Bilindiği gibi bir süre önce yeni bir trafik kuralı uygulamaya sokuldu. Bu kurala göre, yaya geçidi olan yerlerde öncelik yayalara tanınacaktı. Çok da yerinde olan bir uygulamaydı.
Ne var ki bu kural hem yayalar hem de sürücüler tarafından doğru algılanmadığı için yaya geçitlerinde ciddi karmaşalar yaşanıyor. 50 yıllık bir sürücü olarak ben bile zaman zaman kararsızlığa düşüyorum.
Açıkçası birkaç günlük denetimler sonrası sürücü ile yayalar karşı karşıya bırakıldı. Bu uygulamanın esaslarının hem sürücülere hem de yayalara tam olarak anlatılamadığı veya iki taraf tarafından da doğru anlaşılamadığı kanısındayım.
Bu kuralın her şartta kendilerine öncelik tanıdığını düşünen yayalar ışıklı kavşaklarda dahi, yayalara kırmızı yanarken de kendilerini yola atıyorlar. Bu arada araçlara yeşil yandığı için sürücü kavşağı geçmeye çalışırken bir an da önünde yayayı görünce frene basıyor ve arkasından gelen araç bu ani duruşu beklemediği için önünde ki araca çarparak kazaya neden olabiliyor.
Aslında ışıklı kavşaklarda yayaların kendilerine yeşilin yanmasını beklemeden karşıya geçmek için koşuşturma alışkanlığının henüz giderilemediği bir ülkede yaşıyoruz.
Asıl tehlike ışık bulunmayan yaya geçitlerinde yaşanıyor. Bu kuralın uygulanmaya konması ile yayalar haklı olarak gelen araçların hızını veya bu kurala saygı gösterip göstermeyeceğini düşünmeden karşıya geçmeye kalkışıyorlar. Bu gibi durumlarda araç kullananlar bazen yaya geçidini fark etmediği veya önceden hız kesmediği için durmakta sıkıntı yaşıyorlar. Ani fren yapsa, arkadan gelen aracın çarpma olasılığı var.
Daha büyük tehlike, ben yol verdiğimde arkadan hızla gelen aracın yola devam edip, yol verdiğim yayaya çarpma olasılığı. Ben kendi adıma bu gibi durumlarda arkadan gelen aracın durma eğiliminde olmadığını hissedersem, yayaya öncelik vermemeyi tercih ediyorum.
Giderek artan araç sayısı, cadde ve sokakların yetersizliği, kötü kentleşme sonucu hemen hemen her kentte yaşanan otopark sorunu nedeniyle trafik akışının iyice zorlaştığı kentlerde yaşıyoruz.
Ne yolu tıkayacak şekilde park edene, ne de araçları hiçe sayan yayalara söz söylenememesi de ayrı bir sorun. Aşırı hız yapan, trip atan trafik magandaları sürücülerin yüz karasıdır.
Buna karşılık ışıklı kavşaklarda elinden tuttuğu çocuğunu sürüklercesine koşturarak kırmızıda karşıya geçmeye çalışan yayalara ne demek gerekir bilmiyorum.
Aslında bir anne baba için çocuğuna trafik kurallarını öğreteceği bu zeminlerde takındıkları sorumsuz davranış,ülkemizde ki aile içi terbiye ve kültürünün uğradığı aşınmanın ne kadar üzüntü verecek seviyeye düştüğünü göstermektedir.
Şu an da okullarda verildiği söylenen trafik eğitiminin de bir faydasının olmadığına inanmak istemeyenler, liselerin önünde öğrencilerin tüm trafik kurallarını nasıl hiçe saydıklarını görebilirler.
Özet olarak söylemek gerekirse, her yayanın ve her aracın başına bir polis konamayacağına göre çok geniş bir trafik çalıştayı yapılarak hem yaya hem de sürücüler açısından nasıl bir eğitim verilmesi gerekir, hangi yöntemle sonuç alınabilir bu kesin bir şekilde belirlenmelidir.
Cezaları artırmanında, hazineye para kazandırmaktan öteye bir yarar sağlamadığı da artık görülmelidir.
Eğer bu uygulamanın sağlıklı yürütülmesi ve bu uygulamanın can kayıplarına yol açmaması isteniyorsa, bu kuralın tüm yönleri ile TV kanallarında anlatılması ve önemli kavşaklarda polis kontrolünde uygulama yapılması yerinde olacaktır diye düşünüyorum.
Tüm yaya ve sürücülerin bu yeni uygulamaya özen göstermesi dileğiyle, iyi haftalar.