Geçen hafta içerisin de hiçbir neden yokken başlatılan, “1920 de bize Sevr Antlaşmasını gösterdiler, 1923’ te Lozan’a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar” Tartışması, bir kez daha Osmanlı- Türkiye Cumhuriyeti zıtlaşmasına da zemin hazırlamıştır.
Bir yanda, 700 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşında kaybedenler arasında yer alarak çöküşü ve topraklarının galip devletler tarafından paylaşılması ile Osmanlı Devleti’ni sömürge haline düşüren Sevr antlaşması,
Diğer yanda Sevr’i kabul etmeyen ve kazanılan Milli Mücadele sonrası, 1. Dünya savaşında kazanan devletlerin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde kurulan Ankara hükümeti ile yeniden masaya oturmayı kabul ederek imzaladıkları Lozan Antlaşması.
Tarihi olayların tartışılması konusunda söylenen, “Her tarihi olay o günün şartlarında değerlendirilmelidir” Sözü, her nedense son zamanlarda dikkate alınmaz oldu.
Üzülerek söylemek gerekirse, toplum olarak ne Osmanlı tarihini, ne de 1. Dünya Savaşı sonrası dağılan Osmanlı Devleti’nin küllerinden kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu bilmiyoruz.
Bilmediğimiz için de bu tür tartışmaların tarafı olarak, toplumsal barışımızı daha da bozuyor ve sınırlarımızda süren sıcak savaş ortamında düşmanlarımıza koz veriyoruz.
*************************
Lozan Tartışmasını yapabilmek için öncelikle 1. Dünya savaşından yenik çıkan Osmanlı Devletine imzalatılan Sevr Antlaşmasını irdelemek gerekir diye düşünüyorum.
Sevr Antlaşması ile
• Bütün Trakya ile İzmir ve yöresi Yunanistan’a verilerek büyük bir Yunan Devleti kuruluyor,
• Doğu Anadolu Bölgemizde bağımsız bir Ermenistan Devleti,
• Irak ile Suriye arasında ki bölge de bağımsız bir Kürdistan kuruluyor,
• Anadolu nüfuz bölgelerine ayrılarak İtalyanların, Fransızların ve İngilizlerin yönetimine veriliyordu.
• Kukla durumuna düşürülen Padişah ve Hükümeti’nin İstanbul’da kalmasına izin verilirken, İstanbul ve Boğazlar bölgesi uluslararası statü ile denetim altına alınıyordu.
• Türklere ise, egemenlik hakları iyice kısıtlanmış Ankara ve Kastamonu illeri ve civarındaki yerler bırakılıyordu.
• Osmanlı’nın daha önce yabancı devletlere verdiği sömürgeci ve aşağılayıcı Kapitülasyonlar daha da genişletilerek Türkler köle hale getirilirken, yabancılar ve gayrimüslim ahali Türk Milleti’nin efendisi statüsü haline getiriliyordu.
********************************
İşte böylesine ağır şartları taşıyan bu antlaşmaya isyan ederek kabul etmeyen Mustafa Kemal Paşa önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrası, 1. Dünya Savaşı’nın kazanan devletleri, yeni bir barış antlaşması yapmak zorunda kalıyor ve Ankara’da ki TBMM’ nin temsilcilerini Lozan’da toplanacak barış görüşmelerine davet ediyorlardı.
Lozan Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muahedenamesi), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Belçika, Portekiz ve Yugoslavya, temsilcileri tarafından, imzalanmış antlaşmasıdır.
1920 yazına gelindiğinde I. Dünya Savaşı bitmiş ve savaşın galipleri, savaşın mağlupları olan Almanya, Bulgaristan, Avusturya Macaristan’a Barış Antlaşmasını kabul ettirerek hesaplaşmış, hesaplaşılmayan tek mağlup ülke olarak kalan, Osmanlı İmparatorluğu ile hesaplaşmaları, 10 Ağustos 1920'de Sevr'de gerçekleşti.
Görüşmelere katılan üç Türk murahhası Paris'in banliyösü Sevrese’ de Osmanlı’ya dayatılan anlaşmayı imzaladılar. Ankara'da TBMM'nin Sevr Anlaşmasına tepkisi çok sert oldu. Ankara İstiklal Mahkemesinin 1 numaralı kararı ile anlaşmaya imza koyan üç kişiyi ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’yı idama mahkûm ederek vatan haini ilan ediyordu.
Bu arada Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı Milli Mücadelenin de zaferle sonuçlanması, Ankara Hükümetinin eli güçlenmişti.
Milli Mücadele ile İzmir'in de Kurtarılması sonrası İngiltere içinde 2 uçak gemisinin de bulunduğu donanmayı İstanbul’a, ABD’ de 13 yeni savaş gemisini Türkiye sularına göndermiştir. Bu arada, Amiral Bristol Komutasında ki Scorpion Gemisi de istihbarat görevi de yapmak üzere 1908’ den beri sürekli olarak İstanbul'da bulunuyordu
Tüm bunlara rağmen, Yunan kuvvetlerine karşı elde edilen zafer sonrası İtilaf Devletleri 28 Ekim1922 tarihinde barış şartlarını konuşmak üzere Lozan'da toplanacak olan barış konferansına Ankara Hükümetini davet ediyorlardı.
Sevr’de kabul edilen ağır şartlardan sonra yazımın yarın yayınlanacak 2. Bölümünde okuyacağınız şartlarda imzalanmış bir Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının başarı olup olmadığının yorumunu sizlere bırakıyorum.
Güzel bir hafta başlangıcı dileğiyle…