Endüstrileşme konusunda Avrupa’nın gerisinde kalan Osmanlı İmparatorluğu yeterli pazar genişliği, görece gelişmiş ekonomi, doğal kaynak zenginliği, endüstri ve tarım ürünlerinin zenginliği, gelişmiş el tezgahları bakımından sanayileşme konusunda avantajlı bir yapıya sahipti. Ancak güçlü lonca örgütleri, serbest ticaret anlaşmaları, yüksek iç gümrük vergileri, müsadere sistemi, uzun süren savaşlar, müslüman nüfusun ekonomik olarak zayıflığı, gayrimüslimlerin güven duymaması, spekülatif hareketler, organize sanayi kuruluşlarının eksikliği, düşük eğitim düzeyi, kayıtsızlık, yüksek ücretler gibi unsurlarda endüstrileşmeyi engelemiştir.
Balta Limanı Ticaret Anlaşması (1838): Daha önce çeşitli kapitülasyonlarla Batılılara bir takım ticari ayrıcalıklar tanımıştı. Mısır Olayı karşısında güç durumda kalan imparatorluk önce Birleşik Kralık ile ticaret anlaşması imzamış ve bunu diğer devletler izlemiştir. Bu anlaşma ile insan, mal ve hizmet hareketlerinde tek taraflı serbestlik öngörülmekteydi. Eski kapitülasyonlar devam etmekle beraber bu anlaşma ilegetirilen yeni hükümlerle devleti yarı sömürge durumuna düşürdü.
1856’da Kırım Savaşı’na kadar Galata bankerlerinden borçlanan devlet, artık dış borç almaya başladı. 1858'de Arazi Kanunnamesi ile yabancılar toprak edinmeye başladı.
1854-75 yılları arasında hükümet on altı defa borçlanma yaptı. Borç karşılığında ihraç edilen kâğıtların nominal değerinin ancak yarısı devletin eline geçmekteydi. Bunun da önemli bir bölümü eski borçların faiz ve ihraç giderlerine ayrılıyordu. 1875'te hükümet monotoryum ilân ederek borç ödeyemez duruma geldi. Pahalı borçlanma ülkeyi dış ticaret yapamaz hâle soktu. Silah ithal etme gücünden dahi yoksun kalan impartorluk, bunu bir fırsat olarak gören Rus Çarlığı’nın saldırısına maruz kaldı. 93 Harbi’de (1877) Rus orduları İstanbul önlerine kadar geldi.
1850'de Rumların kurduğu İstanbul Borsası 1875'te yasal zemine oturdu.
1877'de kurulan Rüsm'u-sittesi 1881'de Muharrem Kararnamesi ile Duyun'u-Umumiye'ye dönüştürüldü. Alacaklı devletlerin temsilcilerinden oluşan bu konsorsiyum Osmanlı maliyesini denetimine alarak gelirlerinin ilâ 32' sine el konuldu.
1863'te İngiliz-Fransız ortaklığıyla Osmanlı Bankası kuruldu. Bu bankaya 1875’te emisyon görevi verildi ve bu yetki 1930’a kadar devam etmiştir.
1863'te ilk defa milli sermayeyle Ziraat Bankası kuruldu.
Tütün tekeli Fransa’nın eline geçti. Bağdat demiryolları Almanlar'a verildi. Merkezi idarenin güçlenmesi için demiryolları teşvik edilmekteydi.
Milli sermayeye dayalı bir yatırım etkinliği II. Meşrutiyet ile başladı. Toplumda büyük değişimler yaşandı. Çok sayıda eski kurum tarihe gömüldü. Kapitülasyonların kaldırılması yönünde politika sergilendi. 1913’te Teşviki Sanayi Kanunu, 1917’de Osmanlı İtibari Milli Bankası kuruldu.