TBMM VE MUHALEFET PARTİLERİNİN DEVRE DIŞI BIRAKILDIĞI ORTAMDA, MUHALEFET PARTİLERİNE SORULAR
Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı siyasi partilerdir. Çok partili demokrasiler de ülkeyi yönetecek siyasi kadro, yönetime talip olan siyasi partilerin eşit koşullarda katıldığı seçimlerle belirlenir.
Eğer seçim sonuçlarına göre en çok oyu alan partinin aldığı oy oranı, ülkeyi tek başına yönetmeye yetiyorsa, tek parti iktidarı kurulur.
Diğer partiler de aldıkları oy oranına göre birisi ana muhalefet partisi olmak üzere, TBMM’ de muhalefet kanadını oluşturur. Muhalefet partilerinin görevi ise, siyasi iktidarın çalışmalarını takip etmek ve yanlışını gördüğünde de, TBMM içtüzüğünün tanıdığı olanaklarla denetim görevini yapmaktır..
Eğer partilerin aldığı oy oranları, partilerden birisinin tek başına hükümet kurmasına yeterli olmuyorsa, seçimlerde en yüksek oyu alan partiler arasında kurulacak bir koalisyon hükümeti ile ülkenin yönetilmesi, demokrasilerin tartışmasız kuralıdır.
Demokrasilerin bir başka, hatta çok daha önemli kuralı, “Uzlaşma” Kültürüdür. Koalisyon hükümetlerinin kurulabilmesi ve sağlıklı yürütülebilmesi içinde en gerekli şey de, “Uzlaşma kültürüdür.”
Bu uzlaşma yöntemi çoğu demokratik ülkelerde iyi uygulanması nedeniyle, koalisyon hükümetleri başarılı olmaktadır.
Aynı şeyi ülkemiz için söylemek çok mümkün olmadığı için koalisyon dönemlerinde ki anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkan karmaşa, koalisyon hükümetlerini işlevsiz hale getirmiştir.
Biraz da koalisyonların bu olumsuzlukları, toplumda tek parti iktidarlarına olan özlemi artırmıştı. Bu özlemin de etkisi ile 2002 yılında yapılan Genel Seçimler sonucunda, ülkemizde tek parti iktidarı kurulmuştur.
Ne var ki, 14 yıllık tek parti iktidarının her türlü uzlaşmayı reddeden uygulamaları ile ülkemiz adeta iki kampa ayrışmış ve demokrasimiz adına bir dolu olumsuzluk yaşanmaya başlamıştır.
Çünkü normal demokrasilerin bir başka olmazsa olmazı olan, “Yasama, Yürütme ve Yargı” Uygulaması, bu dönemde siyasi iktidar tarafından felç edilmiştir.
Özellikle de, tam bağımsız olması gereken “Yargının” Tam anlamı ile siyasi iktidara bağımlı hale getirilmesi, tek parti iktidarının topluma yaptığı en büyük kötülük olmuştur.
Koalisyonları beceremediğimiz gibi ne yazık ki, seri karar ve uygulama fırsatı veren tek parti iktidarlarını da beceremiyoruz.
Her iki modelde de yanlışımız, uzlaşma kültürünü önemsemeyişimizdir.
Tek parti iktidarlarının uzlaşma kültürünü devre dışı bırakarak her istediğini sayısal üstünlüğü ile uygulamaya kalkışması, otoriter rejimlerinin oluşması demektir.
*********************************
Bugün ki siyasi yapımız da bu açıdan, demokrasi tarihimizin en ağır tablosunu yaşamaktadır.
TBMM işlevsiz hale getirilmiştir.
Muhalefet partilerinin tüm önerileri tartışmasız reddedilmektedir.
Hiç bir araştırma önergesi ve hiçbir gensorusu dikkate alınmamakta ve iktidar partisinin oyları ile görüşme dahi yapılmadan reddedilmektedir.
İktidar istediği her yasayı ve değişikliği, adına torba yasa denilen bir paket içerisinde tek celsede TBMM’den geçirmekte ve uygulamaya koymaktadır.
Bu yasalar ve değişiklik uygulamaları ile ülkemiz, tek kişinin karar verici olacağı yeni düzene götürülmektedir. Demokrasilerde böyle bir şeyin olması ve kabul edilmesi mümkün değildir.
Bugün, tek parti iktidarı ile etkisiz ve işlevsiz hale getirilmiş muhalefet partileri ve TBMM Başkanlığı da, TBMM’ den geçirilen bu yasaların sorumluluğuna ortak olmak durumunda kalmaktadırlar.
O zaman muhalefet partileri, şu sorunun cevabını da vermek zorundadırlar diye düşünüyorum.
Bu şartlarda TBMM’ de olmaları ile olmamaları arasında bir fark var mıdır?
Sine-i millete dönerek, Türkiye’de ki rejimi dönüştüren yasa değişikliklerine ortak olmamak için iktidarı demokrasi dışı kararları ile başbaşa bırakmak, muhalefet partilerine ne kaybettirir?
Muhalefet partilerinin bu soruları değerlendirme zamanı gelmiştir.
Zaten TBMM ve muhalefet partilerini yok sayan rejimin adı da demokrasi değildir. Bu tür rejimlerin adı ve örnekleri dünya siyaset tarihinde bolca vardır.
Türkiye seksen yılı aşkın demokrasi yönetimini terk etme noktasına gelmiştir. Artık herkes bu gerçeği görmek zorundadır. En başta da muhalefet partileri..
İyi haftalar