TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ DEĞİŞİMLER ve KIRILMALARDA DEVLET BAHÇELİ’NİN OYNADIĞI ROL -2. BÖLÜM-
Yazımın dün yayınlanan 1. Bölümünde Türkiye’de yapılan seçimler ve darbeler önce yaşanan iç ve dış güdümlemeleri sizlerle paylaşmıştım.
O bölümde anlattığım gelişmeler sonunda 2002 yılında Erken Genel Seçimler yapılır ve erken seçim isteyen MHP başta olmak üzere diğer koalisyon ortakları DSP ve ANAP’DA barajı aşamayarak TBMM dışında kalırlar.
Erken Seçimde kazanan, tek başına hükümet kuracak kadar yüksek oranda oy ( % 36,5 civarında) alan yeni kurulmuş bir parti olan AKP’ dir.
İşte O AKP, o günden bugüne onbeş yıldır tek başına iktidardadır.
Bu olay, DEVLET BAHÇELİ’NİN Türk Siyasi yaşamında yarattığı 1. DEĞİŞİM VE KIRILMADIR.
2015 Yılında yapılan Genel Seçimlerine gelindiğinde, Devlet Bahçeli bir kez daha ortaya çıkar.
07 Haziran 2015 de yapılan Genel Seçimlerde AKP’ nin oyları düşmüş ve muhalefet partilerinin toplam oyu ile TBMM’ de yeni bir hükümetin kurulabilmesinin yolu açılmıştır.
Ancak daha seçim sonuçlarının dahi kesinleşmediği 07 Haziran gecesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hiçbir koalisyonun içerisinde yer almayacaklarını açıklayarak bir kez daha erken seçim talebinde bulunarak herkesi şaşırtıyordu.
Oysa bu seçimde seçmen, oyları ile AKP’ nin tek başına hükümet kurmasını onay vermeyerek iktidara bir uyarıda bulunurken. Muhalefete de bir şans tanımıştı.
Ne var ki bu mesajı almamakta direnen MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin talebi ile 01 Kasım 2015 de seçimler yenilenir ve seçmen 07 Haziran seçimlerinde verdiği mesajı almayan MHP’ nin oylarını düşürürken, oyları artan AKP bir kez daha tek başına iktidar olma şansını yakalar.
Devlet Bahçeli, siyasetin normal akışını bir kez daha değiştiriyordu.
Bu da, DEVLET BAHÇELİ’NİN Türk Siyasi yaşamında yarattığı 2. Değişim ve kırılmadır.
MHP Genel Başkanı’nın siyasi yaşamımızda yarattığı bu iki önemli kırılma sonrası hem MHP içerisin de, hem de Türkiye’de önemli ayrışmaların yaşandığı bir sürece girilmişti.
Bu olumsuzluklarla gelinen 2016 yılında, Türkiye FETÖ Cemaati’nin düzenlediği Devleti eline geçirmeye yönelik korkunç bir darbe kalkışması ile karşı karşıya kalıyordu.
Neyse ki, bu kalkışma çok sayıda sivil vatandaşımızın ve güvenlik güçlerinin yaşamını kaybetmesine rağmen önlenmişti.
15 Temmuz öncesine kadar Ülkemizde Başkanlık Sistemine geçilmesi için bastıran Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP’ nin, 15 Temmuz sonrası bu talebini gündem kaldırdığı da görülüyordu.
Böylece ülkede ciddi ayrışmalara neden olan Başkanlık tartışması da kapanmıştı.
İşte tam bu sırada MHP Genel Başkanı DEVLET BAHÇELİ bir kez daha ortaya çıkıyor ve rafa kalkmış olan BAŞKANLIK SİSTMİNİ yeniden gündeme taşıyordu.
Partisi içerisin de ciddi güvensizlik yaşayan Devlet Bahçeli’nin bu çağrısı ile yeniden gündeme gelen BAŞKANLIK SİSTEMİNİ getirecek Anayasa Değişikliği TBMM’ den geçirilerek 16 Nisan da yapılacak olan Referanduma götürülüyor.
Şimdi MHP tabanının büyük çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen, referandum da “EVET” çıkması için DEVLET BAHÇELİ’ nin büyük bir çaba harcadığı gözlemleniyor.
Bu referandum öncesinde ülkemiz Evetçiler ve Hayırcılar olarak çok büyük bir ayrışmaya uğramış bulunuyor.
Eğer bu Referandum ’da “EVET” çıkar ve ülkemizde kuvvetler ayrılığı kuralını da kaldıracak ve tüm yetkilerin tek kişiye verecek Anayasa Değişikliği kabul edilirse, Ülkemizde yaşanacakların en büyük sorumlusu DEVLET BAHÇELİ olarak tarihe geçecektir.
Bu da, DEVLET BAHÇELİ’NİN Türk siyasal yaşamında yarattığı 3. Değişim ve Kırılma olacaktır.
Ne var ki, bu kırılma ve değişimin gelecek kuşaklar üzerinde yaratacağı sonuçlar açısından, DEVLET BAHÇELİ’ ye bundan öncekilerden çok daha ağır bir vebal yükleyecektir.
SONUÇ;
1- Yukarıda iki ana başlıkta anlatmaya çalıştığım olgulardan ilkin de, Darbelerde ve Genel Seçimler öncesinde yaşanan iç güdümlemelerin ve Amerika’nın oynadığı etkin rol irdelenmiştir. Görülen o ki, 1950 de Amerika’nın Marshall yardımı ile başlayan Amerika yakınlaşması, Menderes’ den sonra görev alan Erbakan ve Ecevit hariç tüm iktidarlar üzerinde etkin olmuştur.
2- İkinci bölüm de ise, son yıllarda iktidarda olmamasına rağmen bir siyasi parti liderinin Türk Siyasetin de yarattığı değişim ve kırılmaların ne kadar etkili olduğu değerlendirilmiştir.
Bu iki konu da yorumu sizlere bırakıyor ve güzel bir hafta diliyorum.
SAMSUNLULAR, LÜTFEN! UNUTMAYINIZ..
HAVA ALANIMIZ ÜÇ AYLIĞINA KAPATILACAK..
Denizleri aşan asma köprüler yapabilen, İstanbul Boğazının altından tüp yollar geçiren ve kilometrelerce otoyol yapabilen bir Hükümet döneminde, altı üstü 3,5 Km. uzunluğunda ki 2. Pistin maliyetinin gerekçe olarak gösterilerek yapılmaması ve alanın kapatılarak onarılacak olmasının şimdi de üç ay ertelenmiş olması düşündürücüdür.
Böylece acil bir neden olmadığının ortaya çıkması ile kapatmanın asıl nedenin, bunlar olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu, bir kez daha Samsun’a yapılan bir dayatmadır.
Soru şu; Neden bu dayatmaya sessiz kalınıyor?
NEDEN? NEDEN? NEDEN?