Ülkemiz halktan toplanan vergilerle yönetilen bir ülkedir. Verginin en büyük payını da bordro mahkûmu olan kamu görevlileri ile sigortalı emekçiler karşılamaktadır.
Ülkemizin gelirlerinin sınırlı olması yanında toplumun çok büyük bir kesimi de asgari ücretle yaşamını sürdürmektedir.
Böyle bir ortamda ülkemizi yöneten ve onların yönetiminde görev yapan hiçbir bürokratın, bizlerin ödediği vergilerle oluşan devlet hazinesini zarara uğratmaya hakkı olamaz.
O nedenle, Türkiye Cumhuriyeti adına gerek idari ve gerekse teknik alanda görev yapan tüm bürokratların, kişisel hatalarından doğacak maddi hatalardan sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum.
Ancak, son dönemlerde devletin çıkarlarını korumakla görevli MASAK’ın, bu konuda gerekli incelemeleri yaparak sorumlu olanlar hakkında gerekli işlemleri başlatmaması veya yetkili amirlerin bu tür kamu görevlilerinin soruşturulmasına izinvermemesi sonucu, devletin gördüğü zarar engellememektedir.
Bu pencereden bakarak, Samsun ölçeğinde hazineyi zarara uğratan projeleri ve bürokratik hataların önemli birkaçını sizlerle paylaşacağım.
1989-2004 yılları arasında ANAP’dan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Sayın Yusuf Ziya Yılmaz’ın, 2005 yılından sonra da AKP’li olarak görevini sürdürmesi nedeniyle, Samsun’un 26 yıldır iktidar partileri tarafından yönetildiğini söyleyebiliriz.
Sayın Yusuf Ziya Yılmaz’ın ilk beş yılında, "Sahil Yolu" düzenlemesi ile güzel bir gezinti sahili yaratılmış, Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan "Borsa ve Kamyon Garajları ile Otogar" şehir dışına taşınmıştır.
Sayın Yusuf Ziya Yılmaz’ın AKP’li olarak başlayan ikinci beş yıllık döneminde de, proje ve yer seçimi yanlışlarına rağmen Atatürk Bulvarı hattında yapılan "Raylı Sistem" de Samsun adına olumlu bir hizmetti.
Ne var ki, toplam 26 yıl iktidar partisinin Büyükşehir Belediye Başkanları tarafından yönetilmiş bir kentin, çok daha önemli kazanımlara sahip olması gerekirdi.
Samsun’u her yönü ile öne çıkartacak işler yapılmadığı gibibu uzun süreçte son derece yanlış projelere de imza atılmıştır.
Örnek vermek gerekirse,
1-KIYI VE KUMSAL EREZYONU SORUNU:
2000’li yılların başında Dereköy’de bulunan Balıkçı Barınağı’nın mendireği siyasi hesaplar uğruna yanlış bir proje ile uzatıldı.
Karadeniz’de Batıdan Doğuya doğru şiddetli bir akıntının olduğu bilinmesine rağmen, hiçbir teknik araştırma yapılmadan uzatılan mendirekte kırılan dalgalar Dereköy'den başlayarak Atakum'a doğru kumsalı oymaya başladı.
Yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışan DLH, çözüm olarak kıyıya dikey T şeklinde mendirekler yaptı. Bu kez dalgalar bu mendirekten sonrasını oydu.
Deniz içine tonlarca kaya dökülerek yapılan bu T’ler de sahili görsel olarak çirkinleştirdiği gibi Atakum’a kadar kumsalı da yok etti
2-DENİZE SIFIR YOL REZALETİ:
Atakum’dan Dereköy’e (Ballıca) kadar denizin kumsalı oyarak verdiği zararlar yetmiyormuş gibi bu kez de konuyla ilgili Sivil Toplum Kuruluşları olan Mimarlar, İnşaat Mühendisleri, Şehir Plancıları ve Çevre Mühendisleri Odaları Başkanlarının tüm itirazlarına rağmen 2017 yılında denize sıfır bir yol yapımı başlatıldı.
O dönemki Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Atakum’u Ondokuzmayıs İlçemizde bulunan Kuş Cennetine bağlamak gibi akıl dışı bir doğa katliamı ile denize sıfır yol yapma sevdası sonucu, kumsala ve yer yer de deniz içine tonlarca kaya dökülerek Samsun’un denize girilebilen en güzel sahilinde hem kumsal, hem de deniz kullanılamaz hale getirildi.
Konunun yargıya taşıması ile yol inşaatı durduruldu.
Ne var ki hiçbir alt yapısı ve yaya banketi olmayan bu yol hala araçlar tarafından kullanılmakta ve Samsunluların ve komşu illerden gelenlerin yaz aylarında konakladığı bu sahilde can güvenliği kalmadığı için insanlar sahilde gezemez ve bisiklet kullanamaz hale geldi.
Bir gencin öldüğü 3-4 gencin yaralandığı trafik kazasının da yaşandığı bu yolun, acilen araç geçişine kapatılarak bir yarısı yayalar için gezinti, diğer yarısı da bisiklet yolu olarak düzenlenmesitek çözüm olarak gözükmektedir.
3-YEŞİLKENT VİYADÜĞÜNÜN YENİLENMESİ:
Bafra ve Atakum tarafından gelerek Ankara yönüne gidişi sağlamak için 2015 yılında yapımına başlanarak 2018 yılında tamamlanan bulvarın, Samsun-Ankara karayolu ile kesiştiği noktada büyük bir köprülü viyadük inşa edilmişti.
Ancak viyadüğün açılması ile projenin yanlış olduğu, sık sık yaşanan kazalarla ortaya çıktı.
Tünellerin bazı yerlerinde yolun tek şeride düşmesi ile bir aracın arızalanması veya en basit bir kazada, yol saatlerce çalışamaz hale geliyordu.
Sonuçta bu viyadük uzun süren bir çalışma sonucu yeniden düzenlendi. Yeni şekli ile son derece güzel ve çok kullanışlı hale geldi.
Emeği geçenlere teşekkür ederken, proje hatası sonrası oluşan milyarlarca lira hazine zararını da vurgulamak isterim.
4- AKILLI ŞEHİR TRAFİK SİSTEM FELAKETİ:
Önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanının Aselsan’a 228 milyon TL. ödeyerek yaptırdığı "Akıllı Şehir Trafik Sistemi", 2023 yılı ortalarında uygulamaya kondu.
Kent içi trafiğini rahatlatacağı iddiası ile yapılan düzenlemeler ile sadece Atakum bölgesindeki bazı kavşaklardaki cepler yararlı oldu.
Liman kavşağı, Cumhuriyet Meydanı ve Gar kavşağında trafik tam kördüğüm oldu.
Zaten son derece sıkıntılı olan şehir içi trafiği, bu kavşaklarda oluşturulan büyük göbekler ve uzun süren kırmızı ışık nedeniyle, sürücüleri isyan ettirir hale geldi.
Son yerel seçimlerde Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Sayın Halit Doğan, önce Liman Kavşağı’nda oluşturulan devasa büyütülmüş göbeği kaldırarak geometrik bir düzenlemeyle trafik sorununu çözdü.
Cumhuriyet Meydanındaki sorun çok daha büyüktür. Teknik olarak ne kadar mümkün olur bilmiyorum ama buradaki sorun “battı-çıktı” İle çözülebilir, diye düşünüyorum.
Bu yanlışlar biraz olsun giderilecektir ama kent bileşenlerinin görüş ve önerisi alınmadan bir kez daha, "Ben yaptım oldu" anlayışı ile Büyükşehir Belediyesinin, dolayısıyla Samsun halkının parası boşa harcanmıştır.
5- Yataklı hastaneler gibi yoğun trafik yükü getirecek tesislerin ana arterler üzerinde yapımına izin verilmesi, bu kente yapılan en büyük kötülüktür.
Cumhuriyet Caddesinin Shell ilerisinde bulunan özel hastanenin önünde büyük bir trafik karmaşası yaşanırken, bu kez Cumhuriyet Meydanı çıkışındaki Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan özel hastanenin yanına bir süre önce yeşil alan olarak düzenlenen yere (Vatan Bilgisayar’ın eski yeri) nedendir bilinmez yine bir hastane yapımı başlamış bulunuyor.
Göründüğü kadarı ile çok derin bir temel kazısı yapılmıyor. Yeterli otoparkı olmayacak böyle bir yapılaşmaya onay vermek, trafik sorununun çözülmeye çalışıldığı bir kentte akıl alacak bir iş değildir.
Kaldı ki, sırf ruhsat alabilmek için göstermelik yapılan hastane otoparkları da zaten kendi personellerine yetmemektedir.
Bazı özel hastanelerinde hasta araçlarına paralı vale hizmeti vermesi ise bir başka akıl almaz iştir.
6- Sadece birkaç tanesini yazdığım bu yanlışlara, başka örneklerde eklenebilir.
SONUÇ:
Ülkemiz, halktan toplanan sınırlı vergilerle yönetilen bir ülkedir. O nedenle, giderek yoksullaşan halkın devlete yararlı işlerde kullanması için verdiği paraların bürokratların hatası veya yeterince denetlenmemesi sonucu ziyan edilmesinin bir karşılığı olmalıdır.
Kamu görevlileri, bu zararlardan sorumlu tutulmadığı sürece, bu zararlar devam edecektir.
Şimdi soruyorum;
Yukarıda özetlediğim yanlışlardan,
- Bir siyasetçinin sırf oy hesabı ile hiçbir teknik araştırma raporu olmaksızın uzattırdığı "DEREKÖY BALIKÇI BARINAĞI MENDİREĞİN’İN",
- Büyükşehir Belediye Başkanının, tam bir doğa cinayeti ile kumsalı ve denizi kayalarla doldurarak, "KUŞ CENETİNE" yol yapma sevdasının,
- Yanlış planlandığı ve uygulandığı için çok büyük harcamalarla yenilenmek zorunda kalınan YEŞİLKENT VİYADÜĞÜ'NÜN,
- Yine bir başka Büyükşehir Belediye Başkanının fiyasko ile sonuçlanan "AKILLI TRAFİK" adlı projesinin,
- Yeterli otoparkı olmadan yapımına onay verilen "ÖZEL HASTANE ve BENZERİ TESİSLERİN
Yapımı nedeniyle kaybedilen doğa güzellikleri yanında büyük maddi kayıpların hesabı sorulmayacak mıdır?
Demokratik ülkelerde vatandaşın tür yanlışların hesabını sorma hakkı vardır.
Ne yazık ki, ülkemizde bu tür soruşturmaların açılabilmesi ilgili bakanlığın iznine tabidir. Bu iznin verildiği soruşturma sayısı ise, son derece azdır.
O nedenle, bu hataları sorgulanmasını zorunlu hale getirecek yasal bir düzenleme yapılmadığı sürece, ilgili bakanların soruşturma izni vermesi beklenemez.
İster kişisel, ister kamusal yanlışların hesabının herkese adil bir şekilde sorulabildiği sürecin yaşandığı günleri görebilmek dileğiyle, sorunsuz bir hafta diliyorum.