Saddam Hüseyin, petrol kotalarını aşmak ve tartışmalı bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı Kuveyt’i 2 Ağutos 1990’da işgal ederek, 19. ili ilân etti.BM’nin itirazı üzerine Kuveyt’in boşaltılmasına karşılık Irak, Basra Körfezi’nde ve Rumeyla’da lehine olacak şekilde düzenleme yapılması isteği ABD tarafından reddildi.17 Ocak 1991’de ABD öncülüğünde Koaliasyon Güçleri tarafından Çöl Fırtınası Harekâtı ileKörfez Savaşı başlatıldı. Irak, savaşın seyrini değiştirmek için 88 adet scut füzesini İsrail’e fırlattıysa da, ABD’nin drektifiyle İsrail, savaşa dahil olmadı. 27 Şubat 1991’de Kuveyt kurtarıldı ve 28 Şubat’ta da, BM ateşkes ilân etti.
Dünyanın beşinci büyük kara ordusuna sahip olan Irak, kısa zamanda yenildi. Müttefiklerin eğitim ve donanım, hava ve silah üstünlüğü Irak’ın yenilme nedeni sayıldı.
Bu savaştaIrak 30 bin asker ve 100 bin sivil; müttefiklerde ise 358 asker kaybetti. Ancak asıl felaket bundan sonra yaşandı. Irak; Kürt, Sünni ve Şii bölgesi olarak üçe bölündü ve 1 milyonun üzerinde insan yaşamını yitirdi. Irak’a özgürlük yerine acı ve ölüm geldi.
Ateşkesin ardından kuzeyde Kürtler ve güneyde Şiiler ayaklandı. 1,5 milyon Kürt, Türkiye’ye ve İran’a sığındı.ABD öncülüğünde önce 36. paralelin kuzeyi, sonra 32. paralelin güneyiuçuşa yasak bölge ilân edildi. Kürtlerin yaşadığı bölgeleri esas alan(Türkmenleri dışlayan) güvenli bölgeyi denetmelemek için Çekiç Güç Türkiye’de konuşlandırıldı.
Türkiye baştan beri, Irak karşıtı bir politika güttü, ancak müdahil olma konusunda teredüt yaşadı. Bunda Irak’ın GAP’a bakışı ve PKK’ya verdiği desteğin de etkisi vardı. Cumhurbaşkanı Özal’ın Körfez Savaşı’nda aktif rol oynama arzusu, muhalefet ve ordu tarafından benimsenmedi. Kuzey Irak’taki Kürtler’i Türkiye’nin yanına çekmek, hatta fedaral bir yapıyla Kuzey Irak ile birleşme hedefinin olduğu belirtildi. Buna rağmen Türkiye sınıra asker yığarak, ambargoya uyarak ve İncirlik’i açarak Müttefiklere yardım etti.
Bu sayede ABD’nin desteklediği Kürt gruplar hızlıca örgütlenerek, özerk bir statü kazandı. Kürt grupları arasındaki ihtilaf ABD ve Türkiye’nin arabulucuğuyla düzeltilerek, Talabani, Irak cumhurbaşkanı, Barzani de Kürt Yönetmi başkanı oldu.
4 Temmuz 1992’de Kuzey Irak Özerk Kürt Yönetimioluşturuldu ve 30 Ocak 2005’te de ilânı yapıldı. Şimdi bağımsızlık yolunda yürüyen örgüt, 2014’ten beri de Kerkük’ü kontrol etmektedir. Türkiye’nin ise Türkmeneli ve Merkezi Irak Devleti ile sınır bağı kesilmiştir.
Körfez Savaşı’ndan sonra otorite boşluğundan faydalalan PKK Kandil’iüs edindi. Türkiye, Eylül/ 1991’den beri kendi güvenliğini savunma (self-help ilkesi) adına Kuzey Irak’a defaten havadan ve karadan operasyon düzenledi. Ancak bölgedeki otorite boşluğundan dolayı kesin bir netice alamamaktadır.
Bu süreçte Türkiye, Türkmenlerle ilgili siyasi bir kazanım sağlayamadığı gibi Merkezi Irak Devleti ile doğrudan sınır bağını da koruyamadı.
Son olarak 20 Mart 2003’te Irak (II. Körfez Savaşı) Savaşı başladı. ABD öncülüğünde Irak’ı kitle imha silahlarından arındırmak ve Irak halkını özgürleştirmek adına Irak’a havadan ve karadan saldırı düzenlendi. 9 Nisan 2003’te Bağdat işgal edilerek Saddam Hüseyin devrildi ve30 Aralık 2006’da da idam edildi. Irak’ı parçalayarak, çıkarlarını maksimize eden ABD, 15 Aralık 2011’de Bağdat’tan çekildi. Devlet başkanlığını Talabani’ye, hükümeti de Şiiler’e bırakarak, Sünnilerin ve Türkmenlerin dışlandığı bir Irak bıraktı.
Körfez Savaşları’nın Türkiye açısından sonucu, karşılanmayan 10 milyarlarca dolar zarar, mülteci akını, bir Kürt devletinin doğuşu, Merkezi Irak Devleti ile doğrudan sınır bağının kopması ve soykırımla karşı karşıya kalan Türkmenler ile Türkiye’nin güvenliğinin zaafa uğraması olmuştur. 25 Eylül 2017 ‘de başta bölge ülkeleri olmak üzere dünyayı karşısına alarak bağımsızlık raferandumuna giden Kuzey Irak Özerk Kürt Yönetimi’ne karşı Türkiye’nin tavrı Irak ile işbirliği yaparak, var olan küresel hegemonyacı hesapları boşa çıkaracak şekilde Türkmeneli ve Merkezi Irak’a uzanacak bir koridor açması olmalıdır.