Bir süre önce yazdığım iki ayrı köşe yazısında, Mayıs ayı sonunda İ.Ü Eczacılık Fakültesi mezunları dönem toplantısını gerçekleştirdiğimiz Adana ve Hatay gezimize ait izlenimleri sizlerle paylaşmıştım.
O yazılarımda rehberimizin gezimizi bölgenin mitolojik kültürüne ait öyküler ile güzelleştirdiğinden de söz etmiştim.
Ülkemizin gergin havasından biraz uzaklaşmak için yer verdiğim bu yazım çok beğeni aldı.
Kendi insanının gelecekte de refahını garanti almaya çalışan süper güç Amerika, okyanus aşırı Ortadoğu coğrafyada uygulamaya çalıştığı sömürgeci senaryonun yeni bir perdesini sergilemeye başladı.
Amacına ulaşmak için masum insanların kardeş kan akıtmasına
zemin hazırlamaktan kaçınmayan sömürgeci anlayışın, Türkiye’yi de bu oyunun bir parçası haline getirmeye çalıştığını endişe ile izliyoruz.
Taksim Gezi Olaylarını görmezden gelen TV kanalları sayesinde, senaryonun son parçası olarak Mısır’da yaşananları adeta izlemeye mahkûm edildiğimiz bir dönemden geçiyoruz.
Son dönemlerde giderek artan karmaşa ve can sıkıcı bu olayların yarattığı olumsuz havadan ötürü olsa gerek, bu hafta onlardan daha fazla söz eden bir yazı yazmak içimden gelmedi.
Hem bu ortamdan biraz sıyrılmak, hem desizleri daha fazla üzmemek için bir başka mitolojik öyküyü sizlerle paylaşıyorum.
Sevgiliye Verilen Kırmızı Gül.
Yunan Mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası olarak bilinen Afrodit bir gence âşık olur.Ancak genç Afrodit’i ret eder.
Fakat Afrodit kararlıdır elde etmek için genci sıkıştırmaya başlar. Genç kaçar, Afrodit kovalar. Genç can havliyle beyaz bir gül bahçesine dalar.
Ardından da gül bahçesine dalan Afrodit’in koluna bir gül dikeni saplanır. Kolundan akan kan, bir an da beyaz gül bahçesini kırmızıya boyar.
Geriye dönüp bakan genç kanla kırmızıya boyanan Afrodit’i görünce, ölümsüzlük sembolü bir Tanrıçanın düştüğü duruma üzülür. Bir gül alarak gider, Afrodit’in önünde diz çöker ve af diler.
Mutlu sonla biten bu mitolojik öykü, yüzyıllarca süren bir geleneğin de başlamasına neden olur.
O günden sonra gençlerin sevgililerine gül sunmasıyüzyıllardır süren gelenek haline gelir.
Sevgililer Günü.
Bu geleneğin başlamasına neden olan mitolojik öykü Roma döneminde yaşanır
İmparator 2. Claudius, Roma'yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardır.
En büyük problemi, gençlerin sevgililerinden ve eşlerinden ayrılamadıkları için askere gitmek istememeleridir.
Ordusuna savaşacak asker bulmakta zorlanan 2. Claudius, Roma’da askere gitmeyen gençlere nişan ve evliliği yasaklar
Ancak o dönemde Roma’da bir rahip olan Aziz Valentin gençlere gizlice nikâh kıymayı sürdürür.
Bir süre sonra İmparator 2. Claudius durumu öğrenir ve rahip Valentin’i tutuklatır, sonrada idam ettirir.
Valentin’ in idam edildiği gün, M.S 14 Şubat 270 tarihidir. Sonra ki yıllarda da her 14 Şubat’ta sevgililer bir araya gelerek Rahip Valentin için kutlama törenleri yapmaya başlar.
Zamanla bir gelenek haline gelen bu kutlamalar, iş dünyasının uyanık iş adamlarının dikkatini çeker ve iş dünyası satışları artırmak için 14 Şubat tarihini, “Sevgililer Günü”olarak ilan eder.
O günden sonra her 14 Şubat’ta sevgililerin birbirlerine hediye alması gelenek haline gelir.
Umarım bu yazımla da sizleri biraz olsun üzücü ve sıkıntılı ortamdan uzaklaştırabilmişimdir.
Güzel ve iç açıcı haberler duyacağımız bir hafta dileğiyle..