Geçtiğimiz günlerde Bafra’da ki bir fakültenin Eczacılık Fakültesi’ne dönüştürüldüğü açıklandı.
Bu fakültenin açılmasına toplumun sağlığı için 46 yıl eczane sahibi bir eczacı olarak hizmet vermiş, üç dönem Samsun Eczacı Odası Başkanlığı, bir dönem de Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti’n de eczacılık mesleğinin geleceği için çaba harcamış bir eczacı olarak itirazım var.
46 yıl hizmet verdiği eczanesini kapatarak aktif meslek yaşamını noktalamış bir eczacı olarak, hiçbir maddi çıkar hesabım olmaksızın bazı şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.Öncelikle bazı sorularımın cevap bulması gerekiyor.
Bu fakültenin açılmasını hangi kriterler gerekli hale getirdi?
Böyle bir fakültenin eczacı yetiştirecek öğretim üyesini nereden ve nasıl bulacağı araştırıldı mı?
Daha açıkça sormak gerekirse, Türkiye’de bu Eczacılık Fakültesinde görev alabilecek en az doçent seviyesinde öğretim üyesi var mı?
Eczacının yetişebileceği kapsamlı Analitik Kimya, Farmasötik Kimya ve Botanik Laboratuvarları kurulabilecek mi?
Bütün devlet üniversitelerinin ödenek yokluğu nedeniyle inim inim inlediği, bazıTıp Fakültelerinin ödenek yokluğu nedeniyle laboratuvar kitlerinin ve sarf malzemelerinin ihalesini yapamadığı için bu kliniklerini doğru dürüst çalıştıramadığı bir ortamda, böylesine çok büyük ödenekler gerektiren bir fakültenin kurulabileceği nasıl düşünülmüştür? Anlaşılır gibi değildir.
Bafra’da bulunan İşletme Fakültesi’ne dahi yeterli sayıda öğretim üyesi ve öğrenci bulunamadığı için kapatılarak yerine eczacılık fakültesi açılması, tam anlamı ile popülist ve bölgeci siyaset anlayışının sonucudur.
Ondokuzmayıs Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi açılmak istendiğinde, “Bu bölümü hangi laboratuvar ve ekipmanlarla açacaksınız?” Diye itiraz edenlere, “Ne olacak bir çizim masası, birkaç çizim aleti alınca bu iş olur” Diyebilenlerin çabası ile açılan Mimarlık Fakültesi’nde dahi, yıllar geçmesine rağmen yeteri kadar donanım ve gerçek öğretim üyesi yoksa, bu fakülteyi açsan ne olur? Açmasan ne olur?
Bu fakülteden mezun olacak eczacıların alacakları eğitim seviyesi nedeniyle bir ilaç fabrikasında veya herhangi bir ilaç sektöründe yer bulması mümkün olacak mı?
Bu fakülteyi açma hevesinin altında yatan en büyük neden, eczanelerin çok rahat ve çok kazanan bir meslek olduğu ön yargısıdır. Bu, toplumda geçmiş yıllarda oluşmuş yanlış bir kanıdır.
Oysa bugün gerçekler hiçte böyle değildir. Kentlerde ki birkaç eczane dışında ki eczaneler yaşam mücadelesi vermektedir.
SGK, eczanelerin tek alıcısı haline gelmiştir. Özel muayenehanelerin kapatıldığı, en önemli ilaçların reçetesiz alınmasının yasaklanması nedeniyle elden ilaç satışının çok düştüğü günümüzde,çoğu eczaneler gizli iflas yaşarken işsiz eczacılar ordusuna yeni eczacılar katma çabasının anlaşılır yanı olamaz.
Son on beş yılda gelir getiren ve iş alanı olan yüzlerce tesisin özelleştirilip binlerce çalışanın işsiz kaldığı, sağlanan gelirlerle yeni iş alanları yaratacak tek bir tesisin kurulmadığı, genç işsiz oranının ’ lere tırmandığı bir ortamda, yeni yeni üniversite ve fakültenin açılmasının ülkemize ne yararı olduğu da ayrıca tartışılmalıdır.
Türk Eczacılar Birliği’nin yaptığı açıklamaya göre Türkiye’de ki Eczacılık Fakültelerinin sayısı 50 olmuştur.Her yıl yaklaşık 2000 eczacının mezun olduğu ve getirilen sınırlamalar nedeniyle eczane açılabilecek yer sayısının 1867 olarak belirlendiği bir ortamda, adı eczacı olacak yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan diplomalı gençler yaratacak bu yeni Eczacılık Fakültesi, sadece birilerinin siyasi egosunu tatmin etmekten öteye geçmeyecektir.
Umarım ben yanılırım ve gerçek eczacılık eğitimi verme donanımına sahip öğretim üyeleri bulunur ve en azından gerekli eczacılık eğitimi almış genç meslektaşlarımız aramıza katılır.
Güzelliklerle dolu bir hafta dileğiyle