Bu hafta ki köşe yazıma başlarken, askerimizin ülkemizin güvenliği için Fırat’ın doğusuna başlattığı Barış Pınarı Harekâtına katılan Mehmetçiklerimize başarılar diliyor, en az kayıp ve zaferle dönmeleri için dua ediyorum.
Aslında bugün sizlerle tüm boyutları ile ülkemizdeki siyasetin gizli ve kirli yüzünü paylaşacaktım. Ama günlerdir Samsun’u ve ülkesini seven Samsunluları ayağa kaldıran Biokütle Santrali ile ilgili olarak cuma günü yerel basında öylesine ilginç açıklamalar yer aldı ki, bunları atlamak olmazdı.
Üstelikte bazı açıklamalar, yazımın ana konusu olan “Gizli Siyaset- Kirli Siyaset” ile öylesine örtüşüyordu ki, bu çerçevede sadece Samsunumuzun değil ülkemizin en verimli birkaç alüvyon ovasından birisi olan Çarşamba Ovasına göz diken bu günahkâr yatırımı değerlendirmek şart oldu.
*******************************
GİZLİ SİYASET- KİRLİ SİYASET
Gerçek demokrasilerin ülkelerin iyi yönetimi için olmazsa olmazı, siyasi partilerve siyasetçilerdir. Siyasi partiler ve siyasetçiler için en de önemli ilke, şeffaflık ve dürüstlüktür.
O nedenle, o ülkelerde bu ilkeleri dikkate almayan siyasetçileranında kendisini yargı karşısında bulur ve suçlu ise hak ettiği cezayı alır ve siyasi yaşamı biter.
Peki ülkemizde de böyle mi oluyor? Ne yazık ki, tam tersine kirli siyaset ve kirli siyasetçiler kollanıyor. Özellikle son zamanlarda ülkemizde ki ne siyasi partilerde, ne de siyasetçilerde bu ilkelerden eser kalmadı.
Sonuçta, giderek inandırıcılığını kaybeden ve güvenilirlik sıralamasında altlara düşen siyasetçi modeli, ülkemizin kaderi haline geldi.
Kapalı kapılar ardında sürdürülen butür gizli siyaset modeli, siyasetin kirlenmesine ve saygınlığını yitirmesine neden oldu.
Eğer bir yerde gizlilik varsa, biliniz ki arkasında saklanan kirlilik vardır.
İşte birkaç örnek;
Bir milletvekilin evinde çalışan yabancı uyruklu genç bir kadın kurşun yarası ile ölüyor ve hemen intihar tanısı konuyor. Yargıya giden konu gizlilikle sürdürülüyor. Yarın hatırlayan dahi olmayacak.
İktidarı ayakta tutan MHP'nin Genel Başkanı Hastanede tedavi görüyor. Bu ülkenin sınırlarında savaş sürerken her insan için doğal olan hastalığı saklanıyor. Durumu nedir bilen yok. Siyasi açıklamalar dahi, O'nun adına açıklamalar başkaları tarafından yapılıyor.
Ülkemizde yapılması sıradan olaylar dahi davul zurna ile ilan edilirken, Samsun gibi yatırım fakiri ve yatırım gelsin, işsiz gençlerimize iş alanları açılsın diye yırtınılan bu kente son 20 yılda gelen yatırımlar özellikle Samsunludan saklandı.
Neden?
Çünkü bunlar kirli yatırımlardı ve yöre halkına, toprağına, suyuna çok ciddi ve onarılmaz zararlar verecek tesislerdi ve bu gerçeği Samsunluların dışında ki siyasetçi ve yöneticiler biliyordu.
Daha da acısı ölüm kusan bu santrallerden ilkini, Samsun’u daha iyi günlere taşısın diye seçtiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanımız (Yusuf Ziya Yılmaz) davet etmiş ve Samsunluların tüm direnişine rağmen işletmeye açılmıştı.
Yine bunlardan birisinin açılışınıda o dönemlerdebakan olan ve bugün Samsun’u yönetmekte olan Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Demir’di.
Şimdi soruyorum…
Bu nasıl kent yöneticiliği?
Bu nasıl siyaset yapmak?
Bunların akla dayalı bir cevabı var mı?
Yok.
Onun için sustular ve hala susuyorlar.
Peki o zaman neden? Neden?
Neden bu pis işlerin arkasında duruyor ve yer yokmuşçasına ülkemizin geleceği olan en önemli ovanın ortasına yapılmasına göz yumuyor hatta arkasında duruyorsunuz?
Her türlü işlemi tamamlanmış veya kitabına uydurulmuş inşaat bitme noktasına gelmiş. Yoğun baskı üzerine çevreden sorumlu bir milletvekilimiz konuşmuş, “Komisyon kurup inceleteceğiz. Rapor kirli çıkarsa ben kapatırım” diyor.
Siyasi iradeye en yakın milletvekilimiz olan Çevreden Sorumlu AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Çiğdem Karaaslan,
Bu komisyonun bir sonuç getirmeyeceğini sizde biliyorsunuz, biz de biliyoruz.Çünkü bu ülkede eğer bir sorunu çözmek istemiyorsak, hemen bir komisyon kurulup, konunun o komisyona havale edildiğini ve o komisyon karar verene kadar işin bitirildiğini çok iyi biliyoruz…
Bu yatırımın gerçekten Çarşamba Ovası’na kurulmasında kime ne gibi yararları var ki buraya yapılıyor?
Bu tesisin hiçbir zararı olmayacağına dair dünyanın bu konuda güvenilir ve uzman bir kurumundan rapor getirilemediği sürece bu tesisin temiz olduğuna kimseyi inandıramazsınız.
*****************************
SAYIN VALİMİZ OSMAN KAYMAK,
Size Samsunlular adına teşekkür ediyorum. Neden mi?
11 Ekim 2019 Cuma günü, benim de köşe yazısı yazdığım Halk Gazetesi’nde yer alan ve yıllardır bu kent bileşenlerinin anlatmaya çalıştığı yanlışları kentimizin en yetkilisi olarak dile getirmiş ve tasdik etmiş olduğunuz için bu teşekkürüm.
Tekkeköy (Çarşamba Ovası’nda) bölgesinde tüm karşı çıkışlara rağmen yapılmış çevreyi kirleten bacaların olduğunu onayladığınız için…
Bu bölgede bulunan yeni stadımız ile ilgili olarak stadın yerinin yanlış olduğunu söylediğiniz ve “Bize de şikayetler geliyor ama fabrikalara buradan gidin diyemezsiniz” diyerek kirli gerçeği onayladığınız için…
Maç saatlerinde bu fabrikaların çalıştırılmaması önerilerine, “Bunun fabrikalara mali bir yükü olur. Bunu kabul ederler mi?” diyerek tüm Tekkeköy havzasının aslında çok ciddi bir hava kirliliği ile karşı karşıya olduğunu açık açık söyleyerek, bu gerçeklere kulağını tıkayan siyasetçilere ve görevlerini yapmayan bürokratlara, toplumu nasıl bir yanıltma içinde olduklarını hatırlattığınız için çok ama çok teşekkürler.
Yıllardır bunu anlatmaya çalışıp da, örülen duvarları aşamadıkları için bir türlü anlatamayan Samsun halkının ve sivil toplum kuruluşları çevre birlikteliğinin beceremediğini, gerçekleri en yetkili makam olarak net bir şekilde açıkladığınız için teşekkür ediyorum.
SAYIN VALİM,
Siz belki de sizi sıkıntıya sokacak ama sonuç ne olursa olsun, adınızı bu kentin tarihine bir kez daha altın harflerle yazdıracak cesur bir çıkış yaptınız.
Bu kent iki yıl önce Samsunspor’un kayyuma teslim edilme yanlışını yaşarken verdiğiniz çok ciddi desteklerle ayakta kalmaya çalışmış ve Samsunspor taraftarları ve Samsunlular bugüne kadar kimseye kısmet olmayan “Samsun’un Osman Babası” onurunu size layık görmüştü.
Sayın Valim, geçen hafta bu konuda yazdığım ve milletvekillerimize ile belediye başkanlarımıza çağrı yaparken bilerek sizi bu çağrıların dışında tutmuştum.
Bunu, artık valilerin devletin değil siyasi iradenin valileri olduğunu bildiğim için yapmıştım.
Ama Sayın Valim siz kendiniz bu topa girdiniz. O nedenlerle artık sizde bu soruların ve teşekkürlerin muhatabı olacaksınız.
Umarım bir gün Samsun’dan ayrılırken, omuzlarınızda ki “Osman Baba” onuruna, Samsun’daki kirli yatırımları sonlandıracak kapıyı açmış kişi onurunu da ekleyerek ayrılırsınız…
*******************************
Son teşekkürlerim;
TBMM’de çaba harcayan Samsun Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu ile Sayın Bedri Yaşar’a, karşı görüşleri ile destek veren İlkadım Belediye Başkanı Sayın Necaettin Demirtaş’a
Sivil toplum kuruluşları başkanları ile çevre birlikteliği ve Sayın Mehmet Özdağ’a
İstanbul’dan destek vererek,
1- Yapılan bu ihalenin şartnamesinin kamuoyu ile paylaşılması
2- Bu ihaleyi alan firma bilgilerinin kamuoyu ile paylaşılması
3- Bu yatırım için neden Çarşamba ovası tercih edildi? sorularını soran ve özetle,
“Yapılan ihalenin teknik şartnamesi kamuoyu ile paylaşılmadığı, yetkililerden tatmin edici bir açıklama gelmediği, savcılık ortalıkta dolaşan rüşvet dedikodularını soruşturmadığı sürece bizlerde oluşacak menfi kanaat ve soru işaretleri gereği bilim çevrelerinden gelecek raporları beklemeksizin bu yatırıma SAMKON olarak karşı duruş sergileyeceğimizi şimdiden kamuoyunun bilmesini isteriz" diye açıklama yapan SAMKON Genel Başkanı SAYIN SEZGİN GÜMÜŞ’E,
Önceki santrallerde de olduğu gibi Bio Kütle Enerji Santraline de ilk andan itibaren karşı durarak her kesimin düşüncesini yansıtan Hedef Halk Gazetesi ile diğer yerel gazetelere de teşekkürü borç bilirim.
Umarım bu kez kazanan Samsun ve Samsunlular olur. İyi ve güzel haberlerle geçecek bir hafta dileğiyle...