Ülkemiz giderek zıtlaşan ve birbirini anlamak yerine, hasım gibi görmeye başlayan insanların ülkesi haline geldi.
Başta ülkemizi yöneten siyasi irade olmak üzere, siyaset yapan tüm tarafların her gün birbirlerini suçlayan, onunla da yetinmeyip sokakta ki insanların dahi tartıştığı insana söylemeye çekindiği hakaret ve aşağılayıcı sözleri söylemesi, toplumu yere düşen karpuz gibi ortadan ikiye ayırdı.
Bir tarafta sorgulama kültüründen uzak, her yapılanı doğru yanlış demeden onaylayan ve takım taraftarlığı gibi ölümüne destek veren bir kesim oluştu.
Diğer yanda da eğitimli, doğruyu yanlışı sorguladığı için ülkenin geleceğinden endişe duymaya başlayan bir başka kesim yer alıyor.
Yıllardır izlediğim bir gerçek var ki, sokakta siyaset yapan vatandaşların arasında ki görüş farklılıkları giderek derinleşiyorsa, tehlike büyüyor demektir.
Çünkü sokakta riya yoktur, bazı anket firmaları gibi ince hesapların içerisinde de değillerdir. O nedenle, en sağlıklı tespitleri yapan gözlemci onlardır.
İktidarla muhalefetin birbirlerini eleştirmesi siyasetin doğasında vardır. Ancak ülkemizde ki iktidar muhalefet ilişkileri giderek demokrasi kuralları ve terbiyesi dışına çıkmış bulunuyor.
Bu ayrışma siyasetçiler ve özelliklede toplumun tüm kesimlerini kucaklıyor olması gereken Cumhurbaşkanı tarafından körüklenmeye devam ediyorsa, korkarım ki bu ayrışmanın geri dönüşü olmayacaktır.
Ülkemizin şu anda ki en önemli sorunu, toplumun sorgulama kültüründen hızla uzaklaşıyor olmasıdır.
Sorgulayan, doğruyu yanlışı ayırabilen birey olma bilincine sahip bir gençlik yetiştiremediğimiz, gençlerimizi bu yönde eğitecek bir eğitim sistemi kuramadığımız sürece, geleceğimizden umutlu olamayız.
Çünkü sayıları çığ gibi artan dini eğitim ağırlıklı okullarda biat ve tapınma alışkanlıkları ile yetiştirilen bir gençlik ile geleceğimizin çağdaş yönde olmasını bekleyemeyiz.
Gençlerimize dinini öğretmek ne kadar önemliyse, onları gelişen çağdaş dünya görüşünde eğitmek de bir o kadar önemlidir. Bu da ancak laik devlet anlayışımızı sürdürmekle ile mümkündür.
İslam dinini benimsemiş ülkeler arasında tek gelişen ve çağdaş dünyaya uyum sağlamış ülkenin Türkiye olmasının da asıl nedeni, din ile devlet işlerinin ayrılması olan laik devlet temeli üzerine oturtulmuş tek İslam ülkesi olmasıdır.
Her değişen milli Eğitim bakanı ile değiştirilerek yaz boz tahtasına çevrilen eğitim sistemimizle, gençlerimizi geleceğe hazırlamak mümkün değildir.
Böylesine temelsiz eğitim modelleri ile diplomalı işsiz sayısını artırmaktan başka bir yarar sağlayamayız.
Bence ülkemizin şu anda ki en büyük sorunu, sorgulama kültüründe bir gençlik istenip istenmeme arasında yaşanan çelişkidir.
İnanıyorum ki, bu konuda net bir karar verdiğimizde eğitim sistemimiz de rayına oturacak ve sorgulayan bir gençliğin olduğu yerde ülkemizi yöneten siyasetçilerde eskisi kadar “Ben yaptım oldu” anlayışı ile hareket edemeyeceklerdir.
Soran, sorgulayan, hesap sorarak doğruyla yanlışı ayrıştırabilen bir toplum seviyesine en kısa sürede ulaşmamız umuduyla, güzel bir hafta diliyorum.