Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşında kaybeden blokta yer alması, Osmanlı Devleti’nin sonu oluyordu. Son vatan toprağı Anadolu’da, kazanan ülkeler tarafından işgal edilmişti. İşgal güçleri işgal ettikleri yerlerde yaşayan Türklere büyük işkenceler yapıyor, kadınlara ve kızlara tecavüz ediyordu.
Halkımız büyük bir umutsuzluğa kapılmış, adeta kaderine razı olmuştu. İşte böylesine umutların tükendiği an da, işgale isyan eden Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’nı başlatıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, silah arkadaşları ile 26 Ağustos 1922 sabahı başlattığı Büyük Taarruzu, Dünyayı şaşırtan büyük bir Zaferle noktalanıyordu.
Eğer bu zafer kazanılmasaydı, Türklerin artık bir vatanı olmayacağı gibi işgal altında tüm özgürlüklerini yitirmiş olarak yaşamak zorunda kalacaklardı.
İşte bugün kutlanmaması için bahaneler yaratılan, ”Bir bakanın bu bayramı kutlamaya gerek yok” Diyebildiği Bayram, o şanlı zaferin 94. Yıldönümünün kutlanacağı bayramıdır.
Şurası unutulmamalıdır ki, başarılarla dolu Osmanlı İmparatorluğu bizim tarihimizdir. Yine unutulmamalıdır ki, Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerinde kötü yöneltildiği için çökmüş ve Türkleri Anadolu’dan çıkartmayı hayal eden Avrupalı sömürgeci devletler tarafından paylaşıldığı için tarihe gömülme noktasına düşmüştür.
Osmanlıyı yıkan da, paylaşanda Avrupa’nın sömürgeci güçleridir. Hiç kimse, bunun faturasını Osmanlının küllerinden yepyeni bir devlet kurarak Türklerin son vatan toprağı Anadolu’da özgürce yaşamasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e çıkartma çabasında olmamalıdır.
YAPILMASI GEREKENLER;
- Son darbe olayı da göstermiştir ki, tarikatlar kontrolsüz bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüğü sürece, bu ülkede huzur olamaz. O nedenle, herkesin ortak paydası olan dinimizin, toplumun saflara ayrışmasına neden olan tüm tarikatlar kapatılmalıdır.
- Laik ve çağdaş hukuk sistemi tüm kuralları ile birlikte işler hale getirilmelidir.
- Fetullah Cemaatinin açtığı okullar, öğrenci yurtları ve abi-abla evlerinin nasıl tehlikeli bir hale geldiği görülerek hepsi kapatılmıştır. Ancak bu kez de, siyasi iktidara bağımlı ve onun kontrolünde kurulan bir başka vakıf ve derneklerin de aynı şeyleri yapmasına izin verilmemelidir.
- Öğrenci yurtları Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı olan Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlanmalı ve yurt açma yetkisi sadece Kredi ve Yurtlar Kurumuna verilmelidir.