Covid-19 denen bir virüs tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin de kâbusu oldu. Hemen her gün çok sayıda sevdiğimiz dost ve arkadaşımızı kara toprağa veriyoruz.
Yazımın içeriğine geçmeden Samsunlu bir ailenin çocuğu olan bir bilim adımından söz etmek istiyorum. Bu isim, Prof. Dr. Ercüment Ovalı. Geçtiğimiz hafta Zoom üzerinden katıldığı bir toplantıda, bugüne kadar izlediğim onlarca Corona konulu sağlık programlarında hiç duymadığımız bilgiler edindik.
Kafamızı kurcalayan soruları sorma olanağını da bulduk.
Bilindiği gibi Covid-19 ile ilk ismi duyulan Sayın Ovalı olmuş ve bu salgına ilaç bulduklarını söyleyerek çok büyük bir heyecan yaratmıştı. Ancak diğer tıp bilim adamlarından büyük bit tepki görmüş ve suskunluğa gömülmüştü.
Şimdi bu toplantıda gerek anlattıklarından ve gerekse, sorduğumuz sorularla edindiğimiz Covid-19 ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Ovalı diyor ki;
18 kişilik ekibimle 6 aydır her an virüse yakalanma tehdidi altında günde 18 saat çalışıyoruz.
Aşılar dünyada iki türlü üretiliyor;
Birincisi;
Klasik aşı türü olanlar, ölü virüs yükleyerek yapılan inaktif aşılardır. Çin aşısı bu tür aşı olup deneyimleri çok ve yan etkisi yoktur. Ayrıca saklanması daha kolay olup 0-8 derece aralığında depolanabilmektedir.
Ancak bu aşıların maliyeti fazla olduğu için çok büyük miktarlarda yapılması mümkün değildir. O nedenle bu aşıların maliyetini düşürmek için az sayıda virüsten çok sayıda aşı üretebilmek için içine kimyasal maddeler olan adjuvan (Güçlendirici) konulmaktadır. Çin aşılarına adjuvan konulmamaktadır.
İkincisi;
Almanya ve diğer ülkelerin ürettiği aşılar DNA ve RNA türü aşılar olup, etkisini RNA ve DNA virüs parçacıklarını insan vücuduna yaptırarak alıcının bağışıklığını sağar. Ancak bu genetik maddelerin beyin ve kalbe ulaşarak gen yapısında değişikliler yapabileceği konusunda soru işaretleri olması, bu aşıların en büyük olumsuz yanıdır. İlk kez denenecek olması nedeniyle olası yan etkileri bilinmemekte olup, bir başka sorunu da saklama koşullarının eksi 70 derece olmasıdır.
Şu anda biz ürettiğimiz aşılarda çoklu virüs kullandık. Hiç bir yan etkisi olmadığını görerek hemen son aşamasını tamamlayıp kullanıma hazır hale getirdik. Bu hafta Sağlık Bakanlığının onayına sunacağız.
Bu arada plazma konusunda da çalışmalarımız oldu. Antikor taşıyan plazmanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Amerika Devlet Başkanı Trump’a çok insandan alınan kokteyl plazma verilerek Corona’yı atlatması sağlandı.
Hazırladığımız plazmayı sadece Acıbadem grubu hastanelerin de kullanma izni verildi. Bir kısım plazmayı da risk altında çalışan grup arkadaşlarımız için elimizde tutuyoruz.
Bizi para peşinde koşan insanlar olarak gördükleri için destek vermediler. Biz de maliyeti nedeniyle aşının devamını yapamadık.
Bu hafta içinde bilimsel verilerimizi bilim dergilerinde yayınlayacağız. Ama Sağlık Bakanlığı onay verir mi bilmiyoruz. Şu anda elimizde 25 milyon doz hazır aşı var. 3 Hafta içinde 25 milyon doz aşıyı daha üretebiliriz. 25 milyon aşının maliyeti 360 bin TL’dir. Bu maliyete adedi 2 USD Dolar olan şişe (Flakon) maliyetini de ekleyerek aşının bir doz maliyeti hesaplanabilir.
Aslında yerli üretim için şu anda ülkemiz için en büyük sorun, Flakon teminidir. Çünkü şu anda Türkiye’nin Flakon üretim kapasitesi aylık 5 milyon adettir. Yapılacak en önemli iş hemen Türkiye’nin Flakon üretim kapasitesini 25 milyona çıkartmak olmalıdır.
Aşı gerekli midir?
Bu virüs şu anda 64 milyon insanı etkilemiş ve 1.5 milyon insanımızın canını alması yanında ülkelerin ve toplumun ekonomisini darmadağın etmiştir. Daha ne kadar devam edeceği de belli değildir. Yukarıda da belirtildiği gibi be hastalık vereme çok benzemekte ve nasıl verem geçirenlerde antikor ve bağışıklık oluşmuyorsa, bu virüsün de vücutta nasıl kalıcı etkiler bırakacağı ve ne kadar süre daha etkili olacağı bilinmemektedir. Covid-19 geçirenler bir süre sonra tekrar virüse yakalanabilmektedir. O nedenle aşı tek çözümdür.
Evet, herkes mutlaka aşılanmalıdır.
Buraya kadar toplantıda dinlediklerimden derlediğim bilgilerdir.
Kendi yorumuma gelince,
* Hangi aşı olursa olsun bir an önce herkes aşılanmalıdır. Böyle bir ortam da yerli aşı çok büyük önem kazanmaktadır. Bilindiği kadarıyla Kayseri Üniversitesinde üretilen bir aşının sonuna geldiği anlaşılmaktadır. Ercüment Ovalı ’nın yaptığı ve henüz Bakanlıktan onay alamadığını söylediği aşılar ile ilgili kararını da Sağlık Bakanlığı bir an önce vermeli ve bir sorun yoksa bu aşının da önünü açmalıdır.
* Bir önemli konuda, Türkiye’de ki firmaların Flakon (Enjeksiyonluk solüsyon şişesi) ancak 5 milyon üretildiği bilgisi doğru ise, bir an önce bu kapasite yeterli düzeye çıkartılmalıdır.
Bilgi ve değerlendirmenize sunuyorum. Sağlıklı bir hafta dileğiyle…