CHP Cumhuriyetin kurucusu olması nedeniyle Cumhuriyetle yaşıt olan ülkemizin en eski ve köklü partisidir. 98 yıllık geçmişinin ilk döneminde (1923-1950) tek parti iktidarı olarak ülkemizi yönetmiştir.
CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin de kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından 09 Eylül 1923 tarihinde, altı okla (Cumhuriyetçilik, laiklik, Devrimcilik, Halkçılık, Devletçilik, Milliyetçilik) İlkeleri kurulan bir partidir.
Son dönemlerde giderek artan tempoda haksız ve ağır eleştirilerin hedefi haline getirilen CHP, tek parti döneminde öylesine büyük işler başarmıştır ki, sadece bunlar dahi CHP’ nin onur madalyalarıdır.
Osmanlıdan toplu iğne dahi yapamayan, en temel gıda maddelerini üretemeyen çok kötü bir miras devralan yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde onlarca fabrika kurulmuş, Osmanlının 1. Dünya Savaşından gelen borçlarını ödenmiş, yabacıların tekelinde ki demiryolları devletleştirilmiş ve tüm Cumhuriyet döneminin en uzun demiryolları yapılmıştır.
Osmanlıda yüzde 2-3 olan okuryazar sayısı kısa sürede yüzde 15’lere çıkartılırken hızlı bir okullaşma seferberliği başlatılmış, Köy Enstitüleri ile köy çocukları çağdaş tarım, marangozluk vs. gibi ek meslekler kazandırılarak öğretmen olarak köylerine atanmışlardır.
Yine bu dönem de dış politikada ilk başarı Türkler için esaret fermanı olan SEVR yırtıp atılarak Lozan Antlaşması imzalanmış ve bugünkü Misak-i Milli sınırlarımızı belirlenmiştir.
Atatürk’ün hasta yatağından kalkarak Hatay’ı da Anavatan topraklarına katmasını eklemesi de, unutulamaz büyük bir başarıdır.
Cumhuriyetin ilanından 20 yıl sonra ve henüz 1. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımın etkisinden tam kurtulmadan 2. Dünya Savaşı patlak vermiş ve Avrupa’yı kan gölüne çevirmiştir. Bu dönemin en büyük başarısı da, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün büyük diplomasisi ile Ülkemizin 2. Dünya Savaşı dışında tutulması olmuştur.
Cumhuriyetin ilk döneminde başarılan çok önemli bir diğer iş ise, 1945 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün önerisi ile çok partili demokrasiye geçilmiş olmasıdır.
Bu yapılanların çoğunun Atatürk’ün sağlığında geçen ilk onbeş yılda gerçekleştirildiğini düşünürsek, günümüzün 19 yıllık iktidarını çok daha iyi sorgulayabiliriz.
Cumhuriyet Döneminin bugün en çok eleştirilen ve haksız yere suçlanan uygulaması da 2. Dünya Savaşına her an katılabiliriz endişesi ile zorunlu olarak bazı cami ve okulların buğday stoku için kullanılması ile köylünün ürettiği buğday ve tarım ürünlerini hükümetin denetim altına alınmış olmasıdır.
1950 sonrası CHP’ nin bir başka başarısı ise Ecevit’in Başbakanlığı döneminde ki Kıbrıs Harekâtı ile Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bölgenin kurtarılarak Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin kurulmasıdır. Bu Atatürk’ün geri aldığı Hatay’dan sonra kurtarılan 2. Vatan toprağıdır.
Günümüzde yaşanan tek adam döneminde özgürlüklerin askıya alındığı, yargının Cumhurbaşkanlığı sistemine bağımlı hale getirildiği, basının susturulduğu ve Atatürk döneminin yarattığı tüm fabrika ve tesislerin değerinin altında elden çıkartıldığı bir ortamda, “Atatürk dönemini tek adam dönemi” olarak suçlamak ne kadar gerçekçidir? Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum
******************************
Bugün neler oluyor? Bir de ona bakalım;
Yukarıda ana hatları özetlemeye çalıştığım Cumhuriyetin ilk dönemi olan ve CHP’ nin tek parti hükümetinin iktidarda olduğu 1923-1950 arasında geçen 27 yılda yapılanları anlattım.
Şimdi de 1950 sonrası CHP’ ne reva görülen eylem ve söylemlerden söz edelim;
- 1950 sonrası geçen 70 yılda rahmetli Ecevit dönemi ve bazı kısa süreli koalisyon ortaklığı hariç iktidar olamayan CHP, neredeyse tüm bu süreçte olan yanlışlıkların da sorumlusu olarak gösterilmiştir.
- Kendi kurduğu Laik düzene bağlılığı ve dini siyasete alet etmeme çabası üzerine birde 2. Dünya Savaşına girme ihtimalinin olduğu 1944-45 yıllarında yukarıda anlattığım bazı zorunlu uygulamalar nedeniyle dinsiz parti damgası ile yaftalanmıştır.
- 1950 sonrası çok partili dönemde Rahmetli İsmet İnönü bazı illere sokulmadı, bazı yerlerde taşlandı. Son dönemlerde Kemal Kılıçdaroğlu iki kez öldürülme teşebbüsü ve iki kez de yumruklu saldırıyla karşı karşıya kalmıştır.
- Rahmetli Ecevit dış güçlerin ambargolarına mahkûm edildi. İçeride ki Tüsiad ve TSOB gibi bazı sivil toplum kuruluşları da suni krizler yaratarak ambargonun etkilerini artırıp temel gıda ve kullanım maddelerinde kuyruklar yaratarak Ecevit Hükümeti yıpratılmıştır.
- Son 19 yıllık AKP Döneminde ise, basın öylesine iktidara bağımlı hale getirilmiştir ki, CHP’nin önerilerini ve İktidarın yanlışlarını geniş kesimlere duyurması engellenmiştir.
- Üyeleri sürekli suçlanarak mahkeme kapılarında süründürülmüştür. Bir üyesinin milletvekilliği düşürülmüş ve AYM Kararı ile TBMM’ne dönebilmiştir.
- CHP Genel Başkanı ve yöneticileri çok büyük tazminat davaları ile uğraştırılmıştır.
- Bunlar yetmiyormuş gibi CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yaptığı Muharrem İnce’nin ihaneti ve haksız bir sürü suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır. İşin düşündürücü olan yanı da, hala Cumhurbaşkanlığı seçim akşamı ortadan kayboluşuna hiçbir açıklama getiremeyen Muharrem İnce’ye İktidar yanlısı basının verdiği destektir.
- Bir başka yanlış ise, Ergenekon Davasında haksız yargılamalara isyan ederek büyük bir övgüyü hak edip CHP saflarına kabul edilen Mehmet Ali Çelebi ve arkadaşlarının yaptığı gerçek dışı suçlamalar ve yönetime sundukları bazı taleplerle istifa etmeleridir. Bu kendilerine hiçbir yarar sağlamayacaktır ama CHP’ ne sınırlı da olsa zarar verecektir. Verdikleri zararın kimin işine yarayacağını düşünmeleri gerekirdi.
SONUÇ:
- 19 yıldır iktidarda olan bir partinin hem Genel Başkanı, hem de Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve parti yöneticilerinin, yaptıkları tüm yanlış uygulamaları CHP yapmış gibi CHP’ ni hedefe koymalarının haklı görülecek hiçbir yanı yoktur.
- 2002 den sonra ki tüm seçimleri kaybeden CHP’ nin Yerel Seçimlerde ki başarısına rağmen kendisini sorgulaması gerekirdi. İstifa edenlerin de tek haklı eleştirileri olan bu başarısızlığın diyetini birileri ödemelidir diye düşünüyorum. Küskünlüklerin artmasına imkân verilmemeli parti içi barış mutlaka sağlanmalı ve itirazı olanlarla yakın ilişki kurularak onların haklı istek ve itirazları değerlendirilmelidir.
CHP Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ülkemizin en eski partisidir. Onlarca badireyi atlatmış ve geçmişinde ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine taşımanın ilk adımlarını atmış ve ülkemizin her zaman ihtiyacı olan bir partidir.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve sosyal parçalanmanın düzeltilebilmesinin tek yolu, tüm siyasi partilerin görevi zıtlaşmak ve birbirini suçlamak yerine, ortak bir hedefte buluşup sorunları birlikte çözmesidir.
Bu ortak çözüme itiraz eden ve parçalanmayı hızlandıracak politika sürdüren liderler ve siyasi partiler ortaya çıkabilecek çok daha kötü sonuçların baş sorumlusu olacaktır.
Tarih, bu ülkeyi karanlığa sürükleyecek herkesi ve siyasi partiyi hak ettikleri kara sayfalarına kayıt edecektir.
Kardeşliğin güç kazandığı, siyasal kavgaların son bulduğu günleri görmek umuduyla, güzel ve sağlıklı bir hafta diliyorum.