Ülkemizin geleceğini şekillendireceğine inandığımız ve büyük umutlar bağladığımız genç kuşak acaba bu umutları nasıl ve hangi şartlarda gerçekleştirebilecek?
Genç kuşağın bir kesimi, ülkemizin en büyük ayıbı olan yetersiz ve sık sık değiştirilen kötü eğitim sistemimize rağmen kendisini çağın gereklerine uygun şekilde hazırlamaya çalıştı. Tabii bu nokta da ailelerinin ekonomik durumu iyi olanlar bu şansı yakalarken, geçimini dahi zor sağlayan ailelerin gençleri bu şansı ne kadar bulabildi?
Diğer yandan ülkemizin tüm sistemlerinin alt üst olduğu, demokrasinin rafa kaldırıldığı, hukukun düzeninin çökertildiği, savurganlık ve yolsuzlukların yarattığı ekonomik sıkıntıların çok ağırlaştığı, iş bulabilmenin tek yolunun siyasi iradenin yandaşı olmaktan geçtiği günümüzde,gençlerimiz bu ağır yükü taşıyacak morale sahipler mi? Bunu hiç düşünüyor muyuz?
Bu genç kuşağa daha özgür ve güvenilir bir ortam yaratamadığımız için bu kuşağın büyükleri ve aileleri olarak çok ağır bir sorumluluk taşıyoruz.
Geleceğimiz dediğimiz bu ”Z Kuşağının” tek şanssızlığı, bunlarda değil. Bu kuşak bilgisayar ve elektronik teknolojisi ile büyüdü. Ama bu kuşağın yüzde kaçının bu olanaklara sahip olarak büyüdüğünü tam biliyor muyuz?
Bu teknolojinin sıkça kullanılması onların gelişim ve dünya görüşlerinin gelişmesine ne kadar faydası olmuşsa, bir o kadar da zarar vermiştir.
Bu konuya kısaca açıklama getirmek gerekirse, yanlışlar bu çocukları hayata hazırlayan biz aile bireyleriile başladı.
TV yayınlarının başlaması ile aile içi birliktelikler ve komşuluk ilişkileri yok oldu. Çocuklar aile içinde konuşulan aile terbiye ve bilgilerinden uzak kaldı ve aile içi sohbetlerden mahrum büyüdü.
Bu kuşak, aile içinde yaşanan bu yeni yaşam tarzı ile aile büyüklerinin kökenleri ile ilgili bilgileri içeren sohbetlerden de uzak kaldı.
Sonra ki yıllarda bilgisayar ve ileri teknolojiye sahip cep telefonlarının da günlük yaşamımıza girmesi ile her yaş gurubundan insan sosyal medyanın adeta esiri oldu.
Bir yanda dizlerle ve çok sayıda maç yayınları ile toplumu uyuşturarak adeta esir alan TV denen kara kutular, diğer yandan sosyal medya tutkusu, en fazla da öğrenim çağında olan çocuklarımızı etkiledi.
Şimdiböyle bir ortamda yetişen gençlerimizin her zamankinden çok aile desteğine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Son yıllarda büyük ahlaki ve kültürel aşınmaya uğrayan, ekonomik olarak çöken toplumumuzda bu “Z” Kuşağı gençlerimiz ülkemiz adına belki de son şansımız.
Ne yazık ki yazboz tahtasına çevrilen günümüz eğitim sistemimizden artık kendi adıma bir beklentim kalmadı. Ekonomik durumu iyi olan aileler çocuklarını özek okul ve özel derslerle geleceğe hazırlıyor.
Ya, ekonomik gücü kalmamış çok daha büyük yoksul kesimin çocuklarının durumu nasıl? Asıl düşündürücü olan, bu boşluğu dinimizi öğretmek adına yurtlarında ücretsiz barındıran yatılı din temelli okullar dolduruyor.
Yoksul ailelerin bir kısım çocukları ise, aileleri okutamadığı için küçük yaşta sanayi sitelerinde ve diğer işyerlerinde çalışmak zorunda kalıyorlar.
Gerek din ağırlıklı okullarda ve gerekse yasal ve yasal olmayan Kur’an Kurslarında küçük yaşta ki çocuklar Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı bilgilerle donatılıyor.
Bu çocuklar öylesine yanlış tarihi bilgilerle yetişiyor ki, bu okullarda eğitim alan genç gurup Atatürk ve arkadaşlarının Osmanlı Devletini yıkarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduklarına inandırılmış. Yine bu gurup, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi olan Laikliği dinsizlik olarak öğreniyorlar.
SONUÇ ve ÇÖZÜM:
- Geleceğimiz olan ve ülkemizi günümüzde ki dar boğazdan çıkartacağına ve bunun son şansımız olduğuna inanılan “Z” Kuşağının, öncelikle aile ilişkilerini sıklaştırarak ailesinin görgü ve bilgilerinden yararlanmalarını,
- Gençlerin, kendilerini Kur’an ile aldatanlardan etkilenmemeleri için en güvenilir yol, Kutsal kitabımız Kur’an’ın Mealini okuyarak dinimizin gerçek içeriğini öğrenmelerini,
- Mutlaka ama mutlaka, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini öğrenme çabasında olmalarını,
- Osmanlının hangi koşullarda yıkıldığını ve yerine Kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden Kurtuluş Savaşı’nın nasıl kazanıldığını ve bu mucizeyi gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının kim olduğunu öğrenmek için Atatürk’ün Nutuk’unu okumalıdır.
- Son önerim de, anne ve babalarına çok zaman ayıramayan gençlere olacaktır. Onları hiç kaybetmeyeceklerini sandıkları için çok sık görüşmeye zaman ayıramayan gençlerimiz, lütfen daha sonra pişmanlık duymamak için anne ve babanız ile çok sık beraber olun ve onlarla sohbet ediniz, onların deneyimlerinden yararlanınız.
- Çünkü önünüzde özgürleştirilmeyi, yıkılan hukuk düzeninin yeniden kurulmasını ve yozlaştırılan laik düzenin gereklerinin yerine getirilmesini bekleyen bir ülke var.
- Çünkü sizlere üzülerek söylemek isterim ki, bizim kuşak bize emanet edilen özgür, laik ve hukuk düzenine dayalı Türkiye Cumhuriyeti’ni yeterince koruyamadık.
- Sizlerin azim ve Atatürk ilkelerine olan inanç ve bağlılığınız ile çağın gereklerine göre edindiğiniz bilgi ve donanımlar bu zorlukları yenmeye yetecektir.
Güzel ve sağlık sorunları yaşanmayan bir hafta dileğiyle.