Çocukluğumdan bu yana futbol tutkunu birisiyim. Gençliğimde amatörce de olsa yıllarca futbol oynadım. Çocukluğum Fenerbahçe tutkusu ile geçti. 1965 de Samsunspor’un kurulması ile birlikte Fenerbahçe tutkumun yerini Samsunspor aldı. O günden bu yana da fanatik bir Samsunspor taraftarıyım. İçerde ki hiçbir maçını kaçırmayacak kadar sevdalısıyım.
Kısacası futbol yaşamımın bir parçası. Sadece Süper Lig maçlarını ve Samsunspor maçlarını değil, bazı 1.Lig maçlarını da özellikle seyrediyorum.
Açıkça söylemem gerekirse, Türk futbolunda ki gittikçe düşen kalite ve 2.sınıf yabancı oyuncu bolluğu, futbol sevdamı büyük çapta törpüledi.
Ama içimi yakan çok daha önemli konu, Türk futbolcularına karşı gösterilen ilgisizliktir. Nasıl içim yanmasın. Hepimizin göz bebeği olan Milli Takımımız, hızla itibar kaybederek Avrupa 3. Lig’ine düştü.
Bundan böyle rakiplerimiz Lüksemburg, G. Kıbrıs, Malta, Cebelitarık, Faroe Adaları, Litvanya, Kosova ve Lihtenştayn gibi futbolun F’ si olmayan ülkeler olacaktır.
Ülkemizi bu duruma düşüren futbol dâhilerini ve TFF’ ununu şiddetle kınıyorum.
Türk futbolunu katleden başta üç büyükler olmak üzere, 2. Sınıf yabancı futbolcu meraklısı kulüp yöneticilerini kınıyorum.
Geçtiğimiz hafta ortası oynanan Süper Ligin 10 maçında atılan 30 golden 21’ ni Yabancı oyuncular, sadece 9’unu Türk futbolcular atmıştır.
Oynanan 10 maçta, takımların ilk onbirlerinde yer alan 220 futbolcunun 175 tanesi yabancı oyunculardan oluşmuş.
Şimdi başımızı ellerimizin arasına alıp düşünelim. Türk futbolcular takımlarımızda oynamadan nasıl gelişecekte Milli Takımızın iskeletini oluşturacak?
Açık söylemek gerekirse, Milli takımın iskeletini oluşturan takımların kalelerinde çoğunlukla Türk kaleciler yer aldığı için kaleci mevkii tek sorunsuz bölgemiz gibi gözüküyor.
Ara transferler başladı. Üç büyükler yine yabancı arayışındalar. Öylesine bir aymazlık yaşıyoruz ki, yabancı oyuncu kapasitesi dolu olan takımlar hala yabancı oyuncu peşindeler. Alabilmek için de, sezon başında büyük paralar vererek aldıkları bazı yabancı oyunculardan kurtulabilmenin yollarını arıyorlar. Bazılarını kiralamaya, hatta sözleşmelerini tek taraflı fesih ederek yeni yabancılara yer açmaya çalışıyorlar.
Yapılan transferlerle takımlarının bütçelerini borç batağına sokmayı sürdürüyorlar. Bu kadar yanlış transferlerle takımlarını zarara sokanlar 1.veya 2. Lig takımı olunca, puanlarını şakır, şakır silmekten kaçınmıyorlar.
Futbol Federasyonu, üç büyükleri kayırmacı tavırları ile kendilerine olan güveni sıfırlamıştır. Yıllardır üç büyüklerin federasyonu gibi çalışan ve üç büyüklerin yabancı oyuncu dayatmaları ile takımların yabancı oyuncu sınırını 14’ e çıkartması ile Türk Futboluna çok büyük darbe vurmuştur..
Cumartesi ve Pazar günü oynanan maçlarda BJK, GS ve FB iki-üç Türk, 8-9 yabancı oyuncu ile oynamıştır. Çok arkadaşım ile yaptığımız görüşmelerde edindiğim izlenim, ben de dâhil çoğumuz bizim ligleri izlemekten vaz geçmiş veya sırf tutkun oldukları takımlarını maçlarını izliyormuş.
Açıkça söylemem gerekirse, maç kaçırmayan birisi olarak, 8-9 tane kalitesiz yabancının oynadığı maçlar artık ilgimi çekmiyor.
Alt yapılarından gelen çok genç Türk futbolcularla 1.Lig’te mücadele eden Bursaspor ve Altınordu ile Eskişehirspor’un maçlarını seyrediyorum. Bursaspor bu sezon en çok futbol keyfi aldığım takımdı. Bursaspor ve Altınordu’da tek yabancı oyuncu yok.
Özellikle Bursaspor’un borçları nedeniyle tahtasının da kapalı olması sonucu elinde ki tüm kaliteli oyuncuları satarak tamamen alt yapısından gelen en büyüğü 22-23 olan çoğunluğu 18-19 yaşında ki gençlerden oluşan kadrosu ile mücadele etmektedir.
Herkesin kesin düşer dediği Bursaspor 1.Lig’in ilk yarısını Samsunspor’un 6 puan arkasında ve Samsunspor’dan daha fazla gol atarak tamamlamıştır.
Bursaspor’da daha ilk yarı sonun da gol krallığına aday olan Ali Akman (18 yaş), Çağatay (20), Batuhan Kör (19), Emirhan Aydoğan (22), Burak Kapacak (20), İsmail Çokçalış (20), Atabek’i (20) futbol dünyasına tanıtmıştır.
İddia ediyorum ki, Bursaspor bu yıl olmasa dahi gelecek sezon Süper Lig’e çıkmaya ilk aday olacaktır.
TFF bir an önce ya üç büyüğün baskısından kendisini kurtarmalı ve Anadolu takımlarını ligin dolgu maddesi olarak görmekten vaz geçmelidir.
TFF en kısa sürede yabancı oyuncu sayısını üç ile sınırlamalı, kalite ve yaş sınırı koymalıdır. Ayrıca her takımın ilk onbirinde en az alt yapısından iki oyuncuyu oynatma şartı getirmelidir.
Türk futbolunun kaderi ile oynamaya, Milli Takımı Avrupa takımları liginden düşürmeye kimsenin hakkı yoktur.
*********************************
Birkaç söz de Samsunsporumuz için;
Parasızlıktan bu kente kayyum lekesini dahi yaşatmak zorunda kalan Samsunspor, Sayın İsmail Uyanık’ın aracılığı ile Başkanlığa gelen Sayın Yüksel Yıldırım sayesinde parasal sorunlarını aşmıştır.
Sayın Yüksel Yıldırım’ın büyük desteği ile yüzümüzü kızartan 2. Lig’den kurtularak 1.Lig’te şampiyonluğa oynayan bir takım konumuna geldik. Buraya kadar her şey güzel de…
Ama diğer takımlara göre hiçbir parasal sorunu olmayan tek takım olmamıza rağmen, bir türlü istenilen seviye de futbol oynayamayışımızı anlamakta zorluk çekiyorum.
Daha 2.Lig’teyken büyük bir özveri ile Teknik direktörlük görevini kabul etmiş Ertuğrul Sağlam gibi liglerin en iyi hocalarından birisine sahibiz.
O halde eksiklik nerene?
Neden göze hoş gözüken, rakibi sindiren, kolay sonuca giden bir takım olamıyoruz. Bu sorunun cevabını takımın tüm sorumlularının bulması gereklidir.
Ligin ilk yarısı bitmiş ara transfer başlamıştır. Mademki parasal sorunumuz yok. O zaman neden en iyi futbolcuları alamıyoruz da, ya takımlarında yer alamayan veya dışlanmış oyuncuların peşinden koşuyoruz?
Yıllardır aldığımız tüm yabancı oyuncularda yanıldık? Neden kendimize güvenimizi kaybettik? Neden kendi çocuklarımıza daha çok yer açarak aidiyet duygusu olan futbolcularla oynamayı tercih etmiyoruz?
İnanıyorum ki, alt yapıdan gelen oyuncuları onlara şans vererek kazanabiliriz. Ama bunu yapamıyoruz.
Mademki Yılport Samsunspor Şirketi’nin Samsunspor’u başarıya koştururken bir diğer amacı da para kazanmasa, alt yapıdan oyuncu kazanmak en kolay yol değil midir?
Para sıkıntısı çekilen dönemlerde alınmış Erkam Reşmen, Oğuz Gürbulak bu takımın değişmez oyuncuları oluyorsa, transfer politikasının gözden geçirilmesi gerekmez mi?
Bir yandan ciddi bir sağlık sorunu ile uğraşan, diğer yandan en güvendiği Mustafa Erkanat gibi bir dostunu kaybetmenin acısını yaşayan Başkanımız Sayın Yüksel Yıldırım’ı üzmeye hakkımız olduğunu sanmıyorum.
Unutmayalım ki, Sayın Yıldırım’ın bu sıkıntılarını atlatmasında en büyük katkıyı göze hoş gelen ve sonuçta Şampiyon olarak Süper Lig’e çıkacak Samsunspor olacaktır.
Ben Samsunspor’da bu gücün olduğuna inanıyorum. Hedef Süper Lig’dir, diyorum.
Hem ülkemizde, hem de Samsunspor’da güzel günler görmek dileğiyle.