ÜLKEMİZİN TEHLİKELİ BİR KAMPLAŞMAYA
GİDİŞİNE KİM DUR DİYECEK?
Ülkemiz çok tehlikeli bir ayrışmaya sürükleniyor. Toplumu karşı karşıya getiren bu ayrışma, geçmiş dönemlerde çok acı faturalar ödediğimiz kanlı çatışmaların olduğu dönemlerin öncesine benziyor.
Bir yanda Güneydoğu Bölgemizde süren ve çok sayıda şehit verdiğimiz Kürt ayaklanması, yurt içerisine de yayılma emareleri gösteriyor. Diğer yanda, sınırımızın Suriye ve Irak bölgesinde süren iç yavaş artık sınırlarımızı zorluyor.
Başta Amerika olmak üzere, Rusya ve diğer bazı sömürgeci ülkelerin kendi çıkarları uğruna iç savaşlarla kan gölüne çevirdiği Ortadoğu’da ki kanlı savaş nedeniyle, ülkelerini terk etmek zorunda kalarak perişan olan günahsız insanların dramının, en yakından tanığı bizim insanlarıdır.
Bölgemizde yaşanan iç savaşların bu ülkeleri ne hale getirdiğini göre göre, ders almadığı anlaşılan siyasetçilerimizin akıl ve sağduyudan uzak sürdürdükleri demagojiye dayalı karşılıklı suçlamalar, toplumu hızla çok tehlikeli bir kamplaşmaya sürüklemektedir.
Ne yazık ki, ülkemizin en tepe noktasında ki Sayın Cumhurbaşkanı ve İktidar Partisi sözcüleri ile başta Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olmak üzere diğer muhalefet parti liderlerinin birbirlerini ölçüsüzce suçlaması, hatta Ana Muhalefet Partisi’nin terör olaylarının destekçisi olarak suçlanması, daha şimdiden birilerinin bu suçlamalardan kendilerine görev çıkartmasına zemin hazırlamıştır.
Bunun bir örneği, şehit cenazesine katılan Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, AKP’li olduğu belirlenen birisi tarafından ölümle tehdit edilmesidir.
Şimdi de ülkemizi gündem de ki dokunulmazlıkların kaldırılması için düğmeye basılması ile yeni bir tartışma ortamı beklemektedir.
Bölücü terör örgütüne destek veren ve TBMM’ de onları savunmayı sürdüren HDP’ li vekillerin dokunulmazlığını kaldırmak mümkünken, iktidarın önemli isimlerini ve bakanlarını dışarıda tutan bir yasayla fezlekesi olan tüm vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması, hiç beklenmedik olaylara zemin yaratabilir.
Çünkü savcıların çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırarak yargılaması ve tutuklama yoluna gitmesi, hiç de şaşırtıcı olmayacaktır
İş artık öylesine rayından çıktı ki, tartışma programları dahi hedef gösterme yerleri haline geldi. Genellikle İktidar Partisi sözcülerinin katılmadığı programlarda, muhalefet partilerin sözcülerinin karşısına çıkartılan iktidar partisi taraftarı gazeteci ve akademisyenler dahi, öylesine düşüncesizce sözler söylüyor ki, ülkemizin yarınları için endişelenmemeye imkân yok.
Özellikle Ana Muhalefet Parti Genel Başkanı’nın hemen her söylediği söz, ertesi gün büyük bir demagoji ustalığı ile tersine çevrilerek Sayın Kılıçdaroğlu terör örgütleriyle işbirliği içerinde olmak gibi çok ağır suçlamalarla adeta hedef haline getiriliyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’da, kendisini her şeyiyle işleyen bir demokrasi ortamında sanıyor olacak ki, tartışma yaratacak sözlerle bu demagojilere adeta zemin hazırlıyor.
Bu söz düellosu ve ardından gelen tahrikler toplumu tehlikeli bir ayrışmaya sürüklüyor. Oysa bu ülke, bu tür zıtlaşmalardan çok çekmiştir.
1960 öncesi bu tür iktidar- muhalefet çekişmesi öylesine gerginleşmiştir ki, o dönemin Ana Muhalefet Parti Lideri İsmet İnönü’nün Kayseri’ye sokulmamasına kadar dayanmış, köylerde ve mahallelerde kahvehaneler dahi ayrılmıştır.
Sonuçta demokrasimiz adına en büyük felaket yaşanmış ve Türkiye Cumhuriyeti ilk askeri darbe ile tanışmış, yıllardır acısı silinmeyen idamlarla sonuçlanmıştır.
Daha bunun acıları unutulmadan bu kez, iktidarda ki AP Genel Başkanı Rahmetli Süleyman Demirel ile Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Rahmetli Bülent Ecevit arasında giderek gerginleşen söz düellosu ve bir türlü uzlaşma sağlanamaması, bir kez daha demokrasimizi çıkmaza sürüklemiştir.
Sokaklar ve semtler sağcılarla solcular arasında paylaşılmıştır. Hemen her gün sokak çatışmalarında onlarca genç ve günahsız insanımız can vermiştir.
Sonuç bir kez daha, askeri darbedir. Yine idam sehpaları kuruluyor ve bu kez ülkenin geleceğine imza atabilecek genç beyinler idam ediliyordu.
Siyasilerimiz bu yakın geçmişimizde olanlardan nasıl ders almazlar ve benzer zıtlaşmalarla toplumu bir kez daha karşı karşıya getirirler? Bunun sonuçlarına nasıl katlanacaklar?
Ortadoğu da ve hemen sınırımızda ki ülkelerde süren iç savaşların bu ülkeleri ne hale getirdiğini nasıl göremezler? Bu halk, siyasetçileri ülkemizi daha güzel günlere götürsünler diye seçmedi mi? Onlar bunu yapmak yerine, kendilerini seçen toplumu nasıl böylesine karşı karşıya getirirler?
Asıl korkutucu olan, bu zıtlaşmalara son vermesi ve siyasi partileri bir araya getirerek uzlaştırması gereken Sayın Cumhurbaşkanımızın, bu tartışmaların tarafı haline gelmesidir.
Bu kez tehlike, yukarıda anlattığım önceki olaylardan çok daha ağır sonuçlara mal olacak bir dönemde yaşanmaktadır.
Amerika’nın BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Çerçevesinde bölgemizin haritasını yeniden şekillendirmeye ve Türkiye, Suriye, Irak üçgeninde güdümlü bir Kürt Devleti’ni kurdurmaya çalıştığı nasıl göz ardı edilir? Anlamak mümkün değil.
Amerika’nın projesini gerçekleştirmek için bu ülkeleri iç savaşa sürüklediği, nasıl görmezden gelinir?
En ufak tahriklerin dün Kahraman Maraş ve Çorum’da katliamlara ortam hazırladığı nasıl unutulur?
Bir vatandaş olarak bu köşeden ülkemizi yönetmek üzere seçilen tüm siyasetçilerimize yalvarıyorum.
Lütfen! Kişisel veya partisel çıkarlarınızı bir yana itin ve her geçen gün kanlı bir çatışmaya sürüklenen ülkemizde ki bu zıtlaşmaya son veriniz.
Unutmayınız ki, bu ülke hepimizin. Eğer, ülkemiz istenmeyen bir ortama sürüklenirse, bundan herkes zarar görecektir.
Lütfen! Son Türk Devleti’ne kıyılmasına izin vermeyiniz.
Sayın Cumhurbaşkanımız.. Liderlik vasıflarınızı bu kavgaya son vermek için kullanınız. Eğer ülkemizde korkulan şeyler olursa, bu ülkeye “Başkanlık” Getirilse ne olur? Getirilmese ne olur?
Umuyorum, bu korkulu dönem kötü bir rüyadır ve bu rüyadan güzel bir Türkiye’ye uyanırız.
Güzel haberlerle geçecek bir hafta dileğiyle.
NOT: Üç hafta önce yazdığım bir köşe yazımda Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin kavşak ve orta refüjlerde ki çiçeklendirme işlemini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı düzenlemeleri örnek alarak yapmasını önermiştim. O yazımın etkisi oldu mu bilmiyorum ama son çiçeklendirme düzenlemeleri gözü daha okşayan bir şekle dönüştü. Baruthane yamaçları da bu tür geometrik şekillerde çiçeklendirilirse çok güzel görüneceği kanısındayım. Son düzenlemeler nedeniyle emeği geçenleri kutluyorum.