Bir vatandaş olarak bu soruyu sormaya ne kadar hakkım var bilmiyorum. Çünkü hukukun askıya alındığı, daha doğrusu siyasi iradenin güdümünde hareket ettiği, yazılı ve görsel medyanın Yüzde 90’ nın sıkı bir şekilde siyasi iradeye destek verip muhalefet partilerinin açıklamalarını görmezden geldiği ülkemizde, bu tür soruları sormayı haksızlık olarak görüyorum.
Bu açıklamadan sonra, günlük siyasi yaşamın çok zorlaştığını ve yukarıda belirttiğim nedenlerle muhalefet partilerinin bundan çok olumsuz etkilendiğini belirtmem gerekiyor.
Günümüzde medyaya hâkim olan siyasi iradenin talimatları ile yazılı ve görsel basın, sürekli olarak başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, giderek güçlendiği görülen İYİ Parti ve diğer partileri yoğun bir şekilde haksız ve gerçek dışı suçlamaların hedefi haline getirerek eleştirmekte ve çok ağır suçlamalarda bulunmaktadır.
Bu nedenlerle muhalefet partilerinin açıklamaları ve projeleri siyasi iradeye destek veren yaygın medyada yer bulamıyor. Muhalefet partilerinin iktidara geldiklerin de neleri nasıl yapacaklarına dair proje ve söylemleri sadece HALK, TELE-1 ve KRT TV kanalları ile Sözcü Gazetesi gibi birkaç medya organında yer bulabiliyor.
Toplumun ayrıştırılması sonun da bir tarafın okuduğu gazete ve TV kanallarını, diğer taraf izlemez gale geldi. Bunun sonucu olarak siyasi iradeye destek veren vatandaşların muhalefet partilerinin çalışmasından ve projelerinden haberi olmuyor.
Bu nedenle olsa gerek, iktidar kanadından pompalanan haberlerden etkilenen toplumun bir kısmı da, sıkça “Muhalefet yetersiz, iktidara gelseler ne yapacakları belli değil, işsizliği nasıl yenecekler? Ekonomiyi nasıl düzeltecekler? Hiçbir projeleri dahi yok” Diyerek, en azından “AKP’ den başka oy verecek parti yok” gibi şartlanmış söylemlerlesadece kendilerini değil, çevrelerini de olumsuz etkiliyorlar.
Tüm bunlar olurken, bir yandan da muhalefet partilerinin liderleri ölümle tehdit ediliyor. Bu toplumun bir bölümünün en azından siyasi iradesinin tehdit edilmesi demektir. Türk Ceza kanuna göre işlem yapılması gerekirken, iktidar ortağı parti lideri “Benim dava arkadaşım” Diyerek cinayetten hüküm giymiş birisinin arkasın da duruyor.
Muhalefet lideri şehit cenazesin de linç edilmek isteniyor. Suçlular hala bir ceza almazken, saldırgana iktidar partisinin bazı isimleri sahip çıkıp alkışlıyor.
İktidar partisi üç dört yıl önce HDP ile “Açılım Süreci” adı altında işbirliği yaparken bir sorun olmuyor ama muhalefet parti adayları son yerel seçimlerde Kürt kökenli vatandaşlardan destek alınca, iş vatan hainliğine kadar götürülüyor.
Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve bir kez değil birkaç kez düşünsün. Yargının sahip çıkmadığı gibi, talimatla muhalefet liderlerine yönelik davalar açılıp korku salındığı bugünkü siyasi ortamda, muhalefet partilerini bu kadar acımasızca suçlamak hangi vicdana sığar?
************************************
Peki, Muhalefet Partileri BeklentilereNe Derece
Cevap Verebiliyor?
18 yıldır iktidarda olan bir partinin doğal olarak yıpranması gerektiği göz önüne alındığında,normal olarak muhalefetin genel seçimlerde kaybetmemesi gerekirdi.
Ancak Referandum sonrası parlamenter sistemin değiştirilerek siyasi yönetim şeklinde“Türk Tipi Başkanlık” sistemine geçilmesi ile ülkemiz normal demokrasi ile yönetilen ülkelerden farklı olarak yargı dâhil, her konuda tek kişinin karar verip uygulattığı şekilde yönetilmeye başladı.
Tüm bu zor şartlara rağmen muhalefet partileribazılarının dillendirdiği gibi hiçbir şey yapmıyor değiller. Örnek vermek gerekirse;
* CHP, iktidara geldiklerinde neleri yapacağını paketler halinde kamuoyuna sunuyor. Eğitim, işsizlik ve ekonominin nasıl düzeltileceğini anlatıyor ve demokrasinin tüm şartları ile uygulamaya getirileceğini, böylece özgürlüklerin genişletilerek hukukun bağımlılığına son verecekleriniiçeren çok maddeli bildiriler yayınlıyor.
* İyi Parti Lideri Sayın Meral Akşener il il ve ilçe ilçe gezip halkla beraber olup halkı bilgilendiriyor ve iktidarın yanlışlarını anlatıyor.
* Tüm muhalefet partileri iktidar olduklarında yeniden iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçeceklerini detaylıca anlatıyor.
* Bu arada TBMM’ de işlevsiz hale getirilmiş olup tek görevi, yukarıdan hazırlanarak gönderilen yasa taslaklarını onaylamak olmuştur
* Muhalefet tarafından “Yolsuzluk tartışmalarının çok yaygınlaşması” ve “Görevin Kötüye Kullanılması” ile ilgili olarak TBMM Başkanlığına verilen “Soruşturma Önergeleri”, hiç tartışılmadan iktidar partilerinin oyları ile sürekli ret edilir olmuştur.
* Muhalefet partilerinin bu ve buna benzer iktidar tarafı olan yaygın medyalar tarafından yayınlanmaması ve toplumun bir kısmının sadece bu kanalları izlediği için bu projelerden haberinin olmaması da muhalefetin suçu olabilir mi?
* CHP’ nin bazı projelerini içeren kitapçıkların toplatılması da demokrasinin nasıl askıya alındığını göstermektedir.
* Muhalefet partileri iktidara gelince neler yapacaklarını en azından paralı ilanlarla halka ulaştırılmalıdır. Eğer bu da engellenirse, inanıyorum ki toplum bunu da değerlendirecektir.
*************************
Bu olumsuzluklar bir yana, Ana Muhalefet Partisi CHP’nin kendisine
özgü eksikleri yok mu?
* Tehdit edenlerin ciddi hiçbir soruşturma dahi görmemesi sonucu güvenlik sorunu yaşayan CHP Liderinin halkın arasına katılması zorlaşmış gözüküyor.
* CHP’ nin il ve ilçe teşkilatlarının çok başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu konu da hiçbir CHP’ li bunun aksini iddia edemez.
* Tam tersine üzülerek söylemek isterim ki, il ve ilçe başkanlıkları ilk seçimlerde belediye başkanlığı veya milletvekili adaylığına odaklanmıştır. Hedefi bu olan başkanlarda çalışmalarını kendi geleceklerine yönelik yürütüyor. (Bu sorun tüzükte yapılacak bir değişiklikle, “İl ve ilçe başkanlıklarına talip olacakların ilk yerel ve genel seçimde aday olamazlar” maddesi eklenerek çözülmelidir.).
* Bir başka önemli sorun da, yıllardır kemikleşmiş olan parti içi gruplaşmanın hala sürüyor olmasıdır. Parti içi demokrasinin tüm eksiklerine rağmen en iyi uygulandığı parti olan CHP’ de bunun da etkisi süregelen parti içi gruplaşmalar partinin birliğine zarar vermektedir.Bu gruplaşma öylesine kemikleşmiş ki, partinin büyütülmesi için ortak tavır koyma adınadahi insanları bir araya getirmek zorlaşmıştır.
* CHP Genel Başkanı ve teşkilatların en üst düzeyde halkın arasına katılarak sorunları ve projelerini anlatması tek çıkış yoludur.
Demokrasi emek isteyen bir yönetim biçimidir. Kaybedilince değeri çok daha iyi anlaşılır. Onun için giderek yozlaştırılan demokrasimize el birliği ile sahip çıkalım diyorum.
İyi haftalar dileğiyle…