Hukuk denildiğinde evrensel kurallar akla gelmelidir. Hukuk, insan haklarından; adalet de hukuktan türer. Hukuk, toplumun onur meselesidir.
Hukuk devleti, hukuk egemenliğini temel edinmiş, laikliğin benimsemiş, denetimin etkin ve kolluk güçlerini yansız kılmış ve yargıyı da bağımsızlaştırmış devlet demektir.
Kentleşme bir nüfus hareketi değildir. Belediyeler de kentlerde kurulur. Modern anlamda ilk belediye 1850’de Galata’da kurulmuştur.
Türkiye’de 1930 ilâ 1960 arasında bürokratik belediyecilik hakimken, bu tarihten sonra demokratik belediyeliğe geçilmiştir. İstanbul’da seçimle gelen ilk belediye başkanı da Haşim İşcan’dır.
İstanbul bugün simgesel anlamda bir dünya başkenti olup, Türkiye ekonomisinin de @’ını elinde tutmaktadır.
M.S. 330 yılında İstanbul, Nova Roma adıyla Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan edilmiş, bu gelenek Doğu Roma ve Osmanlı (Son Roma) ile de devam etmiştir. İstanbul Üniversitesi de, 1 Mart 1321’den beri (Roma’dan günümüze) Avrupa’nın ilk üniversitelerinden biri olmuştur.
Demokrasinin gelişmesi ve yaygınlaşması için, insan varlığı ve özgürlüğü için, sağlıklı bir yerinden yönetim anlayışının gelişmesi şarttır.
Dünyada ilk işçi örgütlenmeleri 18. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de başlamıştır. Türkiye ise sanayileşme yarışında geç kaldığından dolayı işçi sınıfı tam anlamıyla gelişmemiştir. Atatürk Devrimi, sınıf esasını reddeddip, halk iktidarını benimsemiştir. Bu anlamda laiklik de halka ait olanın halka iadesinden başka bir şey değildir. Laiklik ile din sömürü aracı olmaktan kurtarılmıştır.