1946’da İran’ın işgali ile başlayan Soğuk Savaş 1991’deSSCB’nin dağılması ile sona ermiştir. Böylece dünyanın dengeleri değiştiği gibi, AT’de de önemli değişimler yaşandı. Başlangıçta Almanya’yı dizginlemek için kurulan topluluk, zamanla Almanya’nın nüfuzuna geçti.
II. Dünya Savaşı’nda dört işgal bölgesine ayrılan Almanya’nın batısı Sovyet’lere rağmen federasyon şeklinde Batı’nın himayesine alındı. 1955’te de NATO’ya alındı.
Almanya’da 6-18 yaşları arası eğitim mecburî ve parasızdır. Sağlık ve sosyal yardımlar açısından kapsamlı ve gelişmiş bir sistem vardır. Yaşam düzeyi bakımından dünyada ilk sıralarda gelir. 1950’lerde gerçekleştirdiği ekonomik sıçramayla gelişmiş devletler arasına katılmıştır.
Nüfusununbüyük bir kısmı yaşlılardan oluşan Almanya’da değişik etnik köken, dil ve lehçe bulunmaktadur. Bunda protestan ve katolik bölünmesinin etkisi büyüktür. Almanya’daki etnik unsurlar arasında Yahudiler, Fransız Protestanları, Polonyalılar, Balkan ve Güney Avrupa göçmenleri ve Türkler ilk sırada gelir. Diğer taraftan AB’den gelen eğitimli ve meslek sahibi yabancılar da çoktur. Sanayisi oldukça gelişmiş olan Almanya, hammade bakımından dışarıya bağımlıdır.
Devrimler ülkesi olarak anılan Fransa, güçlü bir ulus hissi taşımakla beraber tek bir etnik kökenden gelmemektedir. Dil bütünlüğü titizlikle izlenen bir devlet politikasıdır. Nüfusunun 4/3’ü Katolik’tir. Protestanlar daha çok ülkenin doğusunda yaşamaktadır. Ülkede yaşayan yabancılar arasında Cezayir, Portekiz, Fas, İspanyol ve İtalyanlar gelmektedir.
Sanayisinin yanında su kaynakları bakımından zengin olan ülkede tarım önemli bir yer işgâl eder.
Dışarda bağımsız bir politika izlemeye önem veren Fransa, bunu NATO’ya karşı almış olduğu bir çok kararda göstermiştir. Nükleer silah teknolojisine özel bir önem vererek, çeşitli taktik ve stratejik füzeler geliştirmiştir.
Kelt, Yunan, Roma ve Cermen öğelerinin uyumlu armonisinden oluşan Fransız kültüründe kimlik önem arz eder.Fransa’nın reelpolitik alanı İberya Yarımadası, Batı Akdeniz’in kuzey kıyıları ile Almanya’nın doğu-orta Avrupa’ya uzanan kıyılarıdır.
1944’te De Goulle’nin kurduğu Fransız Ulusal Kurtuluş Komitesi, Fransa’ya hakim olarak 1945’te IV. Cumhuriyeti ilân etti. 1954’te Fransa’nın Vietnam’da yenilmesi sömürgelerini kaybetmesine sebep oldu. 1956’da Tunus ve Fas bağımsızlığını kazandı. Cezayir Savaşı ise Fransa’nın yakın tarihinde çok önemlidir. Bu savaşla Fransa’nın toplumsal huzuru bozdu ve akabinde De Goulle tekrar iktidara geldi. 1959’da V. Cumhuriyet ilân edildi ve 1962’deCezayir bağımsızlığını kazandı. Ancak tüm bunlar Fransa’nın sömürgelerinden koptuğu manâsını taşımamaktadır. Lâkin eski sömürge ülkeleriyle askerî ve iktisadî ilişkiler kurulması, ayrıca 1980’li yıllarla beraber III. Dünya ülkeleri ile yakın ilişkiler geliştirmesi bunun en açık göstergesidir.
Demokrasinin ve liberalizmin beşiği olarak görülen Britanya, ne Kıta Avrupası’na dahil olmuş, ne de Kıta Avrupası’ndan kopabilmiştir. Britanya her türlü değişimi sancılı kılacak siyasal olaylarla yüklüdür. İngilizlerin tutucu siyasal kültürünün bir yansıması olan anayasası da yazısızdır.
Britanya’da enerji kaynakları ve özellikle kömür rezervleri boldur. Özellikle sanayinin İngiltere’de gelişmesinde bu çok etkili olmuştur. Zamanla İngiliz demir-çelik sanayisi gerilemişse de, yün sanayisinde hâlâ etkindir.Ancak çalışan nüfusun % 60’ıhizmet sektöründe istihdam edilmektedir.
Britanya, İngilizMilletler Cemiyeti aracılığıyla dünya üzerinde küresel güce sahiptir. Diğer taraftan ABD’nin dış politikasının şekillenmesinde de etkinliği devam etmektedir.