TARİHİNİ BİLMEYEN TOPLUMUN LOZAN TARTIŞMASI
3. BÖLÜM
LOZAN ANTLAŞMASININ KOŞULLARI NELERDİR?
- Kapitülasyonların kaldırılmış ve ekonomik bağımsızlığımız sağlanmıştır.
- Türkiye Cumhuriyeti hiç bir devlete savaş tazminatı ödemeyecektir. Sadece Yunanistan'a Karaağaç'ı vererek, bu ülkeye verdiği zarar ödeyecektir.
- Türkiye Cumhuriyeti azınlıkların tamamı Türk uyruklu kabul edilmiş, azınlıklara hiç bir şekilde ayrıcalık tanınmamıştır.
- Batı Trakya'da yaşayan Türklerle, İstanbul'da ki Rumların dışında Anadolu ve Doğu Trakya'da yaşayan Rumlarla, Yunanistan'da yaşayan Türklerin mübadele edilmesi kararlaştırılmıştır.
- İstanbul'u işgal eden İtilaf devletleri İstanbul’u terk edecektir.
- Bu antlaşmada çözülemeyen Boğazlar ve Hatay gibi Misak-ı Milli sorunları, 1936 ve 1939 yıllarında Misak-ı Millîye uygun şekilde sonuçlandırılmıştır.
- Batı Trakya'da ki Türk Yunan sınırı Mudanya Antlaşmasına göre belirlenmiştir. Meriç nehri kıyısında yer alan Karaağaç ve Bosnaköy, Yunanistan'a bırakılmıştır.
- Bozcaada ve Gökçeada özerk bir yönetimle Türkiye'ye bırakılmış, diğer adalar İtalya'ya verilirken Türk sınırına yakın olan adaların silahsızlandırılmasına karar verilmiştir.
- Lozan’ın eleştirilmesine en önemli neden olan Oniki Ada’nın Lozan’da bırakılmadığının ve asıl hikâyesinin bilinmemesi veya çarpıtılmasındandır. Şimdi Oniki Ada’nın gerçek hikâyesini de sizlerle paylaşıyorum.
“Trablusgarp Savaşı sırasında Trablusgarp’ı işgal eden İtalyanlar, savaş sonrası burasını masa başında resmen alabilmek için Osmanlı’ya baskı oluşturmak amacıyla Mayıs 1912 de Osmanlıların elinde ki 12 adayı işgal eder. 1912 yılında imzalanan Ouchy (Uşi) Antlaşmasına göre İtalya On İki Ada'yı Osmanlı İmparatorluğu'na verecektir. Ancak adaların, devam eden Balkan Savaşı sırasında Yunanlar tarafından işgal edilebileceği düşüncesiyle Osmanlı’nın önerisi ile Balkan Savaşı'nın sonuna kadar İtalyanlarda kalmasına karar verilir. Ancak İtalya bu adaları Osmanlı İmparatorluğu'na vermekten vazgeçerek kendi topraklarına katar. 1.Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğuna imzalatılan ve Türk milletinin asla tanımadığı, Milli Mücadele'yi zaferle sonuçlandırması ile uygulanmasına izin vermediği Sevr Antlaşması ile On İki Ada ve Meis adası İtalyanlara bırakılır. Lozan Antlaşma masasına 1. Dünya Savaşı’nın kazanan bir ülkesi olarak oturan İtalyan’ın elinde ki oniki ada geri alınamaz. Ancak 2.Dünya Savaşında kaybedenleri arasında yer alan İtalya'nın elinde ki Oniki Ada, biraz da nüfusunun çoğunluğunun Rum olması nedeniyle 1947 Paris Antlaşması ile resmen Yunanistan’a verilir”
- Ortodoksların dini lideri olan patrikhanenin İstanbul’u terk etmesi kabul görmezken, sadece siyasi yetkilerinin alınmış ve yabancı okullar da Türkiye Cumhuriyetinin kanunları ile eğitime devam edecektir.
- Osmanlı devletinin borçları, buradan ayrılmış olan devletler arasında paylaştırılmış, Türkiye Cumhuriyeti kendi payına düşen kısmı Fransız Frangı ve taksitle ödeyecektir.
LOZAN ANTLAŞMASINA YABANCI BAKIŞI VE YORUMLAR:
1.Dünya Savaşı sonrası parçalanan Osmanlı İmparatorluğu’nun imzaladığı Sevr’i yırtıp atan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, kurdukları yeni Türkiye Cumhuriyetini Lozan Antlaşması ile tescil ettirmiştir.
Bugün Lozan’a haksızlık yapanların, dünyanın Lozan için neler söylediğine bakmalıdır. Örneğin, ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee, “Lozan’da müttefikler, Türk ulusçuların yaklaşık olarak bütün taleplerine boyun eğmişlerdir. Yenilgiye uğratılmış ve görünürde yıkılmış olan bir ulus, yıkıntıların üzerinde yükselerek kesinlikle eşit koşullar içerisinde dünyanın en yüce uluslarının önüne çıkarak, hemen hemen her ulusal dileğini kazanmıştır.” Diye yazmaktadır.
Çok ağır şartların dayatıldığı Sevr’in arkasında Türk düşmanlığıyla nam yapmış ve verdiği emirle “Türkler Gitmeli” Projesini uygulamaya koyduran İngiltere Başbakanı Lloyd George’da, Lozan sonrası, “Lozan uygarlığın başarısızlığı, Türklerin de zaferidir” Diyordu.
Yazımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün, “Lozan Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr’de tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın sona erdiğini ifade eden bir belgedir” Saptaması ile bitiriyorum.
Tarihi geçmişimizi bilmeden, zamansız ve birlikteliğe en fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemde dünyanın zafer olarak nitelediği Lozan’ı tartışmaya açmanın, kime ne yararı olduğu yorumunu da sizlere bırakıyorum.