Öncelikle söylemek gerekirse ahlaklı ve dürüst olmak artı bir özellik değil, insan olmanın olmazsa olmaz kuralıdır. Daha açıkçası, bu vasıflar başta bizim dinimiz İslam olmak üzere tüm dinlerin insanlara emrettiği kurallardır.
Özellikle son peygamber olan Hazreti Muhammet, Kur’an’da yer alan çok sayıda ayetle insanlara ahlaklı, dürüst ve adaletli olmayı öğütlemiştir.
Ne yazık ki, İslam ülkelerin de bu insani vasıfların çoğu yerle bir olmuştur. Bu ülkelerin tamamına yakını, insan haklarının tanınmadığı, adaletin anlamını yitirdiği zorba yönetimlere teslim olmuştur.
Oysa bu vasıflara, öncelikle ülkeleri yöneten siyasi kadroların sahip olması gerekir. Ülkeler hangi rejimle yönetilirse yönetilsin, yönetimde bulunanlar zorbalıktan uzak durmadığı takdirde, o ülkede adalet ve dürüstlük anlamını yitirir.
Ülkemize baktığımızda hemen her konuda giderek artan yozlaşmadan adalet, dürüstlük ve ahlaklı olmak da payını almaya başlamıştır.
Böyle bir ortamda, bir de ekonomik sıkıntılar tavan yapmışsa ve böyle bir ortamdaiş bulabilme şansını yakalayan insanların dahi çoğu asgari ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyorsa, işsiz insanların nüfusa oranı %15’ lere dayanmışsa, insanlar nasıl dürüst ve ahlaklı kalacaklardır?
Ülkeyi yönetenler liyakati ön plana almadan açılan ve yaratılan yeni kadrolara akrabalarını ve siyasi yandaşlarını yerleştirirse, açlığa mahkûm olanlardan adil ve ahlaklı olmayı bekleyemeyiz.
Tarih sayfaları, bu tür toplumsal ahlaksızlığın yıktığı ülkelerin hikâyeleri ile doludur. Açlık derecesinde ki yoksulluk hırsızlık, fuhuş ve cinayetlerin de en önemli nedenidir.
Evinde yiyecek bekleyen çocuklarına çöp bidonlarından ekmek ve yiyecek toplamak zorunda kalan bir anne veya babadan dürüst ve ahlaklı olmasını beklemek haksızlıktır.
Bu ülkede ekmek çalan, çocuklarının ihtiyacını karşılayamadığı için intihar eden ve bin lira için cana kıyanların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Bir ülkede yolsuzluklar araştırılamıyorsa, yargı kurumuna olangüven iyice zayıflamışsa, devletin hazinesinde ki kayıplar açıklanamıyorsa, bu ortamda ahlaklı ve dürüst insanların hakları nasıl korunacaktır?Hakları korunamayan insanlar nasıl bu vasıflarını nasıl koruyacaktır?
Nitekim bugün ülkemizi ele geçirmeye çalıştığının ortaya çıkması ile FETÖ Terör Örgütü olarak suçlanan tarikat, 2015 yazına kadar ülkemizi yöneten siyasi irade ile birlikte çalışıp, kurulması planlanan olası bir Şeriat düzenine karşı dik duran Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve bağımsız yargının çökertilmesini sağlamıştı.
Sonun da, işte bu yanlışlara dahi suskun kalacak kadar korkak ve sindirilmiş adalet ve ahlaki değerleri zayıflamış bir toplum yaratıldı.
SONUÇ: Bir ülkenin temel taşlarını oluşturan halk katmanlarının ahlaklı ve dürüst kalabilmesinin şartları mutlaka sağlanmalıdır. Bunun için ülkemizi çok daha güzel günlere taşımak iddiası ile siyaset yapanların örnek bir ahlak ve adalet duygusunu kazanması şarttır.
Ahlaki değerleri yükselmiş, adaletli ve dürüst insanlarımızın yüreklendirildiği bir Türkiye özlemi ile sağlıklı ve huzurlu bir hafta diliyorum. 06.07.2021