıurfalı bir çiftçinin bulduğu oyma taş, Göbeklitepe’nin erken dönem buluntularından biri olsa da asıl çalışmalar 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında başlamış. 2007 yılında ise Klaus Schmidt kazı başkanlığına getirilmiş.
#7 Göbeklitepe, insan eliyle saklanmış olabilir.
Dairesel yapının içerisindeki kireç taşı ve toprak yapısının homojen olması, Göbeklitepe tapınağı içerisindeki pek çok kalıntının tapınak kapatılmadan önce temizlenmesi ise alanın bilinçli bir şekilde gömüldüğünü, diğer bir deyişle kapatıldığını gösteriyor. Fakat ne yazık ki henüz “Göbeklitepe neden gömüldü?” sorusunun bir cevabı yok.
#8 Sıvı geçirmeyen zeminler
Göbeklitepe tapınağının zeminleri özellikle sıvı geçirmeyecek şekilde tasarlanmış. Böyle bir zemine ihtiyaç duyulmasındaki amacın ise, tarihin en eski tapınağında kan, alkol vb. sıvı maddelerle ritüellerin gerçekleştirildiği fikrini destekliyor.