Bu Hafta ki köşe yazımın dün yayınlanan 1. Bölümünde son yıllarda giderek önemsizleştirilen milli bayramların önüne geçirilen bazı olguları sizlerle paylaşmaya başlamıştım.
Bunların ilki, halkımızın demokrasiye olan inancını simgeleyen Fetö Darbesini önlenmek için sokaklara çıktığı 15 Temmuz Olayıydı.
İkincisi de son yıllarda oluşan yanlış bir algı sonucu, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşlarına fatura etme çabaları sonucu oluşturulan Cumhuriyet dönemi karşıtlığıydı.
Bugün bu ikinci madde ye devam ediyorum.
************************************
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması ile Anadolu’yu işgal edenler Türklere büyük işkenceler yapıyor, kadınlara ve kızlara tecavüz ediyordu.
Halkımız büyük bir umutsuzluğa kapılarak adeta kaderine razı olmuştu. İşte böylesine umutların tükendiği anda işgale isyan eden Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’nı başlatıyordu.
Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Mücadelesi, 26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Büyük Taarruz sonrası 30 Ağustos’ta Dünyayı şaşırtan büyük bir Zaferle noktalanıyordu.
30 Ağustos Zaferi, Osmanlı Devleti’nin dağılması sonrası kaybolan umutları da yeniden canlandırıyordu.
Düşmandan temizlenen son vatan toprağı Anadolu toprakları üzerinde Laik ve Hukuk ekseni üzerine çağdaş ve bağımsız yepyeni bir devlet kuruluyordu.
Eğer bu zafer kazanılmasaydı, Türklerin artık bir vatanı olmayacağı gibi işgal altında ki Anadolu’nun ortasına sıkıştırılmış bir alandatüm özgürlüklerini yitirmiş olarak yaşamak zorunda kalacaklardı.
Çoğumuzun adı belki de, Panoyatis veya Despina gibi Yunan isimleri olacaktı.
İşte bugün gerekli önem verilerek çok görkemli kutlanması gereken 30 Ağustos Zaferi’nin 96. Yıldönümüdür.
Şurası unutulmamalıdır ki ilk dönemleri başarılarla, son dönemleri yanlışlarla dolu Osmanlı İmparatorluğu da bizim tarihimizdir.
Yine unutulmamalıdır ki, Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerinde kötü yöneltildiği için çökmüş ve Türkleri Anadolu’dan çıkartmayı hayal eden Avrupalı sömürgeci devletler tarafından paylaşıldığı için de tarihe gömülmüştür.
Osmanlıyı yıkanda, paylaşanda Avrupa’nın sömürgeci güçleridir.
Hiç kimse bunun faturasını,son vatan toprağı Anadolu’yu düşmandan temizleyip Osmanlının küllerinden yepyeni bir devlet kurarak Türklerin özgürce yaşamasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e çıkartma çabasında olamaz, olmamalıdır.
Aşağıda ki şemaya baktığınızda göreceğiniz tarikatlarla (Cemaatler) bu ülkenin huzura kavuşamayacağını görerek tüm tekke ve zaviyeleri kapatan Mustafa Kemal Atatürk, bu cemaat üyeleri tarafından hala din düşmanı olarak tanıtılmaktadır.
Bu tarikatların önü açılarak ve başı secdeye değenlerden kötülük gelmez denilerek göz yumulan Fetullah Cemaati, nasıl büyük sömürgeci bir devletin çıkarları için onun himayesine girerekTürkiye Cumhuriyeti’ni ele geçirmek için darbeye kalkışabileceğini göstermiştir.
Şimdi ülkemizde faaliyet gösteren tarikatların soyağacını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu faaliyetler, zaman içerisinde siyasileşerek seçim sonuçları üzerinde belirleyici olmayı sürdürmektedirler.
Sanıyorum ki, 15 Temmuz olayından sonra Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin yaşatılması için yaptıkları ve koyduğu ilkelerin değeri çok daha iyi anlaşılmıştır. O nedenle bugün de acilen yapılması gereken işler vardır.
ACİLENYAPILMASI GEREKENLER;
- Son darbe olayıda göstermiştir ki, tarikatlar kontrolsüz bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüğü sürece, bu ülkede huzur olamaz. O nedenle, herkesin ortak paydası olan dinimiz toplumun saflara ayrışmasına neden olan tarikatların amaç dışı kullanımından kurtarılmalıdır.
- Laik ve çağdaş hukuk sistemi tüm kuralları ile birlikte işler hale getirilmelidir.
- Fetullah Cemaatinin açtığı okullar, öğrenci yurtları ve abi-abla evlerinin nasıl tehlikeli bir hale geldiği görülerek hepsi kapatılmıştır. Ancak bu kez de siyasi iktidara yakın cemaatlerin ve onların kontrolünde kurulan bir başka vakıf ve derneklerin de aynı şeyleri yapmasına izin verilmemelidir.
- Hiçbir ayırım yapmadan tüm öğrenci yurtları Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı olan Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlanmalı ve yurt açma yetkisi sadece Kredi ve Yurtlar Kurumuna verilmelidir.
Osmanlının tarihi ile sonunu ve Osmanlının küllerinden Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hikâyesini NUTUK’U okuyarak öğrenmiş tüm vatandaşlarımızın, başta 30 AĞUSTOS ZAFERİ olmak üzere tüm milli bayramlarımızı en güzel şekilde kutlamak ve kutlanmasını istemek en doğal haklarıdır.
Milli ve dini bayramlarımızı ulus olarak hep birlikte doyasıya kutlamak dileğiyle, güzel bir hafta diliyorum.