Değerli dostlar, yazdıklarımdan dolayı çokça geri dönüş alıyorum. Çok güzel sözler olduğu gibi, zaman zaman sitem edenler de oluyor. Hiç kimseyi kırmak, ötekileştirmek; birilerine ayar çekmek ya da güç devşirmek, afra-tafra yapmak gibi bir amacım asla yok ve olamaz. Donanımım çerçevesinde, doğru bildiklerimi aktarmak ve yanlışları ortaya koymayı bir insanlık görevi olarak biliyor ve yapıyorum.
Gönül insanları, gönülleri makam tutar
“Büyük lokma ye, büyük söz etme” diye, atalarımız ne güzel söylemişler. Söz söylemeye sıra gelince mangalda kül bırakmıyoruz, ama işe sıra gelince ortada bir şey yok. Eksiği, yanlışı, hatayı her zaman kendimizde arayacağız. Önce ilk adımı atıp doğruyu biz yapacağız, örnek olacağız ve diğerlerinden de doğru şeyler yapmasını bekleyeceğiz.
Egosu yüksek, mevki-makam, menfaat peşinde olanlar özellikle sivil toplum kuruluşlarından uzak durmalıdırlar. Çünkü, stk’lar gönüllülük ister, insanlara gönül açmayı gerektirir. Buralardaki; mevki, makam gönüllerde yer alabilmektir.
Samsun ve Samsunluluk adına
Gönül dostlarıma; ÖNCELİKLE VE ÖZELLİKLE İSTANBUL’DAKİ SAMSUNLU aksakal ve kanaat önderleri olan güzide insanlara sesleniyorum. Yıllardır çok güzel çalışmalar yaptık ve İstanbul’da, Samsun’da ve Türkiye’de ses getirdik. Bir ve bütün olduğumuz zaman güçlüyüz. Birliğimiz bozuldukça gücümüz zayıflıyor. Bize yakışan Samsun ve Samsunluluk adına bir araya gelip güçlü bir mesaj vermektir.
Gerek aksakal ve gerekse kanaat önderi olmak öyle kolay bir iş değildir. Büyük bir sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğun gereğini mutlaka ve mutlaka yapmalıyız. Ben verilen emeklerin boşa gitmeyeceğine ve sorumlu, erdemli bir davranış gösterileceğine inanıyorum.
Samsun’un aksakallarını buluşmaya davet ediyorum…
“Yunus derki: ey hoca
İstersen var bin hacca
Hepsinden de iyice
Bir gönüle girmektir.”