Genel anlamda MÖ. 3 bin yılından itibaren insanlık tarihinin bilinmeye başlandığı dikkate alındığında tarihin en eski uygarlıklarından biri olan Türklerin tarihi bulgularla bilgilerle MÖ. 2200’lere, mit ve efsanelerle de MÖ. 2700’lere kadar uzanmaktadır.
Birçok uygarlıktan etkilenen Türkler, aynı zamanda Çin, Hindistan, İran ve Mezopotamya uygarlıkları üzerinde derin etkileri olmuştur. Bununla birlikte başta Sümerler ve Urartular olmak üzere Elam, Guti ve Etrüsk uygarlıkları ile benzerlikleri dikkat çekmektedir.Bozkır imparatorluklarının ilki olan Sakaların hakanı Alper Tunga, Karahanlılar gibi birçok hanedan tarafından başbuğolarak kabul edilmiştir.
Türklerin nereden geldiğiyle ilgili mitlere ve rivayetlere dayalı birçok kaynak bulunmaktadır.
İsrail rivayetlerine göre Türkler, Nuh’un oğlu Yasef’in soyundandır. Arap rivayetlerine göre Türkler, Yecüc-Mecüc Seddi’nin arkasında kalan terkedilmiş bir kavimdir (Aydemir, 2012: 51).İran rivayetlerine göre Türkler, Ceyhun Irmağı’nın kuzey doğusunda kalan Turan soyundan gelen kimselerdir. 6’ncı yüzyılda yazılan Soğutlara ait BugutYazıtı’nın yüzeyinde dişi kurttan süt emen kolları kesilmiş bir çocuk çizilmiştir.
Bozkurt Destanı, bilinen en eski Türk destanıdır. Düşmanları tarafından yok edilen Türklerden kolları bacağı kesilerek sağ bırakılan bir çocuğun dişi kurt tarafından büyütülmesi ve çoğalması anlatılır.
Ergenekon Destanı, Düşmanları tarafından yenilgiye uğratılan Türklerden az bir kısmının sığındığı Ergenekon’da çoğalıp, bir bozkurt tarafından yeniden eski yurtlarına dönüşü anlatılır.
Türeyiş Destanı, Uygur destanı olup, Hun kağanının kızıyla evlenen kutlu varlıktan doğan çocukların Dokuz Oğuzları oluşturması anlatılır.
Yaratılış Destanı, Altaylarda derlenen destanda evrenin yaratılışı anlatılır.
Türk sözcüğüne benzer ilk sözcük MÖ. 5’inci yüzyılda Herodot Tarihi’nde Sakalara ithafen kullanılanTargita ve Tyrikaesözcükleridir. Ancak bir etnik grup olarak ilk defa Çin kaynaklarında Hunlar için MÖ. 3’üncü yüzyılda T’ieh-le, T’u-cüehbiçiminde söylenmiştir.Roma İmparatorluğu’nda MS. 1’inci yüzyılda PomponiusMela ve Plinius adlı tarihçiler tarafından daTurcae ve Tyrcaebiçimindekaydedilmiştir.
Miladi yılın başından sonra zamanla Hint kaynaklarında kuzey kavimleri için Turukha, Fars kaynaklarında doğu kavimleri için Truk, Slav kaynaklarında Torki şeklinde telaffuz edildiği görülmektedir. Ancak siyasi bir ad olarak Türk adının ilk defa MS. 6’ıncı yüzyılda Göktürkler ile kullanıldığım ve resmileştiği görülmektedir.
Ülke adı olarak Türkiye adı ise ilk defa Orta Asya için 6’ncı yüzyılda Doğu Roma tarafından kullanılmıştır. 10’ucnu yüzyılda Hazar ülkesine Doğu Türkiye, Macar ülkesine Batı Türkiye, 12’nci yüzyıldan itibaren de Anadolu’ya Türkiye denilmeye başlanmıştır
Göktürkler döneminde bir devlet ve halk adı olarak kullanılan Türk adı, zamanla ulus adı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Altay Dağı’nın şeklinden dolayı Türk adı Çincede miğfer anlamında kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmut, Türk sözcüğünün Tanrı tarafından olgunluk çağı anlamında verildiğini belirtmiştir. Ziya Gökalp ise Türk sözcüğünü töreli, yasalı olarak nitelendirmiştir. Macar tarihçi Vambey’e göre Türk sözcüğü, türeyen anlamına gelmektedir. Alman tarihçi F.W.K. Müller ise Türk sözcüğünü güçlü anlamına geldiğini belirtmiştir. A.V. le Coq ilk defa Türk adının bir ulus adı olduğunu belirtmiş, Wilhelm Thomsen ve GyulaNemeth de bu görüşü benimsemiştir.
Altaylardan Tuna’ya coşkun bir ırmak gibi akan Türkler, yan kollarla beslenen ırmak gibi sürekli gelişip, büyüyerek bugünkü Türk ulusunu oluşmuştur.