Samsunspor tam 20 maçtır kaybetmiyor...
İcra Kurulu kurulup, Hüseyin Eroğlu göreve getirildiği günden bu yana;
23 maç, 16 galibiyet, 6 beraberlik ve 1 de yenilgi...
Bunlarla beraber şampiyonluğa artık gün sayıyoruz...
Peki bu işin sırrı ne?
Bu zamana kadar yanlış giden ve siyahla beyaz gibi birbirinden ayrılan bu dönemin imzası kime ait?
Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım, kulüp şirketleştiği günden bu yana çok kalp kırdı...
Söylediklerin hatırlatmaya gerek yok ama vurdu, kırdı, parçaladı...
Camiada bölünmelere sebep oldu, diğer kulüplerin antipatisini kazanmaya başladı.
Bu sezon başı itibariyle başkan duruldu.
Kendi ifadesiyle 'Geçmişten dersler aldı'.
Başkan ayrıca İcra Kurulu'na Suat Çakır hamlesiyle, yönetim anlayışını da değiştirdi...
Çakır hamlesiyle Genel Müdür Soner Soykan ve Başkan Yardımcısı Veysel Bilen'in de iş yükü hafifledi.
Herkes kendi alanına odaklanmaya başladı.
Plazadaki bir şirket gibi yönetilen Samsunspor, artık ruhu olan bir futbol kulübüne dönüştü...
İşte bu değişimdi başarıyı getiren...
Kulüp 'kurumsal' denilen ama futbola ters yönetim anlayışından vazgeçince adeta formatlanmış oldu.
Bir başka konu da Hüseyin Eroğlu...
Üzerinden çıkarmadığı o kırmızı kazak aslında bir mesaj...
Dışarıdan gelen birisi olarak şehri ve takımı o kadar sahiplendi ki, bunu da dışarıya o kazakla vurdu.
Bilgisi, ekibi, çalışması, profesyonelliği, oyuncularını doğru yer ve zamanda kullanmasıyla başarının mimarlarından oldu.
Açıkçası geldiğinde başarılı olsa bile bu kadar kolay olacağını düşünmüyordum.
Bildiğin güle oynaya şampiyon oluyoruz...
Sezon başında kurulan kadrodan eleştirilen isimler şu anda yıldızlaştıysa bunda Hüseyin hocanın rolü büyük...
Futbolda başarının anahtarı doğru yönetim modelidir.
Ne kadar iyi kadro kurarsanız kurun, onu yönetemeyince boşa kürek çekersiniz.
Şu anda sosyal medyada Batu Kaplan ve Cafer Elek'in eteklerindeki taşları dökmesi, Samsunspor'un sezon başı yönetim mekanizmasının berbat bir durumda olduğunu gösteriyor.
İşte bunlarmış koskoca Samsunspor'u yöneten!
Son sözüm de o futbol topuna...
Sen nelere kadirmişsin öyle...
Sen o kader çizgisini geçince herşey tozpembe oluyormuş...
Geçmiş dönemlerde konuşulanları düşünüyorum da;
Yönetim niye maça gelmiyor?
Basın Sözcüsü niye yok?
Transferler niye başarısız?
Başkan niye atarlı?
O niye öyle, bu niye böyle...
Sahada başarı olmayınca gözler hep saha dışında oluyordu.
Şimdi sahada başarı olunca diğer eksikler konuşulmuyor bile...
Sağlıcakla kalın...