Ülkemiz hiçbir dönem de yaşamadığıkadar insaf ölçülerinin aşıldığı bir dönemden geçiyor. Evet, ülkemizin ekonomik dengesi bozulmuşve ülkemiz tarihinin en sıkıntılı ekonomik bir dönemini yaşıyor.
Ama bunun sorumlusu bu ülkenin insanları olamaz. Bu ülkeyi ekonomik sıkıntıya bu ülkenin insanlarımı soktu ki, fatura onlara kesiliyor?
Bu ülkenin üretim yapan, iş alanı yaratan milletin malı olan fabrikalarını onlar mı özelleştirme adına birilerine sattı? Bu fabrikaların kapatılarak çalışanlarının sokağa dökülmesini bu halk mı istedi?
Görülen o ki, ülkemizi yöneten siyasi irade, bu sıkıntılı dönemi aşmak için çözümü yapılacak sınırsız yapılan zamlarda bulmuştur.
Ülkemiz geçmiş yıllarda da büyük ekonomik sıkıntılar yaşamış ve o zamanlarda da vergiler artırılmış ve halk önemli zamlarla karşı karşıya kalmıştır. Ancak bu kez yaşananlar ve karşı karşıya kalınan zamlar, o dönemlerde yaşananların çok ama çok üstünde ve çok daha insafsız boyutlara ulaşmış bulunuyor.
Geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik krizler sırasında ülkeyi yönetenler ilk olarak Devlet adına ciddi bir tasarrufa gider ve halkına ekonomik krizin atlatılması konusunda öncülük ederdi.
Bugün ise, devlet adına hiçbir tasarruf yapılmadığı gibi toplumu rahatsız edecek boyutta harcalar bütün hızı ile devam etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı makamı için çok sayıda lüks makam aracı ve uçak alınırken, ülkenin çeşitli yörelerinde yılda belki bir kez kullanılabilecek Cumhurbaşkanlığı sarayları yaptırılıyor.
Milletvekili maaşları sürekli artırılıyor, çeşitli devlet kurumları kalabalık kadrolarla yurt dışında açılış törenlerine gitmekten kaçınmıyor.
Eskiden halkın ana giderleri olan akaryakıt, elektrik, su ve gaz gibi gider gibi kalemlerinin bir kısmı, Devlet tarafından elinde ki olanaklar kullanılarak karşılanır (Sübvanse edilir) ve böylece krizin etkisinin halka yansıması azaltılmaya çalışılırdı.
Oysa bugün bunların hiç birisi halkın korunması anlamında kullanılmıyor.Çünkü bu ana harcama kalemlerin dağıtım işi, özelleştirme adı altında özel şirketlerin insafına terk edilmiştir.
Devletin hazinesine önemli katkı sağlayan kuruluşlar (Telekom gibi) ile bu halkın bir anlamda güvencesi ve sermayesi olan tüm tesis ve işletmeler satılmıştır.
Bu satışlardan gelen paralarla yeni fabrikalar kurularak işsizliğin azaltılması ile halkın ekonomik düzeyinin yükseltilmesive hazinenin güçlenmesi yönüne gidilmemiştir. Bunlar yapılmadığı gibi çok sayıda otoyol, havaalanı ve hızlı tren projesi devreye sokulmuştur.Devlet destekleri, ölü yatırım olarak toprağa gömülen inşaat sektörüne aktarılmıştır.
Üzülerek söylemek gerekirse, yukarıda ki yatırımlarda devletin parası ile yapılmamış ve büyük oranlarda kullanım ve geçiş garantileri verilerek özel şirketlere yaptırılmıştır. Verilen kullanım garantileri tutmadığı için de bu firmalara hazineden çok büyük paralar ödemek zorunda kalınmıştır.
Geçmişte kendi ülkemizde yetiştirdiğimiz ürünlerin ekim alanları sınırlandırılarak veya bir şekilde engellenerek toplumun önemli bir kesimini temsil eden çiftçimiz tarımdan soğutulmuş, en temel tüketim ürünleri olan şeker, buğday, arpa, mısır, et yurt dışından getirilerek çok büyük döviz kayıplarına zemin hazırlanmıştır.
Tüm bu olumsuz ve plansız programsız harcamalar sonucu ülkemiz tarihinin en büyük ekonomik krizine girmiştir.
İşte acı ve son derece rahatsız edici şeyde, bu yanlışların faturasının aşırı zamlar ve vergilerle halka kesilmesidir.
**********************************
Size kendi yaşadığım iki önemli tüketin kaleminden örnek vererek, halkın yaşadığı ve giderek çok daha fazla hissedeceği sıkıntının boyutlarını anlatmak istiyorum.
1.Örnek;
Biri 6. Ayda, diğeri de 11. Ayda gelen iki elektrik faturasında ki büyük artışı görünce şaşkınlıkla son faturaları inceleyince 6 ayda elektrik ödememin 5 civarında arttığını gördüm.
Ekte ki faturaya bakarsanız her iki faturada ki tüketiminde birbirine çok yakın olmasına (6. Ay 433 kw. 11. Ayda 439 kw.) rağmen, 6. Ay faturasının ödemesi 232.00 TL. 11. Ay faturasının 312,00 TL. olduğunu ve aradaki farkın 80.00 TL. yani 6 ayda ki zammın 5 civarında olduğunu göreceksiniz.
Elektrik pazarlamasını yapan YEPAŞ’a giderek bir yetkiliye sorduğumda aldığım cevap ise, halka hangi gözle bakıldığını açıklamaya yeter sanıyorum.
“Bu kadar zammı hangi ölçütlerle yapıyorsunuz? Bu halka bunu nasıl dayatırsınız? Bu halk bu paraları nasıl öder?” Dediğimde aldığım cevap, “Herkes ödüyor, zammı ufak ufak yapıyoruz, halk fark etmiyor” Oldu.
2.Örnek;
Geçen ay işyerime gelen su faturasını görünce inanamadım. Biraz inceleyince su sayacının 2018’in 11. Ayından sonra ilk kez okunduğunu ve faturanın bir yıllık olduğunu anladım. Otomatik ödeme yapıyor olmam nedeniyle daha önce dikkatimden kaçmış.Tüm gün mesai saatlerinde açık olan bir işyerinin sayacının okunmaması ve bir yıl sonra okunan sayacıma 1350.00 TL. civarında fatura kesilmesi akıl alacak iş değildi.
Su tüketimine bir yıl içinde büyük bir zam yapıldığı için haklı olarak son okunduğu tarihte ki zamlı tarifeden fatura edildiğini anlamıştım. Bunu geçen yıllarda aylık ödediğim miktarlarda doğruluyordu.
Bir dilekçe ile SASKİ’ ye başvurdum ve bu yanlışın kurumdan kaynaklandığını belirterek düzeltilmesini talep ettim. Gelen cevabi yazıda, hatanın kendi yazım elemanından kaynaklandığını kabul etmesine rağmen faturanın doğru olduğunda ısrar ediliyordu.
SONUÇ;
Her iki örnekte yukarıda yazdığım devlet savurganlığı ile başlayan yanlışların faturasının halk olarak bizlere çıkartıldığının bir kanıtıdır.Kış yeni başlıyor. Doğal gaz ve odun kömür giderlerinde ki artışlarda birbiri ardına gelecektir.
Bu halk bu yükü kaldıramaz.
Bunlar yetmezmiş gibi ülkesinde ki savaştan kaçarak (Bana göre, ülkesine ihanet ederek) Ülkemize gelen 4 milyon civarında ki Arap’a,Devletimizin bu ülkenin yoksul insanlarının gözünün içine baka baka tanıdığı olanakların ve verdiği paraların bu halkın kabul etmesi mümkün değildir.
Siyasi iktidarın kendi yoksuluna vermediği büyük paraları, çeşitli kalemler adı altına bu sığınmacılara vermesini, bu ülke insanları büyük bir tepki ile izliyor.
Bir referandum yapılsa, halkın % en az 90’ nın ret edeceği bu uygulama neden inatla sürdürülüyor?
Lütfen söyler misiniz? Ne yapılmak isteniyor?
Bu ülkenin yoksullukla boğuşan cefakâr ve fedakârinsanlarına bir Suriyeli kadar dahi değer verilmemesinin anlaşılabilir bir açıklaması olabilir mi? Yazık oluyor ülkemize, yazık…