“Tanrı” sözcüğü Türkçe bir kavram olup kökeni hakkında kesinlik yoktur. MÖ 5. Yüzyılda Çince’deki “tien” sözcüğünden geçtiği de söylense de “tan ve garu” (yeri) sözcüklerinden birleşik bir sözcük olduğu da ileri sürülen görüşlerdendir.
Tanrı kavramı ister Tengri (Tenri), isterse Tanrı (Tangrı) biçiminde söylensin her zaman (ng) genizcil (nazal) n ile söylenir. Ancak 1928 yılında yapılan Harf Devrimi ile genizcil n maalesef Türk Alfabesi’nin içine alınmamıştır.
Orhun Yazıtlarındaki “Tengri” kavramı günümüzde “Tanrı” biçimine dönüşmüştür.
Türkler İslamiyet’e geçtikten sonra da “Tanrı” kavramını “Allah” yerine kullanmaya devam etmiştir. Nitekim günümüzde de her iki kavram birlikte kullanıldığı gibi bir takım ideolojik ve dinsel yaklaşımlarla iki kavramı birbirinden ayırmak isteyenler de vardır. Teolojik açıdan iki kavram arasında cins ad ve özel ad biçiminde bir ayrıma gidildiği de görülmektedir.
Doğu Romalı Menader, Türkler hakkında: “Her ne kadar Türkler toprağa, suya ve ateşe inansa da yine de Tek Tanrı’ya taparlar” demiştir. Oğuz Destanı’nda “Bir Tanrı” inancına vurgu yapılır. Manas Destanı’nda Tanrı’ya tövbe edilmesi öğütlenir. Ali Şîr Nevai’de “zira kim Tengri alarga bela bergey” denilmektedir. Divan-ı Lügat’it Türk’te “kul Tengri’de tapdı, Tengri’ye yükün, Tengri meni ağırladı, ulugluk Tengrisi” ifadesi geçer. Dede Korkut’ta “Görklü Tanrı, Bengü Tanrı, Güzel Tanrı” ifadeleri geçer. Kutadgu Bilig’de Tengri ve Tanrı sözcükleri birlikte geçer. Babürname’de “Tengri ya da Tengri Teala” biçiminde ifadesini bulur. Hoca Ahmet Yesevi: “Ol Tengri belülerindin ol, kimni köni yolga köndürse Tenri” demiştir.
İslamiyeti Türklere öğretmek amacıyla 11. Yüzyılda Kur’an’ın Türkçe’ye yapılan çevirisinde “Allah” yerine “Tanrı” kavramının kullanıldığı görülmektedir.
Yunus Emre; “Tanrı arslanı Ali sağında Muhammedin” mısrasında Allah yerine kullanmıştır. Sultan Veled’in Divan-ı Türki’sinde: “Dünyanın dirliği geçer kalmaz, Tangrı’dan kim dirse ol ölmez” demiştir. Aşık Paşa’nın Garibname’sinde: “Tanrı benven diyüben durmağıçün” biçiminde geçmiştir. Süleyman Çelebi Mevlit’inde: “kıldı davet Tanrı’ya hem kulları/şer’ile gösterdi togrı yolları” biçiminde kendini gösterir. Mehmet Akif Ersoy bir beytinde: “Geçende komşuyu görmüş, demiş selam söyle/ Demek almayacak Tanrı selamını bile” biçiminde zikredilmiştir.
15. yüzyıldan sonra Türkçedeki Arapça ve Farsça sözcüklerindeki sayının armasıyla zamanla dinsel terimlerde de Türkçe sözcükler azalsa da “Tanrı” sözcüğü yazı dilinde azalsa da sözlü dilde yaşamaya devam etmiştir. Anadolu ve Balkanlar’da Tanrı, Tanrı misafiri, Tanrı kulu ve Tanrı evi biçiminde söylenegelmiştir.
Bengü Tanrı’nın esenliğiyle…