“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!”
Mithat Cemal Kuntay tarafından dile getirilen bu dizeler bayrak ve vatanı en iyi tanımlayan dizelerdir. Bir toprak parçasının vatan olabilmesi için uğrunda can verilmesi gerekmektedir. Vatan olmadan millet, millet olmadan da devlet olamaz. O halde, en kıymetli hazine vatandır. Vatan şairimiz Namık Kemal; “İnsan vatanını sever. Çünkü vatan bir galibin kılıcı veya bir kâtibin kalemi ile çizilen belirsiz hatlardan ibaret değildir. Vatan; millet, hürriyet, menfaat, kardeşlik, tasarruf, hakimiyet, ecdada hürmet, aileye muhabbet, gençlik hatırası gibi birçok ulvî hislerin bir araya gelmesinden hasıl olmuş mukaddesattır” demiştir. İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy da şöyle haykırır:
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!
Canı cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ!”
Ülke ise, bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümüne denir. Görüldüğü gibi ülke siyasî bir kavram iken, vatan siyasi sınırları aşan tarihsel ve kültürel öğeleri de kapsayan bir olgudur.
Millet, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan topluluğa denir. O halde bir milletin unsurları içinde ortak dil, ortak din, ortak tarih, ortak kültür, ortak duygu ve birlikte yaşama inancının olması gerekir. Milletin oluşumu ile ilgili genel ve özel olmak üzere iki unsurdan bahsedilir. Genel unsurlar ırk, dil ve din gibi somut bağlardan; özel unsurlar da ortak tarih ve gelecek, ülkü, acı, başarı ve mücadele gibi soyut/ manevi bağlardan oluşmaktadır. Belirtilen unsurlar tek başına bir milleti oluşturmak için yeterli olmadığı, ancak bazı unsurların da öne çıktığı görülür.
Türkiye’de modern bir millet tanımının Tanzimat Dönemi ile birlikte oluşmaya başladığı ve genel itibari ile karma bir modelin benimsendiği görülmektedir. Bu bakımdan Atatürk’ün millet tanımının içinde ise ırk ve din unsurlarının fazla öne çıkarılmadığı, bunun yerine dil dışında özel unsurları içeren kültür ve vatandaşlığa vurgu yapıldığı görülmektedir. Nitekim Atatürk en kısa şekilde milleti; “Bir harstan (kültür) olan insanlardan mürekkep cemiyet” şeklinde tanımlamıştır.
Irk, ortak atadan hareketle kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip topluluk olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla ırk kavramında kan ve soy bağının temel ölçüt olduğu düşünüldüğünde millet kavramı ile örtüşmediği, ancak milleti oluşturan genel unsurlardan ancak biri olduğu görülmektedir.
Halk ise, aynı kültür özelliklerine sahip, genelde aynı ülke sınırlarında yaşayan ve aynı uyruğa tabi insan topluluklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla millet kavramına göre daha somut olup, halen yaşayan ülke vatandaşlarını belirtir. Buna bir örnek verirsek Amerikan milletinden bahsedilemez, ama bir Amerikan halkından bahsedilebilir.
Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın şu dizeleri ile son verirken;
“Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!