Korana hemen hemen her şeyi unutturdu. Unutmayalım ki, deprem başta olmak üzere afetler her zaman karşımıza çıkabilecek gerçeklerdir. Bunun için de her zaman hazırlıklı olmak zorundayız. Deprem başta olmak üzere afetler İstanbul’da olunca, ülkemizin gündeminde çok daha fazla yer işgal ediyor. İstanbul dışında da çok ciddi riskler olduğunu belirtelim.
Doğru planlamış şehirler olmalı
Depremler, seller, heyelanlar, fırtınalar vb. afetler şehirlerimizi tehdit etmeye devam ediyor. Barınmak için inşa ettiğimiz meskenler, yanlış yerlerde konuşlandırılınca, adeta birer mezara dönüveriyor. Afetlere karşı hazırlıklı olmak ve zarar görmemek, ancak doğru planlanmış bir şehirleşme ile mümkün olabilir. Canımızı, malımızı, mülkümüzü kaybetmemek için daha dikkatli ve hassas olmak zorundayız.
Dere yatakları, düşük kotlardaki su seviyesi yüksek düzlükler kesinlikle yapılaşmaya uygun yerler değillerdir. Bu yerler şehir yerleşimleri açısından; seller, heyelanlar ve hatta depremler için de çok riskli yerlerdir. Bırakın bu yerleri yapılaşmaya açmayı, bu gibi zeminlerin çevresinde bir güvenlik bandı da bıraktıktan sonra sınırlı yapılaşma yapmak gerekmektedir.
Dereler, ıslah edilirken dere yatağını daraltarak iki yanına perde beton yapmak yanlış bir uygulamadır. Dere yataklarını olabildiğince genişleterek dışa doğru eğimli istinat duvarları yaparak ıslah etmeliyiz. Dere yatakları; kat- kat fazla miktardaki suyu, taşmadan taşıyabilecek genişlikte olmalıdır. Taşmalarda dahi çevreye zarar vermeyecek şekilde güvenlik şeritleri oluşturulmalıdır.
İstanbul ele alınırsa…
İstanbul ele alındığında Marmara kıyılarındaki düşük zeminler yalnızca deprem ve tsunami açısından değil aynı zamanda seller açısından da yerleşimler için büyük riskler taşıyor. Zaman zaman yağan yağmurlarla oluşan seller bunu çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Marmara kıyılarına göre daha yüksek olan Karadeniz tarafı, hem deprem açısından ve hem de seller açısından daha güvenli olduğu için, İstanbul'un kuzeye kayışı daha da süratlenecektir. Üçüncü köprünün kuzeye inşa edilmesi ise, şehrin kuzeye kaymasına hız kazandırmasının yanı sıra yaşanacak bir afet anında güvenli bir çıkış yolu olarak ta stratejik önemini artırmaktadır.