Nehirler ülkesi anlamına gelen Mezopotamya ya da Bereketli Hilal bugünkü Güneydoğu Anadolu’dan Suriye ve Irak ülkesini içine alan bölgeyi ihtiva eder. İlklerin, teklerin ve eskilerin yurdu olan Mezopotamya, M.Ö. 10 bin yılında, medeniyetin iki büyük inkılabından biri olan Tarım Devrimi’ne ev sahipliği yapmıştır. Öbür taraftan ilk okur-yazar medeniyetler de burada doğmuştur. Mezopotamya’ya sırasıyla Sümer, Babil, Asur, Akad, Elam, Pers, Mekedon, Roma gibi kadim uygarlıkların yanında Araplar, Moğollar ve Türkler hakim oldu.
M.Ö. 2900 ilâ 2350 yılları arasında bölgeye hakim olan Sümerler, ilk kez yazıyı kullandı. M.Ö. 2350 ilâ 2150 yılları arasında hakim olan Akatlar,savaşçı bir topluluk olarak, kadını dışlayan bir anlayış geliştirdi, ancak tarihleme sistemini kurdu. M.Ö. 2000 ilâ 609 yılları arasında bölgeye hakim olan Asurlar savaşçı olmasına karşın sanat ve mimariyi geliştirdi. M.Ö. 539’e kadar hakimiyet kuran Babiller ise M.Ö. 586’da Yahudileri bölgeden sürdü ve hukuk sistemini kurdu.
M.Ö. 331’dePers hakimiyetine son veren Makedonlar, Mezopotamya’ya hakim oldu. Yüzyıllar sonra Sasaniler’i yenen İslam Orduları M.S. 633’te Bağdat’ı ele geçirdi. Bağdat, kısa sürede bilim ve kültür merkezi haline geldi. Başkentin 657’de Küfe’ye taşınması ve Sıffin Savaşı ile bölgenin İslam dünyasındaki önemi farklılaştı. Son olarak 680’de Hz. Hüseyin’in Kerbala’da şehit edilmesiyle bölge mezhep savaşlarının da merkezi haline geldi.
750’deEmevi Hanedanlığı’nın yıkılmasından sonra 819 yılında Bağdat başkent oldu. Türkler’in bölgeye, özellikle Musul ve Kerkük’e yerleşmeleri debu devre rastlamaktadır.
1055’te Selçukluların eline geçen Mezopotamya’ya yoğun bir Türk göçü yaşandı. 1258’de Moğol İstilası’na uğrayan Bağdat, yıkıldı ve binlerce kültürel miras yok edildi.
1444 yılında Akkoyunlular’ın hakimiyerinde olan bölge 1499’dan sonra Safeviler’in kontrolüne geçti. Bu süre içinde bölgede Sünnilik ve Şiilikayrımı belirginleşti. Bu tarihten sonra Bağdat, Osmanlılar ile Safeviler arasındaki uzun mücadelenin de merkezine oturdu. Irakeyn Seferi ile 1534’te Bağdat, Osmanlıların eline geçti, ancak 1624’te elden çıkan kent, 1639’daki Bağdat Seferi ile yeniden Osmanlılar’a geçti. Kasr-ı Şirin Anlaşması ile bugünkü Türkiye ile İran sınırı da çizildi.
Osmanlı döneminde Mezopotamya; Diyar-ı Bekir, Halep, Şam, Trabluşam, Rakka, Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerini içine alacak şekilde idare edildi.Bugünkü Irak; Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerinden oluşmaktadır.
Malûm olduğu üzere Birinci Dünya Savaşı’nın temel sebebinden biri, belki de en başta geleni petroldü. Öyle ki, petrol kaynaklarını işgal etmek için Britanyalılar 23 Kasım 1914’te Basra’yı işgal etti. Böylece Irak Cephesi de açılmış oldu. 26 Kasım 1915’te Selmanpak’ta durdurulan İngiliz Ordusu, 28 Nisan 1916’da Kut’ül Amare’de kuşatıldı ve Hamedan’a kadar da sürüldü. Ancak 1917’de talviye alarak, yeniden taarruza geçen Britanyanlılar, 11 Mart 1917’de Bağdat’ı işgal ederek, Musul’a doğru ilerledi. Düşman ilerlemesine karşı 6. Ordu ve 7. Ordu birleştirilerek Halep’te Yıldırım Orduları Grubu kuruldu.30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı ve Yıldırım Orduları Grubu lağvedildi. Ateşkese rağmen 15 Kasım 1918’de de Musul işgal edildi.
Mezopatamya ya daBereketli Hilal olarak adlandırılan Fırat ile Nil arasındaki bölgenin kaderi 1916 yılındaki Sykes-Picot Anlaşması ile belirlendi. Bölgenin tarihsel, dinsel, kültürel ve etnik yapısı dikkate alınmadan yeni ülkelerin sınırları cetvelle çizildi. Bu anlaşmaya göre Irak, Ürdün ve Filistin Britanya’nın; Suriye ve Lübnan’da Fransa’nın oldu. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Anlaşması ile İskenderun ve Musul hariç, Türkiye mevcut durumu kabullenmek zorunda kaldı. 1921 yılında Faysal, Irak kralı ilan edildi. Nihayet Musul, 5 Haziran 1926’da Britanya mandası olan Irak’a terkedildi. İskenderun ise,29 Haziran 1939’da Fransız mandasından kurtularak, anavatana kavuştu.