Geçtiğimiz hafta ortasında İstanbul’da tüm Türkiye’nin yüreğini ağzına getiren en büyüğü 6,2 şiddetinde olan yüzü aşkın artçı deprem yaşandı.
En son bir buçuk yıl önce bu bölgede meydana gelen bir başka deprem sonrası, tüm deprem bilim adamları bu bölgede olması beklenen büyük bir depremin sadece İstanbul ve çevre illeri değil, tüm Türkiye’yi yıkacağını açıklamış ve başta siyasi iktidar olmak üzere tüm yetkilileri uyaran ciddi açıklamalar yapmıştı.
Bu açıklamalara göre, böylesine yıkıcı bir deprem de oluşacak enkazlar ve karmaşa nedeniyle, diğer kentlerden İstanbul’a gelecek yardım ekiplerinin şehre girmesi dahi mümkün olmayacaktır.
Yine bu uzmanlar, böyle bir deprem sonrası Türkiye’nin ekonomik gelirinin %60’nı İstanbul ve Marmara Bölgesinin karşılıyor olması nedeniyle, tüm dönemlerin en büyük ekonomik çöküntüsünü yaşayan ülkemizin bu yıkımın altından kalkmasının imkânsız olacağını belirtiyorlar.
O nedenle, deprem uzmanları başta yeni toplanma alanları yaratılmasının ve devletin tüm kaynaklarını depreme dayanıksız binaların yerinde dönüşümüne ayırmasının zorunlu hale geldiğini vurguluyorlar.
Son deprem sonrası çok kullanılan belki de en geçerli söz, “İSTANBUL VE MARMARA BÖLGESİ, TÜM TÜRKİYE’YE BAKABİLİR AMA TÜM TÜRKİYE İSTANBUL’A BAKAMAZ.”
Tüm bu uyarların ülkemizi yöneten siyasi irade tarafından dikkate alınmadığı bir yana, olası İstanbul depremi için hazırlıklar yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve tüm şehir plancıları, kabul edilemez bir şekilde tutuklanmış bulunuyor.
Tutuklamalar sonrası hızla İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan su havzalarının olduğu yerde, 24.000 konut yapımına girişilmesi ve kanal İstanbul projesinin inatla yapılmaya çalışılacağının açıklanması, bu tutuklamaların asıl amacını da ortaya koymuştur.
İstanbul’da olası büyük deprem öncesi nüfus yoğunluğunun azaltılması gerekirken, böylesine rant amaçlı bir projeyi uygulamaya koymak İstanbul’a ve İstanbullulara yapılacak en büyük kötülüktür.
Unutulmasın ki, İstanbul hiç kimsenin rant uğruna harcayacağı bir kent olmayıp, tüm Türk halkının göz bebeğidir.
Gerçekten bu olanları izlemek, bu ülkeyi seven herkesi karamsarlığa düşürmektedir.
Çok daha fazla şeyler söylemek yerine, 2023 yılı sonlarında meydana gelen Çanakkale ve Marmara Bölgesini etkileyen deprem sonrası kaleme aldığım köşe yazımı kısaltarak ekte paylaşıyorum.
Görünen o ki, aradan geçen iki yılda tüm uyarılara rağmen, toplanma alanlarına AVM’LER yapılması dışında olumlu hiçbir şey yapılmamış.
*******************************
İŞTE O YAZIMIN ÖZETİ:
08.12.2023 - SUNUŞ
BEKLENEN MARMARA DEPREMİ BAĞIRA BAĞIRA GELİYOR, DEVLET DAHİL HERKES SEYREDİYOR…
“Geçtiğimiz günlerde Bursa Gemlik merkezli üç dakika arayla 5.1 ve 4,2 şiddetinde 2 deprem yaşandı.
Çanakkale’den İstanbul’a kadar uzanan geniş bir bölgede hissedilen bu deprem, başta İstanbul olmak üzere Kocaeli, Sakarya, Trakya, Bursa, Yalova ve civarında çok büyük yıkımlara ve can kayıplarına yol açacağı, deprem bilimcilerce açıklanan büyük Marmara Depreminin ayak sesleri olarak algılanmalıdır.
Türkiye’nin en önemli deprem bilim uzmanları, çok büyük yıkım ve can kayıplarının yaşanacağı İstanbul merkezli deprem için önemli uyarılarda bulunuyorlar.
Ne yazık ki, bu konuda da her konuda olduğu gibi ülkemizde karar verici olan siyasi irade, önerilen acil hiçbir önlemi yeterince alabilmiş değil.
Olası bir depremde canını kurtaran halkın toplanacağı toplanma alanları dahi, gökdelen alanlarına dönüştürülmüş bulunuyor.
Aslında 1999 Marmara Depremi sonrası çıkartılan çok güzel bir yasa vardı. Adı da deprem bölgelerindeki riskli binaların sağlam bölgelerde yapılacak depreme dayanaklı binalara taşınmasını sağlayacak “KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİYDİ.” Ne yazık ki, bunun adı da artık “RANT PROJESİNE” Dönüştü.
En büyük örneği de İstanbul’un göbeğinde bulunan ve Roman vatandaşların yaşadığı tek katlı ve depremde hiçbir riski bulunmayan Sulukule Mahallesindeki gariban vatandaşların değerli yerleri ellerinden alınıp bu vatandaşlar varoşlara sürülürken, arsaları müteahhitlere peşkeş çekilerek gökdelenler dikildi.
PEKİ, NE YAPILMALIDIR?
- Deprem Bilim uzmanlarından oluşan bir komisyon acilen kurulmalı ve onların öncelikli önerileri mutlaka yerine getirilmelidir. Çünkü; 06 Şubat 2023’ de Malatya merkezli 11 ilimizde büyük mal ve resmi kayıtlara göre 50.000’i aşkın, bölge halkına göre yüz bini aşkın can kaybına yol açan 7,4 şiddetinde büyük bir deprem yaşandı.
Deprem bilim uzmanı Naci Görür tam bir yıl önce merkezini de haritada göstererek, bir yıl içinde bu bölgede çok büyük bir depremin olacağını bir TV programında anlatmıştı.
- Siyasi İrade, bir an önce rant yasasına dönüşen “Kentsel Dönüşüm Yasasını” Amacına uygun hale getirmeli ve yeni bir rant kapısı açacağı kesin olan ve zaten çaresizlik ve korku içinde yaşayan insanların elindeki evlerini alacak olan “REZERV YAPI ALANI” Olarak tanımlanan düzenlemeyi gündemden kaldırmalıdır.
- Siyasi İrade, başta İstanbul olmak üzere Kocaeli, Sakarya, Balıkesir, Bursa, Yalova, Tekirdağ’daki bulunması zorunlu olmayan kamu kurumlarını, bu bölgenin dışındaki güvenli illere taşıyarak nüfus yoğunluğunu mutlaka azaltmalıdır.
- Devlet bu bölgeye yeni insan ve kurumsal yük getirecek BDDK ve Finans Merkezi gibi kurumları İstanbul’a taşımaktan vaz geçmelidir. (Ne yazık ki, BDDK ve Finans merkezi geçen süreçte İstanbul’a taşındı.)
- Sanayicilerimizin de kendi tesislerinin olası bir deprem de çalışamaz hale gelmemesi için önemli bölümlerini acilen Anadolu’nun daha güvenli bölgelerine taşımaları hem kendi gelecekleri açısından, hem de ülkemizin ekonomik geleceği açısından yaşamsal zorunluluk haline gelmiştir.
- Olası Marmara büyük depremi bölgesinde yaşayan insanlarımız tedirgindir. Bugün ülkemiz tüm dönemlerin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Böyle bir dönemde, özellikle işleri gereği bu kentlerde yaşamak zorunda olan insanlarımızın dışında, bu illerde yaşayan çok sayıdaki emekli insanımız vardır.
Bu insanlarımızın kendi memleketlerine veya başka Anadolu kentlerine taşınmaları ile hem bu kentlerde nüfus yoğunluğu düşer, hem de deprem korkusundan uzak bir yaşam şansı bulurlar.
- Bunları söylememin nedeni, Malatya merkezli 06 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizi yerle bir eden büyük depremin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen, hala enkazı kalkmayan illerin ve kayıpların bulunduğu ve hala bu illerde insanların kara kışa girilirken çadırlarda yaşamaya mahkûm edildiği ülkemizde, bu ölçekte İstanbul ve civarında bir deprem olursa, yıkılacak on binlerce bina ve altında kalacağı söylenen yüzbinlerce insanımızı kim, hangi güç kurtaracaktır?
Umarım bu deprem hiç olmaz veya çok hafif hasarlarla atlatılır ve ülkemizin göz bebeği olan İstanbul ve Marmara Bölgesi korku yaşamaktan kurtulur.