“Dünyanın en güzel şehri İstanbul, İstanbul’un en güzel yeri Beykoz, Beykoz’un en güzel yeri benim yalının olduğu yerdir.” Demiş, Ahmet Mithat Efendi. (1844-1912 tarihleri arasında İstanbul’da yaşamış Türk yazar, gazeteci ve yayıncıdır.) Gerçekten de Beykoz dünyanın en güzel yeri diyebileceğimiz bir konumdadır. Anlatmak çok zor. Gelmek, görmek, yaşamak ve dokunmak gerekir.
Yuşa peygamber burada yatmaktadır. Av köşkleri, kasırlar ve hele hele güzelim yalılar görsel zenginliği olabildiğince arttırmaktadır. Meşhur On çeşmeler Beykoz’a ayrı bir hava katmaktadır. İkinci ve üçüncü boğaz köprüleri de Beykoz’dan geçerek Avrupa’ya uzanmaktadır. Riva ve Göksu dereleri özellikle aşağı yataklarında deniz seviyesi ile uzunca bir mesafede birleşirler.
Bahçecilik devam ediyor
1402 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılan Beykoz, 669 yılında İstanbul’u fethe gelen İslam orduları tarafından feth olunarak kısa bir süre elde tutulmuştu. 1396 yılında Yıldırım Bayezid tarafından inşa edilen Anadoluhisarı Kalesi, aynı zamanda bulunduğu semte de adını vermektedir ki; Beykoz ilçesi burada yer alan Küçüksu deresinden başlayarak İstanbul Boğazının en güzel kıyılarını kapsar ve Poyraz, Anadolu Feneri’ni takiben Karadeniz sahili ile şile ilçesi Kurnaköy’e ulaşır. Karadeniz’in Anadolu yarımadasındaki kuzeybatı köşesini oluşturur.
Çoğunlukla yemyeşil ormanlarla kaplı bölgede; doğu ve orta Karadeniz bölgelerindeki gibi kara lahana, kokulu kara üzüm, kara yemiş gibi meyve ve sebzeler yetiştirilir. Poyraz gibi kıyı yerleşimleri balıkçılık yaparak geçimlerini sağlarlar. Anadolu yakasının 300 km2 kadar yüzölçümü ile en büyük ikinci ilçesi olan Beykoz’da, köy niteliğindeki mahallelerinde bahçecilik geniş anlamda yapılmaya devam edilmektedir.
Ahenk ve uyumun adresi
251.087 kişi olan nüfusun çoğunluğu Karadeniz bölgesinden gelen göçlerle oluşmuştur. Bir Anadolu kasabasını andıran Beykoz’da, yöresel kültürler de çok canlıdır. Karadeniz bölgesinin toplu bir yansımasını verdiği gibi diğer bölgelerin de renklerini yansıtır. Çok güzel bir ahenk ve uyumu Beykoz özelinde görmek ve yaşamak mümkündür.
Tarihte padişahların özel av bölgesi olarak kullanılan Beykoz, İstanbul’daki ilk sanayi bölgesi olarak ta konumlanmıştı. Başta Şişecam ve Ayakkabı fabrikaları olmak üzere artık sanayi tamamen terk edilmiş ve artık günümüz Beykoz’u bir kültür, turizm ve sağlık, eğitim merkezi olarak yerini almıştır.
Yeşillikler ve mavilikler
Yeşilliklerin ve maviliklerin şehri Beykoz’un denizi ile barışması çok önemlidir. Yerli ve yabancı ziyaretçiler açısından da önemlidir; Beykoz’da yaşayanlar açısından da önemlidir. BEYKOZ yalnızca balığın tutulduğu yer değil, aynı zamanda en lezzetli balığın yendiği yer olmalıdır.
Beykoz, 2b ve imar barışı ile tapu ve iskana kavuşabilen mülklerin yanı sıra imar aflarının uygulanmadığı ön görünümdeki gecekondu ve imara aykırı binaların da çokça bulunduğu bir ilçemizdir. Gayet tabii olarak ön görünüm bölgesinde yaşayan Beykozlular da, yıllardır oturdukları binaların yasal çerçevesinin oluşmasını beklemektedirler.
2b ve imar barışı ile tapularını iskanlarını alan Beykozlular aynı zamanda tapuların aldıkları arsalarına bina yapmak, yapmış oldukları binaları yenilemek istemektedirler ki; bunun için süratle imar planlarının yapılmasını beklemektedirler.