Okurlarım hatırlayacaktır geçen hafta ki köşe yazım, “Bu Ülkede Olanlar Korkutucu Olmaya Başladı” başlığını taşıyordu ve yazımın ilk bölümlerinde ülkemizde iktidar yanlıları ile iktidara karşı olan kesimlerin giderek birbirinden koparak ülkemizde ki kamplaşmanın tehlikeli boyutlara ulaştığını yazmıştım.
Bu başlığı atarken, ülkemizde olan bitenleri düşünerek açıkçası ürkmüştüm. Ne var ki bu gerçekti.
Bir sonra ki bölümde de, “Eğer uzun yıllar ülke dışında yaşamış birisi Türkiye’ye dönse ve akşam oturup televizyonunu açıp iktidar yanlısı bir TV kanalını izlese, “Vay be, ülkem ne güzel yerlere gelmiş” diye mutluluktan uçardı.
Bir başka akşam da muhalif TV kanallarından birisini izlese, bu kez de “Bu ne ya bu ülkede neler olmuş?” Diye şaşkınlığa uğrardı, diye yazmıştım.
Bir ülke böylesine ayrıştırılır mı? Bu ülke, uğrunda yüzbinlerce şehit verilerek kurtarılmış bir ülkedir. Hiç kimsenin bu ülkeyi böylesine ortadan ikiye bölüp ayrıştırmaya hakkı olabilir mi?
TBMM işlevini tamamen yitirmiş, mecliste hiçbir karşı görüş ve muhalefetten gelen yasa tasarısı, görüşülememekte ve iktidar oyları ile görüşme dahi açılamadan ret edilmektedir.
Unutulmamaktadır ki, kimse karşısındakini yok ederek ayakta kalacağını düşünmemeli ve ülkemiz çıkarları için ortak akılda buluşmayı düşünebilmelidir.
Üzülerek söylemek gerekirse, bugün ülkemizin en büyük sorunu, özellikle siyasi arena da ilkeli ve dürüst siyaset adamı bulmanın giderek olanaksız hale gelmiş olmasıdır.
Artık bu ülkede dünden bugüne giderek artan bir şekilde siyaset, maddi çıkar ve kişisel konum kazanmanın aracı haline getirilmiştir.
15 Temmuz da yaşanan darbe girişimine rağmen, siyasi iradesini sürdürmek isteyen iktidar kesimi, sırf kendi çıkarları için büyük tehlike yaratan tarikat gurupları ile işbirliğini hala sürdürmektedir.
Tarikatlar arasında sürekli geçişler olabildiği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle bugün terör örgütü olduğu ortaya çıkmış Fetullah Tarikatının elebaşları ya tutuklanmış veya yurt dışına kaçmıştır. Peki, bu tarikata gönül vermiş milyonlarca üyesi nerededir?
Bunların, kendilerine yakın tarikatların içinde yer aldıkları ve bu kez de bu tarikatlardan özellikle çok bilinen birisinin aynı Fetö Örgütü gibi devletin kadrolarında yerleştiği bilinmektedir.
Bu yapılanmanın, tarikatların kendi açısından mutlaka bir hedefi ve beklentisi vardır. Hedefleri de, iktidarı bölüşerek getirimlerden pay almaktır.
Dünden bugüne özellikle sağ iktidarların oy hesabı ile dini tarikatlarla içli dışı oluşunun, ülkemizin demokratik ve laik yapısı için büyük bir risk taşıdığını artık ülkemizin yönetimine talip olan herkes görmelidir.
Buna rağmen hala yeni kalkışmalara zemin hazırlanmasının açıklanabilir bir yanı olamaz.
Son iki haftadır yurt dışına kaçmış olan bir mafya liderinin açıklamaları ile siyasetçilerin ve bazı gazetecilerin mafya ile olan pis ilişkileri ortaya dökülmeye başladı. Tüm Türkiye, ucu siyasi iradenin derinliklerine kadar giren bir ilişkiler yumağı ile karşı karşıya kaldı.
İddialar karşısında adı geçen bakanın yaptığı açıklamalar kamuoyunu ikna etmiyor. Ne marinalara çökmeler, ne uyuşturucu trafiğinde adı geçenler, ne de milletvekillerinin karıştığı suç olayları, akıl alacak gibi değildir.
Ama bu olayların buralara geldiği bir yerde, ülkenin her konuda tek karar veren Cumhurbaşkanı’nın hiç konuşmuyor olması ve bu suskunluk dahi, birçok gizemi içinde barındırıyor.
Tüm bu anlattıklarımın sonunda söylemek istediğim şey, bu ülkede hangi kademe de olursa olsun, güvenilir, ilkeli, özü sözü bir adamlara ihtiyacın had safhaya çıktığı bir dönem yaşıyor olmamızdır.
Ne zaman bu sorunları yenersek, inanıyorum ki ülkemiz tam anlamı ile huzura ve güven ortamına kavuşacaktır.
Bu ülkenin gerçek demokrasiye ve çağdaş hukuk düzeni ile laik düzene yeniden kavuşmasını isteyen hiç kimsenin umudunu yitirmemesi ve dimdik ayakta kalmasını diliyor ve kalacağına da inanıyorum.
Bir yılı aşkın süredir yaşadığımız yüzyılın salgın döneminin yarattığı ortam bizleri birbirimizden koparttı.
Dostlarımızla birbirimizi görebilmenin, çocuklarımızla ve torunlarımızla birlikte oturup sohbet edebilmenin değerinin ne kadar önemli olduğunu sanırım hepimiz anladık.
Sağlıklı ve özgürce yaşayacağımız günlerin özlemi ile güzel bir hafta diliyorum.