Yazımın başlığına bakan okurlarımdan bazılarının yine karamsar bir yazı yazmış diyeceklerini biliyorum.
Karamsarlığı yaratan umutsuzluktur.
Ben yaşamımın hiçbir bölümünde umutsuzluğa kapılmadım. Tam tersine Samsun’da iş hayatına başladığım andan itibaren 45 yıldır hep kendimi yenilemeye çalıştım.
Hem iş hayatımda yeni umutlarla yeni iş alanları yaratmanın heyecanını taşıdım,hem de sosyal yaşamın hemen her bölümünde sorumluluk aldım.
Meslek odamın altı yıl başkanlığını yaptım. Üst kuruluşumuz Türk Eczacılar Birliği Yönetimine seçilerek iki yıl da Ankara’da görev yaptım.
Samsun’un sorunlarını gündeme taşımak için fikir babası ve kurucusu olarak Samsun sevdalısı arkadaşlarımızla 1988 yılında kurduğumuz SAM-SEV (Samsun Spor Eğitim ve Tanıtma Vakfı) ile başkanlık görevini 2009 yılına kadar Samsun’un sorunlarını cesaretle gündeme taşıyan ekibin başında oldum.
Halk Gazetesi’nin kuruluşunun 2.Yılında başlayarak tam 15 yıldır her pazartesi günü bu gazete de köşe yazısı yazıyorum. Arada yazdığım spor yazılarını da sayınca sayı daha da artıyor.
Yazılarımı okuyanlar bilirler, kişisel hiçbir konuya girmeden ülkemin ve Samsun’un sorunlarını cesurca gündeme taşıyor ve çözüm yolları arıyorum.
Bu yazılarımdan oluşan üç cilt kitabım yayınlandı. 4. ve 5. Ciltlerde sanıyorum mayıs sonuna kadar basılmış olacak. Şu ana kadar tam 910 köşe yazısı kaleme almışım. Bunun anlamı, tam 910 hafta köşe yazısı yazmışım demektir.
Mesleği gazetecilik olmayan birisi için hiçte küçümsenecek bir çaba değildir diye düşünüyorum.
Samsun gündemini izleyebilmek için ulusal gazeteler dışında her gün en az üç yerel gazete okuyorum.
Sosyal medyayı kullanıyor ve yanlış bulduğum konulara itirazımı koyuyorum.
Şimdi bana karamsar yazı yazıyor diyen dostlarıma soruyorum?
Umudunu yitirmiş, karamsar bir kişiliğe sahip olsaydım, çoğu insanın yaptığı ve bana da yapmamı önerdiği gibi fikir üreterek sorunlara çözüm aramak yerine,kenara çekilip keyfime bakmaz mıydım?
Çevremde, özellikle Samsun’da yapılan yanlışları ve yapılamayanları duymak istemeyen bir gurup var. Her yanlışa değindiğimde ama Samsun çok güzelleşti, dışardan gelen herkes hayran kalıyor gerekçesi ile benim eksiklerinde giderilmesi için yazdıklarımdan rahatsız oluyorlar.
Evet, Samsun gerçekten görsel olarak güzelleşti. Bunu sık sık ben de yazıyorum.
Ama Samsun’un son 30 yılda hemen her konuda düşüşte olduğunu ve Ekonomide, eğitimde, sosyal yaşamda, yaşanabilir kentler sıralamasında sürekli olarak Türkiye sıralamasında alt sıralara düşerken, işsizlikte Türkiye ortalamasının üzerine çıkmasını, üniversiteyi bitiren eğitimli genç kuşağın Samsun’a gelemediği için Samsun’un emekli ve işsizler kenti haline gelmesini tartışmayacak mıyız?
Çözüm bulunsun diye gündeme taşıdıklarımı duymaktanrahatsız olanların, benim yazdıklarımda yanlış bilgiler varsa asıl bunlara itiraz etmelerini isterim.
Ne var ki bugüne kadar verdiğim hiçbir bilgiye tepki almadım. 15 yıldır hiçbir yazıma tekzip gelmedi.
Köşe yazılarının içeriği konusunda son derece hassas olan, Halk Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Yener Cabbar’dan da hiçbir uyarı almadım.
Bugünkü köşe yazımın konusu bunlar değildi. Aslında başlıkta ki konuyu işleyecektim. Ama yazacaklarım için de yukarıdakilerin söyleneceği aklıma gelince, bu konuda içimden bir şeyler yazmak geldi.
Yazımı daha da uzatarak sizleri sıkmamak için çok önemsediğim bazı konuları rahat paylaşabilmek adına, hoşgörünüze sığınarak ana başlıkta ki konuyu gelecek hafta ki yazıma bırakıyorum.
Pazartesi günü kutlanacak olan 23 Nisan Ulusal Hakimiyet ve Çocuk Bayramı, TBMM’ nin açılışının 95. yıldönümü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği bir bayramdır.
Tüm çocuklarımızın bayramını kutluyor ve çocuklarımızın kendilerine armağan edilen ulusal egemenliğimizi sonuna kadar koruyacaklarına inanıyorum.
Baharın bütün güzelliği ile içimizi ısıtmaya başladığı günlerdeyiz. Önümüzde ki haftanın baharın açmaya başlayan çiçekleri kadar güzel geçmesini diliyorum.