Toplumun aydınlatılması ve bilgilendirilmesi konusunda basının çok önemli görev ve sorumluluklar üstlendiği bir dünyada yaşıyoruz.
Dünya, basının bu görevini hakkıyla yerine getirebilmesi için yayınlarını her türlü baskıdan uzak ve özgürce yapabilmesini ön koşul kabul etmiştir.
Bu anlayışta ki dünyaya karşılık ülkemiz de basın, her türlü yıldırma ve baskılar sonucu her geçen gün inandırıcılığını biraz daha yitirmektedir
Buna paralel olarak Samsun’da ki yerel basın da, biraz da ekonomik güçlerinin sınırlı olmasının etkisi ile siyasi otoritenin veya reklam veren özel firmaların yanlışlarını gündeme taşımakta zorlanıyor, hatta destek gördüğü kurumların destekçisi konumunda yayın da yapıyor. Bu da yerel basının toplumun sorunlarının takipçisi olmasını zorlaştırıyor.
İşte böyle bir ortamda, Samsun’da bir süredir yaşanan çok ciddi bir sorunu gündeme taşıyarak yarattığı tartışma ortamı ile sorunun çözümünün kapısını açan Hedef Halk Gazetesi çok önemli bir sorumluluğunu yerine getirmiştir.
Bu sorun, Samsun trafiğinde uzunca bir süredir yaşanan ve çok sayıda araç sürücüsünü canından bezdiren kısa mesafelerde değişken hız limitleri ve buna bağlı olarak sıkça yazılan trafik cezalarıdır.
Canından bezen bazı sürücülerin konuyu yargıya taşıması ve sürücülerin haklı bulunarak cezaların iptal edilmesi, bu hız limitlerini ve cezaları tartışmalı hale getirmiştir.
Özellikle çok önemli yerleşim bölgeleri olan Taflan ve Atakum ile Çarşamba ve Tekkeköy yönünden Samsun’a yoğun bir trafiği taşıyan akslarda çok kısa mesafelerde 30-50-70 Km. Arasında değişkenlik gösteren hız limitlerine uyabilmek adeta olanaksız hale gelmiştir.
Bu konu on gündür Hedef Halk Gazetesin de her yönü ile yazıldığı için bu konunun detayına girmek istemiyorum. Ancak bu konuda yaz ortasında yaşadığım ve hala içime sindiremediğim bir ceza olayını paylaşarak, işin artık ceza yazmak için fırsat kollanmaya dönüştüğünden bir örnek vermek istiyorum.
Yaz ayların da her gün iki kez geçtiğim ve hız sınırlarının nerelerde değiştiğini çok iyi bildiğim Taflan’dan Samsun yönüne gelirken Mediva Hastanesi’nin biraz ilerisinde trafik ekibince durduruldum.
Kemerim takılı olduğu için kendimden emin bir şekilde yavaşladım. Polisin devam ettireceğini beklerken, “Sağa çekin ve evraklarını ekip aracına getirin” uyarısı ile ilk şaşkınlığımı yaşadım..
Çünkü bu yolun, kavşaklar ki zorunlu yavaşlamalar dışında, Liman kavşağına kadar hız limitinin 70 KM. Olduğunu bildiğim için aracımı 70 KM. Hız sınırına sabitlemiştim.
Evraklarımı alan ekip polisi, “Hız limitini aştınız, ceza yazacağız” Diyerek 356. 00 TL Ceza yazdı. “Hızım yüksek olamaz, bu ne kadar büyük ceza?” Diye itiraz ettim. Aldığım cevap, “Hızınız 80 KM.” Oldu.
70 KM. Olan hız limitinin %10 fazlası ile 77 KM. olması gerektiğini düşündüğüm için, “Limiti 3 KM. aşmışım bu ceza çok” Dediğimde, aldığım cevap ile yeni bir şok yaşadım.
Ekibin söylediğine göre, Üniversite kavşağı ile Liman kavşağı arasında ki bu yolda ki hız limiti bir gün önce 50 KM. indirilmiş ve anlaşılan o ki, ertesi sabah da hiç kimse bu değişikliği öğrenmeden, ceza yazmaya başlamışlardı.
Ceza makbuzunu aldım ve Samsun’a kadar bu yolda olması gereken 50 KM. Tabelası aradım. Bir tane dahi yoktu. Akşam da dönüş yolunu kontrol ettim. Karşı yönde de bir tane yoktu.
Hemen trafik Şube Müdürlüğünü arayarak yapılan yanlışlığı anlattım. Onlarda kararın bir gün önce Ukome’de alındığını ve tabelaların olması gerektiğini bildirdi.
Ertesi gün resmi kanaldan bu cezaya itiraz etmeye karar verdim. Sabah bu kararlılıkla aynı güzergâhtan Samsun’a giderken gördüğüme inanamadım. 50 KM. Tabelaları o gece alelacele konmuştu.
Devlete olan güvenimi her geçen gün biraz daha aşındıran bu tür olaylardan bir tanesini daha sineye çekmekten başka çarem kalmamıştı.
İşin özeti, bu kadar kısa mesafeler de değişkenlik gösteren hız limitleri para tuzağı haline gelirken, bu limitlere uyarak araç kullanmaya çalışan sürücüler de, trafik akışını yavaşlattıkları gerekçesi ile diğer sürücülerin tacizi ile karşı karşıya kalmaktadır.
Trafikte yaşanan bu karmaşanın asıl nedeni, Trafik, Karayolları ve Ukome arasında, “Davulun kimde, tokmağının kimde olduğu” Tartışmasında yatmaktadır.
UKOME BİLMECESİ
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yerelden yönetim uygulamaları doğrultusun da devletin yürüttüğü birçok uygulama büyükşehir belediye başkanlıklarına bırakılmıştır.
Bunlardan birisi de şehir içi trafiğini düzeleme yetkisinin belediyelere devredilmiş olmasıdır. Belediyeler ise bu görevi UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) kanalı ile yürütmektedir.
Karayolları, trafik ve ukome arasında ki yetki karmaşası sonucu, kent içi trafik düzenlemeleri gerçek yaşamla uyum sağlayamaz hale gelmiştir.
UKOME’NİN yapısı tamamen kamu kurum yetkililerinden oluşması ve trafik şubesi ile Sivil toplum kuruluşlarından sadece şoförler derneğinden bir temsilcinin yer alması ve toplumun sorunlarını yakından bilen sivil toplum kuruluşlarının temsil edilmemesi, bu sorunların oluşmasına neden olmaktadır.
Masa başında alınan kararlarla yapılan uygulamalar ve kurumlar arası yetki karmaşası sürdüğü sürece, konunun asli sahibi olması gereken Trafik Şube müdürlükleri ceza yazan kurum konumunda kalmaktan kurtulamazlar.
Bu sorunu gündeme taşıyarak çözümü için kapı aralayan Hedef Halk Gazetesi örnek bir çalışma yaparak basının önemini bir kez daha hatırlatmıştır.. Sadece bu nedenle dahi teşekkürü hak etmiştir.
Kazasız ve cezasız araç kullanmak dileğiyle iyi haftalar..