Bir Samsun sever olarak Samsunumuz ile ilgili olarak hep güzel şeyler yazmak istedim. Ne yazık ki, son yirmi yıldır seçilmiş yerel yöneticilerimizin yaptığı güzel işler bir ikiyi geçmezken, tüm Samsunluların tepkisini alan işler onlarca sayıyı buluyor.
Kent yönetimlerine ve temsil yetkisi verdiği vekillerine karşı Samsunluların tepkileri artık öylesine arttı ki, çok sayıda Samsunlu sosyal paylaşım sitelerinde ki paylaşımları ile bu tür yanlışların sorumluluğunu, Samsun kökenli olmayanların bu tür görevlere seçilmesinde görmeye başladı.
Bu yorumların özünde doğruluk payı olsa daben bu sorunların faturasını, bu kenti yaşam kenti olarak seçerek Samsun’a yerleşen çok sayıda ki başka illerimizden göç etmiş vatandaşlarımıza kesemem.
Yıllarca önce bu kente yerleşmiş bazı vatandaşlarımızın hala geldikleri kentlere olan bağlılıklarını abartılı bir şekilde gösterdiğini, hatta bazılarının işin Samsun karşıtlığına götürdüğünü biliyorum. Bu örneklere ben de çok kez tanık oldum.
Ama unutulmasın ki, artık bu insanların çocukları ve torunları bu kentte doğdu ve bu kentte iş yaşamını sürdürüyor. Bu genç kuşaktakiler de, eğer ekmeğini yedikleri ve mutlu oldukları için yaşadıkları bu kente karşıtlık sergilerse, bu hem beni üzer, hem de yukarıda söz ettiğim suçlamalara haklılık kazandırır.
Ben de kuşkularıma dayanan itirazlarımı saklı tutarak, bazı konulara değinmek istiyorum.
Özellikle altını çizmek isterim ki, Samsun’da ki kamu kurumlarına hemen hiçbir Samsunlu bürokrat atanmazken, neredeyse tamamının bir Karadeniz ilinden atanıyor olmasınıda, doğrusu rastlantı olarak göremiyorum.
Bu nokta da hiç kimseyi suçlamaya hakkımız olamaz. Asıl sorumlu, her yerel seçimde Samsunluluk bilinci ile değil, tamamen takım tutar gibi taraftarı olduğu siyasi partilerin dayattığı adayı, oy vererek seçenlerde bizleriz diye düşünüyorum.
Benim öylesine başka kentlerden gelmiş arkadaşlarım ve tanıdıklarım var ki, hepsi de en az benim kadar Samsuncudur. Bu arada benim aile kökeniminde Samsun değil, Merzifon olduğunu bir kez daha tekrarlayayım.
Evet, Merzifon’u hem seviyor, hem de gelişimini takdirle izliyorum. Ama ben bu kentin insanıyım ve yüreğim, karnımı doyurduğum ve beni Sadi Subaşı yapan Samsun için atıyor ve bu kente bir sorumluluğum olduğu inancıyla Samsuncu olmayı sürdürüyorum.
***********************************
Şimdi gelelim Samsun’u yönetenlerin yarattığı sorunlara;
1-Yukarıda, bu kentte yaşayan tüm insanlarımıza eşit mesafede yaklaştığımı vurguladıktan sonra çok sayıda ki Samsunluyu rahatsız eden ilk şey, bu kentin Şehri Emini sayılan Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Sayın Mustafa Demir’in, neredeyse en önemli daire başkanlıklarına Samsun dışından bürokratları atamasıdır.
Bunun anlamı, Samsun’da ve kendi partisi AKP içinde bu kariyere sahip bir bürokrat yok demektir ki, bu açıkça Samsunluları ve üyesi olduğu partiyi aşağılamaktır.
Bu da benim gibi Samsun sevdalıların kabul edebileceği bir şey değildir.
2-Neredeyse, bütün Büyükşehir Belediye Başkanlıkları (AKP ve CHP), Covid-19 Salgını nedeniyle son derece zor şartlarda yaşamını sürdürmeye çalışan vatandaşlarına çok değişik yöntemlerle destek veriyor.
Bu belediyeler, Halk ekmek, askı da ekmek, askıda fatura ödemeleri, veresiye defter hesabını kapatarak ve esnafına maddi destek vererek, su faturalarında indirim yaparak,bazı Belediyeler ise, kiracılarından kira almayarak destek oluyor.
Samsun’a baktığımızda, Büyükşehir Belediye Başkanlığımız bırakın destek ve faturalarda indirim yapmayı,inanılmaz ve çeşitli yöntemlerle su faturalarını otomatik zamma bağladığı görülüyor. Belediyenin, bu konuda vatandaşlarıyla mahkemelik olması da bu kente yakışmıyor.
3-Gelişen kentlerin belediye yönetimleri,halkının istekleri doğrultusunda STK’larla ortak akıl noktasında yatırımı tercih eder. Doğru olan da budur.
Oysa Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımız,neredeyse tüm Samsunluları karşısına alacak işlere imza atıyor.
Bir bakıyorsunuz, kendi partilisi bir önce ki Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı doğru işleri bozuyor.
Bir bakıyorsunuz, durup dururken yüzlerce işyerinin bulunduğu Cumhuriyet Meydanına bakan İşhanlarını yıkım kararı alıyor. Covit-19 Salgının işsiz bıraktığı milyonlar, işini kaybeden yüzlerce insan ekmek derdindeyken, bu kadar işyeri sahibini ve çalışanlarını sokağa dökmek, hangi aklın ve mantığın kararıdır?
Bir bakıyorsunuz, Çiftlik Caddesini yeniden trafiğe açıyor,ardından taban döşemesi olan büyük paralarla yapılmış taşlar söküp yerine asfalt döküyor. Böylece caddenin bütün güzelliği yok edilirken, Samsunlunun görüşünü soran bile olmuyor.
Bir bakıyorsunuz, önceki Büyükşehir Belediye Başkanının, görüntü kirliliği yarattığı ve trafiği aksattığı içinAtatürk Bulvarı üzerinde kikamyon garajını kaldırıp yerine park yaptığı alana, Sayın Mustafa Demir’in hiç haklı gerekçesi olmadan,ilçeler arası minibüs ve otobüs garajı yapmaya kalkması nasıl bir iştir?
Konunun uzmanları olan STK’ların gerekçeleriyle sürdürdüğü itirazları dikkate almayarak, bu kente kötülük yapmanınamacı nedir?
Saathane Meydanı düzenlemesi devam ediyor,Orada ki çok katlı binalara yıkım tebligatı yapılıyor. Değerlerinin çok altında bedeller öneriliyor.
Gülsan Sanayi Sitesinin Toybelen’e taşınması kararı sonrası yaşanan adaletsizlikler de bu örneklerin bir diğeridir.
Yıllarını vererek elde ettiği birikimleri ile işyeri edinmiş ve yaşlılık döneminde oradaki birikimlerine güvenenleri bir anda perişan etmek ne inançlarımıza, ne de adalet duygusuna sığar.
Subaşı Meydanında ki yeraltı çarşı olan alan yeniden düzenlendi. Yapılacak hiçbir güzelliğe bırakın karşı çıkmayı, ilk alkışlayan ben olurum.
Yeter ki, yıkarken orada ki işyeri sahiplerinin hakları korunsun ve bir inat uğruna böylesine zor günlerde kimse perişan edilmesin.
*************************************
Buraya kadar yerel yöneticilerimizin eksiklerini vurguladım. Yazımın son bölümünde bu yerel yöneticilerimizi seçenbiz Samsunluların yanlışına değinmek istiyorum.
Eğer bu kentte yaşıyor ve bizi yönetenlerden yakınıyorsak, birazda kusuru kendimizde aramalıyız.
Yerel seçimlerin genel seçimlerinden farkı, her partinin tek bir adayla seçime girmesidir. Yani, seçmenin kendi kentini yönetecek olanı bu partilerin gösterdiği adayların içinden en iyisini seçebilme şansının olmasıdır. Kısacası, seçmenin kısır particilik yerine doğru olanı yapabilecek olmasıdır.
Siyasi parti kanunun yanlışından kaynaklanan aday belirlemesini, siyasi partilerin yapması sonucu ortaya çıkan aday dayatılması oyununu, bozmalıyız.
Bu konuda tüm siyasi parti taraftarları, kendi il başkanlıkları kanalı ile listelere bu kent halkının beklentileri doğrultusunda, bu kentin tanıdığı, kendini kanıtlamış isimlere yer vermesini sağlamak için çaba harcamalıdır.
Yaşadığımız kentin daha iyi yönetilmesi için hiçbir çaba harcamadan, yapılanları eleştirmek hakkımız olamaz.
Bu kenti hak edenlerin yönettiği ve temsil ettiği günleri görmek umuduyla, güzel bir hafta diliyorum.
Kalemine sağlık Sadi başkan