Geçtiğimiz aylarda yazdığım lider konulu bir köşe yazısın da Samsun için lider eksikliğinden söz etmiştim. Üzülerek söylemek isterim ki, yerel de yaşadığımız gerçek lider boşluğu,çok daha büyük boyutta günümüz Türkiye’sinde de yaşanıyor.
Bunu söylerken bazı kesimlerdenitirazların geleceğini biliyorum. Ama itirazı olanların, benim çizeceğim liderlik özelliklerini göz önüne alarak değerlendirmesini öneririm.
Erken seçim çağrılarının yoğunlaştığı, iç siyasetin gerginleştiği günler yaşıyoruz. Erken seçim olmasa bile, normal seçim tarihi olan 2023’e iki yıldan az bir zaman kaldığı biliniyor.
Ülkemizin iyi yönetilmediğine inanan insanlarımızın sayısı da, tedirginliği de her geçen gün artmaktadır. Bu tedirginliği artıran bir başka neden ise, toplumun kafasında ki“Şu isim gelirse ülkemiz düzlüğe çıkar?” sorusunahenüz cevap bulamamış olmasıdır.
Oysa ülkemizin bulunduğu bölgenin jeopolitik önemi, ülkemizi yönetenlerin de önemini artırmaktadır. Çok değil 20 yıl önce tüm komşularımızla sorunsuz yaşar ve bu ülkelerle ticaret yaparken, bugün dostumuz diyebileceğimiz ve ticaret yapabileceğimiztek bir komşumuz kalmamıştır.
Dış satımda ki pazar kaybı, üreticimizin üretim istek ve üretim gücünü de yok etmiş ve ülkemiz bu süreçte, üretmeyen ve temel gıda maddelerini dahi dış ülkelerden almak zorunda kalarak çok ciddi döviz kayıplarına uğramıştır.
Bunlar yetmiyormuş gibi Amerika’nın kendi çıkarlarını sağlama almak üzere komşu olduğumuz ülkeleri iç savaşlara mahkûm etmesi sonucu,7-8 milyon mülteci deüstü örtülü bir plan ile ülkemize sığındırılmıştır.
Bu sığınmacılara harcanan 80 Milyar Dolar civarında ki paranın da bu ülke halkının cebinden çıktığı düşünülürse, halkımızın hayat standardını yükseltebilecek bir kaynaktan daha mahrum kaldığı görülecektir.
Ülkemizi adeta istila ederek ülke nüfuzumuzun % 10’nuna yaklaşan sayıları ile yakın gelecekte demografik yapımızı bozarak, olası bir eyalet sisteminin oluşturulmasına zemin hazırlanıp, ülkemizi de parçalanmaya çalışılacağı endişelerinin yaşandığı ve konuşulduğu günlerden geçiyoruz.
Yukarıda sıraladığım çok ciddi sorunları çözmek zorunda olan ülkemizin kalkınmakta olan bir ülke olması nedeniyle de, kalkınmasını engelleyebilecek her türlü iç ve dış etkiyi de engellemesi gereklidir.
İşte bu nedenlerle, önümüzde ki dönemlerde ülkemizi yönetecek olanların ülkemizin iç ve dış sorunlarını çözebilecek artı özelliklere sahip olması gereklidir.
Son beş yıllık uygulamayla da görülmüştür ki, ülkemizin böylesine büyük sorunları tek başına verdiği kararlarla yöneten liderlerle aşması mümkün değildir.
O halde, nasıl bir yönetim ve lider modeli ile bu sorunları aşabiliriz? Daha da önemlisi, toplumun arayışlarına nasıl çözüm getirebiliriz?Şimdi bu sorulara kendi açımdan öneriler sunmak istiyorum;
Türkiye’yi önümüzde ki dönemde yönetecek lider, kadro anlayışına ve güçlü bir kadroya sahip olmalıdır. Çünkü böylesine karmaşık ve çok sorunu olan bir ülkenin yönetimi, tek başına bir lidere teslim edilemez.
Ancak bu lider, halkının beklentilerini özümsemiş ve onları istekleri doğrultusunda savunduğu ilkelere inandırarak arkasından sürükleyebilecek güce sahip olmalıdır.
Bu lider, gerektiğinde kendisinden de güçlü kişileri kadrosuna alabilecek kadar özgüven ve olgunluğa sahip olmalıdır.
Bu liderin ve kadrosunun ilk işi, TBMM’ni etkin kılmak ve yetkilerini kullanabilir konuma getirmek olmalıdır.
Bu lider ve kadrosu, ilk fırsatta seçim ve siyasi partiler kanunu değiştirerek, partilerde ki lider sultasına son vermelidir.
Bu liderin kadrosun da;
- Eğitimde ki değişim ve yenileşmeyi sağlayacak deneyim ve birikime sahip bir eğitimci,
- Bu liderin kadrosunda, komşu ülkelerle ilişkilerimizi düzeltebilecek deneyim ve birikime sahip dışişlerinde uzman bir elçi,
- İç sorunları çözebilecek deneyime sahip bir siyasetçi,
- Ordumuzu yeniden düzene sokacak, harp okullarını ve Asker Hastanelerini yeniden faaliyete geçirecek ve özellikle de, Güneydoğu Bölgemizde ki YPG, PKK ve İŞİD terör örgütleri konusunda deneyim kazanmış bir askeri danışman,
- Gençlerin sorunlarını yakından bilen bir gençlik lideri,
- İşçi, memur ve emeklilerin sorunlarını iyi bilen deneyimli bir sendikacı,
- Çiftçilerimiz ile tarım dünyasının içinde bulunmuş ve sorunlarını yakından izlemiş bir ziraatçı,
- Ormanlarımız ile ovalarımızın ve çevrenin korunması ve bugüne kadar yapılan yanlışları düzeltebilecek deneyim ve güce sahip uzmanlar bulunmalıdır.
Bu güzel ve her türlü zenginliğe sahip ülkemiz de yaşamak bizler için çok büyük şanstır. Bu vatan ve ülkemiz insanları, hiçbir ayırım yapılmaksızın yönetilmeyi ve çağdaş yaşamdan kopmadan yeniliklere ulaşmayı hak etmektedir.
Bu doğrultuda beklentisi olan her aydın insanımızın, sadece ve sadece ülkemizin geleceğini düşünmesini ve kendilerine yakın siyasi partilerde görev alarak siyasette ki kalite ve birikimli insan sayısını çoğaltmalarını diliyorum.
Güzel günlerde buluşmak üzere sağlıklı geçecek bir hafta diliyorum.