Sağlıkçı gurubundan bir eczacı olarak bu melun hastalıkla ilgili olarak bugüne kadar köşemde hiç yazı yazmadım. Çünkü yazmakta içimden gelmedi. Nasıl olsa, bu konuda yazılan bir sürü yazının hiçbir yetkili tarafından dikkate alındığı yok.
Salgının ilk dönemlerinde hem Sağlık Bakanı, hem de başkanlığını yaptığı Covid-19 Bilim Kurulu çok büyük bir beğeni ve güven yaratmıştı. O günlerden bugünlere geçen zaman da ne Sağlık Bakanına, ne de Bilim Kuruluna güven kalmadı.
Sayın Bakan özellikle aşı takvimi olarak verdiği hiçbir sözünü tutamadı. Siyasi irade ise, hiçbir radikal ve kesin çözüm olacak bir karar alamadı. Devlet yönetiminde ki bu belirsizlik hem Sağlık Bakanını, hem de Bilim Kurulunu resmen devre dışı bıraktı.
Öylesine bir tek adam mahkûmiyeti yaşanıyor ki, Covid-19 Salgının da en yetkili olması gereken Sağlık Bakanı da ağzını açamıyor. İnanıyorum ki, Sayın Bakan elinde olsa, bugün istifa edip bu baskıdan kendini kurtarmak isteyecektir.
Ama yukarıda altını çizdiğim tek adam kararı ile itirazsız görev alanlar, yine tek adamın onayı olmadan, daha doğrusu görevden almadığı durumlar dışında hiçbir şekilde bir bakanın istifa edebilme hakkı olduğunu sanmıyorum.
Tabii başta Sağlık Bakanı olmak üzere, Millieğitim ve Turizm Bakanlarının başlarında oldukları bakanlıklara bağlı özel işletmeler sahibi oldukları için zaten istifa etmek gibi bir şansları yoktur. Böyle bir şeye kalkışmaları, kendi iş düzenlerinin de bozulması demektir.
Buraya kadar çizdiğim olumsuz yönetim tarzı sonucu, başta Samsun olmak üzere Karadeniz Bölgesinde başlayan ve tüm Türkiye’yi kırmızıya boyayan salgın artık önü alınamaz hale gelmiştir.
Ölen insan sayımız ve günlük hasta sayımız 30.000’ i aşmıştır. Siyasi İrade salgınla dalga geçer gibi bir tavır sergilemektedir. Üç büyük şehirle çok sayıda ilde uygulanan sınırlı kısıtlamalarda kaldırılmıştır.
Üzülerek söylemek gerekirse, bu salgına çok ciddi önlemler alamayan Devlet Yönetimi yanında, halkımızda da büyük bir sorumsuzluk giderek yaygınlaşmaktadır.
Böylesine dünyayı ölümlerle sarsan bir salgına karşı, Devlet Yönetiminin en katı önlemleri alması ve halkını salgından korumak için aşılama işlemini hızla yaygınlaştırması, tüm sağlıkçıların önerdiği gibi gerekli bir süre için ülkemiz de tam kapanma uygulaması beklenirdi.
Ne var ki, son derece önceliği olmayan projelere harcanan paralar ve bazı yüklenicilere verilen garantili ihalelere ödenen yüksek dolarlı paralar, dış ülkelerden alınan borçların yüksek miktarlarda ki faizleri ile Devlet yönetiminin durmak bilmeyen savurganlığı sonucu, hazine de para kalmamıştır.
TC Merkez Bankasına Genel Müdür dayanmamakta ve tek adam yönetimi, kendi getirdiği adamlarından dahi beklentilerine cevap alamadığı için olacak ki, kısa süre sonra görevden almak zorunda kalmaktadır.
Gözüken o ki, Hükümette çaresizlik yaşıyor ve sanki işi oluruna bırakmış gibi gözüküyor.
Eğer böyle olmasaydı, oda kongrelerine yasak konurken AKP İl Kongreleri ve Genel Merkez Kongresi, kendi ifadeleri ile “Lebaleb” kalabalıklarla yapılmazdı. Her ilden 30-50 arası otobüsle insanları Ankara’ya taşıyıp onları kapalı bir salonda bir araya getirerek, tüm Covid-19 önlemleri hiçe sayılmazdı.
O toplantılara katılıp şimdi halkımıza evden çıkmayın diyen Sağlık Bakanı, artık ne kadar inandırıcı olabilir?
Halka konan toplanma yasaklarını hiçe sayarak cenaze törenlerinde, siyasi iradenin yaptığı toplantılarında yer alan bir Sağlık Bakanı, halkına nasıl yasaklar koyabilir, koysa da kim inanır ve kim dinler?
65 yaş üzeri insanları eve kapatıp diğer herkesin restoranlarda ve kafelerde toplanmasına izin verdiğiniz sürece, hiç kusura bakmayın ama size hiç kimse güvenemez.
Sayın Fahrettin Koca,
Size, edebilme şansınız olmadığı için istifa edin çağrısı yapmıyorum. Ama şunu unutmayınız ki, eğer bu sıkıntılı dönemi atlatabilirsek bu dönemde yaşanan tüm olumsuzlukların faturasının size ve Bilim Kuruluna çıkacağınızı bilmenizi isterim.
*************************
Yazımın son bölümünde Samsun’un bir kez daha ayıplanacak bir rekora sahip olmasından söz etmek istiyorum. Bilindiği gibi son onbeş gündür Samsun, 1/100.000 kişi hesabıyla en fazla sayıda hasta bulunan il olma rekorunu elden bırakmıyor.
Caddeler omuz omuza gezenlerle dolu. İşyerim Mecidiye Caddesi’nin Gazi Müzesi yan tarafında olduğu için bu bölgede yaşanan kalabalığı gözlemliyorum.
Geçen hafta Samsun’un henüz rekortmen il olduğunun açıklanmadığı günlerde, birkaç gün Mecidiye’ de ki kalabalığın fotoğraflarını kendi facebook sayfamda paylaştım.
Çok ses getirdi. Ancak çok yakın bazı arkadaşlarım dahi bu kalabalığın gerçek olmadığını, hatta bu fotoğrafların o tarihe ait olamayacağını yazdı.
Keşke öyle olsaydı. Kısa süre sonra açıklanan veriler beni doğruladı. Samsun ve tüm Karadeniz Bölgesinin salgın haritası kırmıza boyandı. Alınan polisiye önlemlerin ve oluşan tepkilerin sonucu olmalı ki, bu hafta sonu Cumartesi günü kalabalık biraz olsun azalmıştı.
Değerli okurlarım, bu işin inanın şakası yok. Mutasyona uğrayan salgın genç, yaşlı dinlemiyor. Hatta iki aşısını da olmuş olan bir meslektaşımızı bizlerden kopartıp aldı. Çok sayıda arkadaşımın da 2.ci aşısından sonra Covid-19 a yakalandığını biliyorum.
Eğer kendi canımız ile analarımız, babalarımız başta olmak üzere tüm yaşlı sevdiklerimizi düşünüyorsak, hiçbir uyarıya gerek duymadan her türlü önlemi almamızın çok önemli olduğunu vurguluyor ve tüm gençlerimizi en az 65 yaş üstü büyükleriniz kadar sorumlu olmaya davet ediyorum.
Unutmayınız ki bu virüse yakalandığımızda bizi tedavi edecek doktorlarımız, eczacılarımız ve tüm sağlık çalışanları “Bittik, tükeniyoruz” diye sızlanıyorlar.
Halkta ki vurdumduymazlık, canları pahasına hastalarını iyileştirmeye çalışan sağlık çalışanlarına yapılan en büyük kötülüktür. Zaten onlarda, bu saygısız ve kural tanımayanlara “Hakkımızı helal etmiyoruz” Diyorlar.
Lütfen, “maske, mesafe, temizlik” şartları başta olmak üzere, tüm Covid-19 önlemlerine ve kurallarına her şartta uymayı görev edinelim. Böylece hem kendimizi, hem de büyüklerimizi koruyarak bu salgın belasından bir an önce kurtulmamızı sağlayalım. 29.03.2021
Sağlık ve güzelliklerle dolu bir hafta diliyorum.