Dokuzuncu maçımızı oynadık Fenerbahçe'ye karşı...
Fenerbahçe maçı öncesi 8 maç 6 galibiyet...
Kaybedilen Beşiktaş ve Konyaspor maçlarında da başa baş bir oyun...
Bu başarıyı maçları doğru dürüst izlemeden puan tablosuna göre yorumlayan ulusal medyadaki meslektaşlarımız 'tesadüf' olarak değerlendirdi Milli ara boyunca...
Fenerbahçe maçı ligdeki konumun bir tesadüf olmadığını göstermek adına bir fırsattı...
Yine basit bir golle geriye düştük.
Göztepe maçında da taç atışından gol yemiştik, Fenerbahçe maçında da aynı senaryo oldu.
Ligin geriye kalan bölümünde geriye düşen Samsunspor'un ciddi reaksiyon verdiğini gördük.
Muazzam bir ikinci devre başlangıcı ve beraberlik...
Sonrasında sahneye çıkan bir yıldız...
Oyuna girip 4 dakika sonra Drongelen ve Zeki'den sıyrılıp golünü atan Saint- Maximin...
Devamında Fenerbahçe'nin kaçırdıkları da vardı.
Son bölümlere girilirken, bu kez de bizim son dakikaların yıldızı çıktı sahneye...
84'de oyuna girdi, 88'de önce vücut çalımı, sonrasında ise harika bir şut...
Soner Aydoğdu'dan bahsediyorum...
Gücü yerinde kullanıldığında, neler yapabildiğini oyuna girdikten sonra ortaya koyduğu performanslarla gösteriyor Soner.
Sadece bu maçta attığı gol değil, Adana Demirspor maçında attığı gol ve yaptığı asist, Rize'de uzatmada oyuna girip Ercan'ın harcadığı asisti...
Fenerbahçe'de Semih vardı ya 'nöbetçi golcü', Soner de o görevi üstlendi Samsunspor'da...
Ve 2-2'lik sonuç...
Artık spor yazarları Samsunspor'un bu başarısının tesadüf olmadığını, bir sistemin ürünü olduğunu anlamışlardır diye düşünüyorum.
Reis'in saha içi disiplini, geçen yıllarda verimsiz oyunculardan bile maksimum faydalanması, akan oyundaki hırs, istek ve kazanma güdüsü Samsunspor'un başarısının sırrı diyebiliriz.
Başakşehir ve Göztepe'nin oyununun da düşmeye başladığını düşünürsek, Samsunspor parlayan tek yıldız gibi Süper Lig'de...
Ligde bu durumda uzun vadede kalabilir miyiz, İstanbul'a karşı kafa tutuşumuz sezon sonuna kadar sürer mi bilemem ama inanın kimsenin de umurunda değil bu durum...
Çünkü Samsunspor kaybetse bile oynayarak kaybedeceğini, sahadaki oyuncular da son dakikaya kadar mücadele edeceklerini gösteriyor bize...
'Böyle oyna kaybet, biz razıyız' deriz ya, öyle bir durumda Samsunspor...
Yıllardır istediğimiz de buydu zaten...
**************
Fenerbahçe maçında bu sezon ilk kez doldu 19 Mayıs Stadı...
Muhteşem koreografi için taraftarlara ve bu şova maddi destekte bulunan iş insanlarına sonsuz teşekkürler...
Ancak şöyle bir analiz çıkıyor ortaya, 'taraftar takımı ateşleyeceğine, takım taraftarı ateşliyor'...
Takımın oyundan düştüğü anlarda tribünler de düşüyor.
Takım ayağa kalkınca, tribün de ayağa kalkıyor.
Statta daha az taraftarın olduğu geçmiş yıllarda, iyi organize olan ve ateşli tribünler izleyen bir futbolsever olarak bu durumu garipsiyorum.
Birleşmeyse birleşme, kale arkasıysa kale arkası, doğuysa doğu nasıl ve ne durumda daha ateşli bir tribün olacaksa bir an önce bunun üzerinde durulmalı...
30 bin kişilik stat, sinema izler gibi oturuyorsa, filmin en şaalı bölümlerinde ayağa kalkıyorsa bir organizasyon sorunu var demektir...
***************
Yönetme beceriksizliğiyle sıkça eleştirdiğimiz başkan Yıldırım, en doğru hamlelerini kriz anlarındaki teknik adam tercihleriyle yapıyor.
Ertuğrul Sağlam, Markus Gisdol ve şimdi de Thomas Reis...
Bu doğru tercihlerinden dolayı Yıldırım'a, yıllardır içimizdeymiş hissi veren ve oynattığı oyunla bizlere bir rüya yaşatan Thomas Reis'e, kulüp profesyonellerine ve takıma sonsuz teşekkürler...
Kalın sağlıcakla...