Samsun’un üst üste uğradığı haksızlıklardan sonra şimdi de sıra, bir kentin ekonomik ve sosyal yaşamı için olmazsa olmazı olan Hava Limanı’nın kapatılmasına. Kapatılarak onarılacak olması birçok soru işareti taşıyor. Sorular cevapsız kalıyor.
Hava limanının kapatılmasının gündeme geldiği günden beri tam beş aydır her hafta ki köşe yazımın altına dört beş satırlık bir çağrı koydum. Sorular sordum. Bu suskunluk neden diye sordum.
Başta kentin yönetenleri ve milletvekilleri olmak üzere altı aydır herkes bu konuda tek bir şey söylemiyor. Sanırsınız ki, kapatılacak hava limanı Samsun’da değil de başka bir kentte. Ya da onlar bu kentte yaşamıyorlar.
Sonuçta bir kez daha susuyorlar.
Artık yapacak bir şey kalmadı. Samsun Hava Limanı pazartesi gecesi son uçuş sonrası kapatılıyor. Hepimize geçmiş olsun. Samsun olarak bir kez daha kaybettik.
Ama inanıyorum ki, bu alanın kapatılmasından kimler yararlanacaksa, onlar sevinecektir.
Ben de bu kentin bir insanı olarak, kafamın bir türlü almadığı bazı soruları son kez soruyorum. Artık cevap da beklemiyorum. Amacım tarihe not düşmek ve yarın ağlaşacaklara, bugünden geçmiş olsun demek.
Gelelim kafamın almadığı bu kapatma kararında ki çelişkilere;
Samsun Havaalanı pistinin onarım için kapatılacağının bir yerel gazete tarafından gündeme getirilmesi ile herkes şaşkına döndü. Bazı kent yöneticilerinin dahi yeni haberi olduğu anlaşılıyordu.
Tartışmalar artınca, DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak Samsun’a gelmiş ve yaptığı basın açıklaması ile onarım ihalesinin dahi yapıldığını söylemişti. Ancak ihale şartnamesine göre, Havaalanının kapatılmadan onarılacağını da söyleyerek yüreklere su serpmişti.
Ne var ki kısa bir süre Samsun’a gelerek bu konu ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Ulaştırma ve Habercilik Bakanı Sayın Ahmet Aslan, kesinleşen ihaleye göre Havaalanının kapatılmadan bir yılda onarılacağı şartı bulunduğunu ama kendisinin buna uymayacağını ve onarımın Havaalanının kapatılarak yapılacağını açıkladı.
Bu arada eski bir pilotta, pistin ilk 150 metresinde bir çökme olduğunu ve bu çökmenin on yıldır Samsun’a uçuş yapan pilotlarca bilindiği bilgisini veriyordu.
Hadi bunu bir söylenti kabul edelim ama Genel Müdür Sayın Ocak’ta, basın toplantısında bu çökmeyi 4 yıldır bildiklerini ve izlediklerini açıklıyordu.
Ortalık iyice karışmış ve sorular birbirini kovalamaya başlamıştı.
Bu konuda ilk köşe yazımı 27.11.2016 da yazmış ve şu bilgileri sizlerle paylaşmış ve bazı sorular sormuştum.
Hava Limanı pistinin onarıma alınması ile ilgili ihale, 15.07.2016 da Ankara’da yapılmıştır.
Samsun’un ekonomik ve sosyal yapısını çok olumsuz etkileyeceği belli olan bu karardan Samsunlu yöneticiler ve milletvekilleri nasıl haberdar olmamışlardı? Veya bu kararı alanlar, neden bunu Samsun yöneticileri ile siyasetçilerine iletmemişlerdi?
Düşünmek dahi istemem ama eğer haberleri olmuşta, bunu Samsun kentinin bileşenleri ile paylaşmamışlarsa, bugün suskunluklarının nedeni de ortaya çıkmış demektir.
Onarım nedeniyle Samsun Havaalanının kapatılmasının öyküsüne gelince;
Samsun Çarşamba Havaalanı pistinin onarımı için hazırlanan ihale, 15.07.2016 tarihinde yapılmış ve ihaleyi yaklaşık 11.690.000,00 TL. Bedelle GENA İnşaat Turizm Sanayi AŞ kazanmıştır.
İhaleyi kazanan GENA İnşaat Turizm Sanayi ve TİC. AŞ, ile 22.09.2016 tarihinde imzalanarak kesinleşen sözleşmede, yapım süresi 360 gün (11.10.2016 / 05.10. 2017) olarak belirtilmiştir.
Yine bu şartnamenin 33.7 maddesinde, yapım esnasında Havalimanı yolcu ve hava trafiğinin aksatılmaması için gerekli tedbirlerin yüklenici firma tarafından alınacağı hükmü bulunmaktadır.
Bunun anlamı, onarımın havaalanının kapatılmadan yapılacağı ve bu nedenle de onarım süresinin 360 gün olarak şartnameye konduğu anlaşılmaktadır.
Sonuçta, havaalanının 01 Mart ile 31 Mayıs arasında 3 ay kapatılarak onarımının yapılacağı açıklanıyordu.
Ancak daha sonra, gerek referandum sırasında siyasetçilerin ulaşımı ve ardından yapılacak İşitme Engelliler Olimpiyatı için kapanış tarihi önce 01Ağustos’a, ardından da olimpiyata katılan sporcuların ülkelerine dönebilmesi için olsa gerek, kapanış tarihi 07 Ağustos’a kaydırılıyordu.
Sorular;
- Havaalanının kapatılmadan onarımının yapılması şartı ile ihalesinin yapılmasına ve onaylanmasına rağmen bir bakan nasıl ve neden? ”Ben bu ihaleyi tanımıyor ve alanı kapatarak onarım yaptıracağım” Diyebiliyor?
- Bu dayatmaya, Samsunlunun oyları ile Samsunluya hizmet vermek için seçilmiş Samsun’u yönetenlerin ve milletvekillerinin neden soracak bir sorusu yoktur?
- Havayolu ulaşımında uçuş güvenliğinin önceliği tartışılamaz. Bunlardan birisi de uçakların iniş kalkış yaptığı pistlerin güvenilir olmasıdır. Kapatılarak onarılacağına göre bu pistte ciddi bir sorun olması gerekir. Eğer pistte uçuşu riske edecek bir arıza varsa, bu onarım bazılarının uçabilmesi için nasıl ertelenir? Bu riski kim, neden ve nasıl üstlenmiştir?
- Bu alanın onarım için kapatılacağının açıklandığının ertesi günü, Ordu Milletvekili ve o dönemde Devlet Bakanı olan Numan Kurtulmuş’un, “Ordu Turizmini geliştirmek amacıyla 2017 yılı için OR-Gİ havaalanına inecek uçaklara Ordu’nun A Sınıfı Seyahat Acentelerine verilen 6000 dolarlık yakıt desteği kapsamına alındığını ve bunun Ordu- Giresun (ORGİ) Havaalanına yapılacak uçuş seferlerini ve yolcu sayısını artıracağını”Açıklaması nasıl bir rastlantıdır?
- Sivil Toplum Kuruluşları platformunun, ikinci Pistin yapılmasından sonra 1. Pistin onarılması önerisinin pahalı olduğu gerekçesi ile kabul edilmemesi, otoyollar, dev köprüler, boğazın altına tüp geçit yapabilen bir iktidar için inandırıcı olabilir mi?
- Samsun’u yönetenlerin ve milletvekillerinin bir başka çözüm bulma çabasına girmemesi nasıl kabul edilebilir?
- Samsun geçmiş yıllarda da uzun bir süre eski havaalanının iniş ve kalkışlara uygun olmadığı gerekçesi sonucu kapatılması ile havayolundan mahrum bırakılmıştı.
- O tarihlerde de yıllarca kullanılan havaalanının yenisi yapılmadan bir anda kapatılması kararının, bir otobüs firmasının iki katlı otobüslerini servise sokması ile çakışması nasıl birçok soruyu akla getirmişse, bugün yaşananların da yukarıda ki soruları akla getirmesi yadırganmamalıdır.
SONUÇ;
Gerek havaalanımızın hiçbir başka çözüm yolu aranmadan kapatılması kararı ve gerekse gelecek hafta ki yazım da değineceğim dünden bugüne Samsun’un uğradığı haksızlıkları üst üste koyunca, ortaya çok daha başka sorular geliyor.
Evet, Samsunlu Samsun başta olmak üzere Ankara ve İstanbul’da kendi lobisini oluşturamadı.
Evet, Samsun’u yönetenler ve Samsunlunun oyları ile seçilmiş milletvekillerimiz Samsun’un uğradığı haksızlıklara suskun kalmayı alışkanlık haline getirdi.
Evet, yıllardır söylediğim gibi Samsun sahipsiz bırakılmış bir kent.
Tamam bunların hepsi doğru ama bir başka gerçek var ki, “Boş bırakılan yerleri bir başkası doldurur”.
Samsun’da kazananların Samsun’u terk ettiği ve bir daha da geri dönüp bakmadığı, eğitimli gençlerini kaçırıp kırsaldan eğitimsiz göç alındığı bir ortamda, doğan boşluğu başka lobiler dolduracaktı ve doldurdu da.
Şimdi bir adım öteye geçerek çok daha iddialı bir şey söylemek istiyorum.
Korkarım Samsun uzun vadeli bir hesaba kurban edilmek isteniyor.
Hatırlanacaktır, Özal döneminden beri Türkiye’nin belirli bölgelere ayrılarak bu bölgeleri bir ilin valisinin (Bölge valisi) Yönetimine bağlama çabaları zaman zaman gündeme getiriliyor.
İşte bu ince hesabın cevabı, bizim bölgenin lider kenti kim olacaktır? Sorusunda yatmaktadır.
Bu sorunun normal cevabı, tüm eksiklerine rağmen Samsun olmalıdır.
Ama kolu kanadı kırılmış, ekonomisi dibe vurmuş, eğitim düzeyi giderek gerilemiş, tarımsal üretim kolları kırılmış, işsizliğe çare olacak sanayi yatırımlarından nasibini almamış, işsizlik ortalaması Türkiye ortalamasının üzerine çıkmış, sosyal yapısı bozulmuş bir kentin bölge lideri olarak seçilmesi kolay olmayacaktır.
Bir de buna susan yöneticileri ve lobi eksikliğini eklersek ve de bu konuda bizden çok daha istekli ve donanımlı bir lobiye sahip başka bölge kentleri varsa, Samsun’un bu hakkı kullanabilmesi çok da olası gözükmemektedir.
Tabii o zaman, Samsun’un bu haksızlıklara boşuna uğramadığı gerçeği de bir abartı olamamalıdır.
Umarım, bunlar hayaldir ve bunların gerçek olmadığını gösteren yeni olumlu gelişmelere tanık oluruz.
Güzel ve huzurlu bir hafta dileğiyle.