Bugünkü yazımın konusu, ülkemin dünden bugüne hangi kazanımlarını kaybettiğini irdelemek olacaktır. Yazımın içeriğine girmeden önce özlediğim ülkemin eski halinden biraz söz etmek istiyorum.
Kabul etmek gerekir ki, ülkemin dünkü hali de çok iç açıcı değildi. Hemen her konuda eksikleri vardı. Siyasi partiler ve siyasetçiler bu ülkeye çok beğenilebilecek işler yapmıyordu. Ortak paydamız dinimizi, onlarda siyasi amaçlı kullanıyordu.
Zaten bugünkü tek parti iktidarına da, onların bu beceriksiz yönetimleri zemin hazırlamıştır.
Hatta bu ülke, eğer Atatürk’ün başlattığı kalkınma seferberliğini ve devrimlerini sürdüremediyse, O’nun sonrasında iktidar olan tüm siyasetçiler bunun tek sorumlusudur.
Ama tüm bunlar bir yana, biraz sonra yazacağım olumsuzlukları yaşamıyorduk.
Gelin, şimdi başlıkta ki özlemlerimi paylaşalım.
* Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik çıktığı 1.Dünya Savaşı sonrası oluşan tüm borçlarını ödemenin yanında, onbeş yıl içinde halkının acil ihtiyacı olan, eğitim de sıçrama yapmış, temel tüketim malzemelerini üreten şeker, kumaş, ayakkabı ve demir çelik üreten fabrikaları kurmuş,
* Ticaret ve sanayi dünyasına destek olmak için ilk ulusal banka olan İş Bankası’nı kurdurmuş, Laik ve Çağdaş Hukuk düzenini yerleştirmiş, Türkiye’yi çağdaş dünyaya ayak uyduracak hale getirmiş bir liderin bıraktığı miras, ondan sonra gelen tüm siyasetçilertarafından bozuk para gibi harcanmıştır.
* Bu toplum, o günlerde bu zorlukların üstesinden gelirken ayakkabılarına pençe yaptırarak, çoraplarını yamayarak, büyük çocuklarınınceket ve pantolonlarını tornistan diye bilinen yöntemle tersyüz ederek küçük çocuklarına giydirmiş ve o zor günleri toplumsal özveri ile aşmasını bilmiştir.
* Bugünün kuşağı bunları yaşamadığı için o zor günlerden bugünlere nasıl ulaştığımızı bilmeyebilir. Görülüyor ki, günümüz toplumunun bir kısmı ancak o günlerin sıkıntılarını göğüsleyerek kazanılan haklarını ve sosyal konumunu, özgürlük ve çağdaş hukuk düzeninikaybettiği zaman anlayacaktır.
Onun için diyorum ki, bu ülkeye dünde siyasetçiler zarar vermiştir ama bugününiktidarı da, muhalefeti da çok daha büyük zararlar vererek onları aratır hale gelmiştir.
İşte o nedenle;
Eleştirilecek yanları olsa da dünkü hukuk düzenini arıyor ve ÖZLÜYORUM…
Haklarını aramak için gösteri yapanların üzerine polisin sürülmediği, biber gazının sıkılmadığı, isteyenin rahatça demokratik haklarını kullanarak eylem yapabildiği günleri arıyor ve ÖZLÜYORUM…
Sendikaların özgürce işçi haklarını savunabildiği ve kazanılmış haklarına Devletin de saygı gösterdiği günleri ARIYORUM…
Alt mahkemelerin üst mahkemelerin verdiği kararları ret etmeyi akıllarına dahi getirmediği günleri ARIYORUM…
Bu ülkeyi çok daha güzel günlere taşımak için söz vererek iktidara gelen veya muhalefet görevini üstlenen siyasi partilerin ve onların liderlerinin bugüne kadar hiç duymadığımız ölçüde birbirlerini aşağılamadığı, hatta hakaret etmediği günleri ÖZLÜYORUM…
Rahmetli Demirel’in, Ecevit’in yürüttüğü muhalefet üslubunu ve ikna edici söylemlerini özlüyorum…
Kısacası iktidar iddiası olduğunu kanıtlayacak projelerle toplumu arkasından sürükleyen Rahmetli Karaoğlan’ı özlüyorum…
Rahmetli Demirel’in kendisini hicveden tiyatro oyunlarını seyredip oyun sonrası oyuncuları kutladığı, her konuşmasında kendine oy vermeyeni dahi güldürebildiği espri ve hoşgörü dolu günleri ÖZLÜYORUM.
Rahmetli Ecevit’in en kızdığı anlarda dahi rakiplerini son derece kibar sözlerle eleştirdiği, Erdal İnönü’nün zarafetini ve espridolu günleri ARIYORUM…
Toplumun tüketime değil, üretime özendirildiği, köylüsünün tarımdan soğutulmadığı,
Kar eden tesis ve fabrikaların kapatılarak değil, yenilerinin açılarak işsizliğin azaltılacağı günleri özlüyorum…
Basının sahip olduğu gücü bozuk para gibi harcarcasına taraf tutmadığı, herkesin her gazeteyi okuyabildiği, her TV kanalını izleyebildiği dönemleri ARIYORUM…
Toplumun korkmadan özgürce konuşabildiği, “Konuşursam başıma bir iş gelir” Diye korkmadığı yılları ÖZLÜYORUM…
Ülkemin tüm komşuları ile asgari müştereklerde buluşarak dostça yaşadığı günleri ÖZLÜYORUM…
Çocuklarımızın milli duygularını geliştiren “ANDIMIZN” yasaklanmadığı, yine ülkemizin ne büyük sıkıntılarınasıl aştığını ve bunların yeniden yaşanabileceğini belirten Mustafa Kemal Atatürk’ün “GENÇLİĞE HİTABESİ’NİN” Yasaklanmadığı özgürlük günlerimizi ÖZLÜYORUM…
İktidarların, kaybettiği belediyelerin kaynaklarını keserek bu belediyelerin başkanlarının, kendisini seçen belde halkına hizmet yapmasını engellemediği günleri ÖZLÜYORUM…
Toplumun her geçen gün bir hakkının daha elinden alınmadığı günleri ARIYORUM…
Kısacası, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Laik ve Çağdaş Hukuk düzeninde kazandığımız haklarımı kaybetmek ve korkarak yaşamak İSTEMİYORUM…
Korku düzeni son bulsun istiyorum...