Yaşım 75. Bu ülkenin son 60-65 yılında olanları birebir yaşadım. Bu dönemlerde 2 darbe, iki darbe denemesi ve iki muhtıraya canlı tanıklık ettim. Bunu benim yaşıtlarım olanlarda yaşadı.
Çocukluğumda her gün evimize Milliyet Gazetesi alınırdı. Babam ajans ( Haber) Tutkunuydu.
İlkokul ve orta okul yıllarım (1951-1960 arası) Demokrat parti dönemiydi. Yukarıda belirttiğim gibi babam her akşam mutlaka TRT haberlerini dinler ve yorumlar yapardı. Dinlerken de haberlerin tek yanlı verildiğinden yakınırdı.
Ülkemiz ile ilgili daha doğru haberleri dinlemek için olmalı ki, kısa dalgadan BBC ve Moskova’nın Sesi radyolarını bulur ve cazırtılar cızırtılar arasında onları da dinlerdi.
Ben de o sıralarda ilkokul son sınıflardaydım. Dersim yoksa babamla haberleri dinler ve anlamadıklarımı babama sorardım.
Gerek BBC ve gerekse Moskova’nın Sesi radyoları haber saatlerinde Türkiye’de olup bitenleri çok daha farklı açıdan anlatırdı.
TRT’ de her akşam haberlerinden sonra “Radyo Gazetesi” Diye bir haber programı başlardı. Bu saatte Demokrat Parti’nin oluşturduğu Vatan Cephesi’ne katılanlar açıklanırdı. Tam bir saat, her gün binlerce ismin Vatan Cephesi’ne katıldığını açıklayarak Demokrat Parti’nin güçlendiği anlatılırdı. Ki, sonra ki yıllarda ölmüş insanların dahi Vatan Cephesine katıldı diye isimlerinin okunduğu anlaşılmıştı. (Bu gün de üye olmayanların iktidar partisinde üyeliklerinin çıktığını okuyoruz.)
Demokrat parti iktidarının son yıllarında, muhalefet parti liderinin illere sokulmadığına, taşlarla yaralandığına, bir başka ilimizin (Kırşehir) Osman Bölükbaşı’nın partisine oy verdi diye ilçe yapıldığına tanık olduk.
1980 Darbesi ile çok sayıda bilim adamının üniversitelerden kopartıldığına, gazetecilerin cezaevlerine kapatıldığına, ülkemizin geleceği olan önemli siyasetçilerin siyasetten dışlandığına, daha da acısı anarşist damgası vurulan gençlerin geleceğinin karartılmasına tanıklık ettik.
Hatta yaşı tutmadığı için 17 yaşında tam bağımsız Türkiye talebinden ve vatanını sevmekten başka suçu olamayan bir gencimizin düzen yanlısı yargı aracılığı ile yaşı büyütülerek idam edilmesini çaresizlikle izledik.
On yıl sonra bu kez laik düzen karşıtlığının arttığı günlerde, 28 Şubat olayları ve ardından da Muhtıras yaşandı. O gün yaşananların, bugün din düşmanlığı olarak çarpıtılarak siyasi çıkar sağlanmaya çalışılması da düşündürücüdür.
Demokratik sistemimize yapılan diğer müdahalelerden söz dahi etmeyeceğim.
Siyaset adına yaşanan bu kadar olumsuzluklardan sonra 2002 de, yeni kurulmuş ve tüm bu yanlışları gidermek, özgürlükleri genişletmek, eşit adalet sağlayarak huzurlu bir Türkiye vaatleri ile AKP iktidara geliyordu.
İlk yıllarında beğeni alan işlerde yapan iktidarda, Başkanlık Sistemi ile birlikte giderek önceki iktidarların yaptığı yanlışlardan daha büyüklerini yapmaya başladı.
Hukuk tarafsızlığını yitirerek iktidara bağımlı hale getirildi. Yazılı ve görsel basının