Lozan Antlaşması’nda, Türk karasuları konusunda kapsamlı bir hüküm bulunmamakla birlikte bazı adaların tespitinde Anadolu kıyılarına 3 milden yakın olan adaların Türkiye’ye ait olduğu belirtilmiştir (md.12).
Lozan Antlaşması’nda Meis Adası, İtalya’ya terkedilirken çevresindeki adacık ve kayalıkların egemenlik devrinin yapılmadığı görülmektedir (md.15). Dolayısıyla Meis bölgesinde bulunan iki müstakil ada olan Karaada ve Fener Adası’nın egemenlik hakkı Türkiye’de sayılmalıdır. Ancak 1947 Paris Barış Antlaşması ile Meis dâhil 14 ada ve bitişik adacıkların egemenliği Yunanistan’a devredilmiştir. Bununla birlikte anlaşma metninde bunların hangileri olduğu belirtilmemiştir. Coğrafi olarak Karaada ve Fener Adası’nın müstakil adalar olmasından dolayı Yunanistan’a devrinin mümkün olamayacağı görülmelidir.
Lozan Barış Antlaşması’ndan çıkan sonuca göre Türkiye ile Yunanistan’ın karasuları 3 mil olduğu sonucuna varılmaktadır. Bununla birlikte, Yunanistan, 1931 yılında karasularını sivil havacılık ve hava polisliği amacıyla 10 deniz mili olarak belirlemiş ve bunu 1975 yılında ilan etmiştir, ancak Türkiye bunu kabul etmemiştir. Yunanistan, yine 1936 tarihinde karasuları sınırını 6 mile çıkardığını duyurmuştur. Buna karşılık 1964 yılında Türkiye de karasuları sınırını 6 mile çıkarmıştır.
Yunanistan’ın kurulmasından bu yana ortaya çıkan sorunlar sekiz başlık altında toplanmaktadır. Bunlar sırasıyla karasularının 6 deniz milinin üzerinde genişletilmesi, kıta sahanlığının sınırlandırılması, Yunanistan’ın 10 deniz millik hava sahası iddiaları, FIR (Uçuş Bilgi bölgesi), egemenliği tartışmalı adalar, askerden arındırılmış statüdeki adaların silahlandırılması, SAR (Arama-Kurtarma) ve komuta-kontrol sorumluluk sahaları.
Tüm bunlar düşünüldüğünde temel sorunlar çözülmeden Ege’de bir sınır tayin etmenin mümkün olamayacağı görülmektedir. Bu çerçevede:
1.Menteşe (Oniki) ve Saruhan adaları, Anadolu’nun kıtsa sahanlığa aitken egemenliğinin Yunanistan’da olması komuta ve kontrol açısından sorunlar yaratmaktadır.
2.Hukuken devri belirtilmemiş ve egemenliği tartışmalı adaların varlığında Yunanistan’ın egemenlik iddiasında bulunması mesnetsiz olup, ismen terkedilen ve İtalya ile Yunanistan’ın işgaline uğrayan adalar ile eklentileri dışındaki tüm ada ve eklentilerin Türkiye’ye ait olduğunun kabul edilmemesi sorun yaratmaktadır.
3.Lozan’ın öngördüğü karasuları dengesinin Yunanistan tarafından değiştirilmek istenmesi Ege’de egemenlik ve güç dengelerini ciddi anlamda Türkiye aleyhine bozmakta ve sorun yaratmaktadır.
4.Münhasır ekonomik bölgede deniz üzerinde ve tabanında araştırma yapma yetkisi kıta sahanı ülkesine ait olmasına rağmen adaların Yunan egemenliğinde bulunması 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ile çelişmekte ve bölgede sorun yaratmaktadır.
5.İstanbul-Atina FIR Hattı’nın Yunanistan tarafından deniz sınırı olarak dayatılmak istenmesi Türkiye’nin egemenlik haklarının ihlal ettiğinden sorun yaratmaktadır.
Bu çerçevede Ege’de egemenlik ve paylaşım kapsamında deniz sınırı ve egemenliği tartışmalı adalar sorunu olmak üzere iki temel sorun olduğu görülmektedir. Yunanistan’ın yayılmacı politikasına karşılık Türkiye, doğal uzantının esas alınması, hakça paylaşım ilkesi, adaların özel durumu, yarı kapalı deniz ilkesi ve Lozan dengesi üzerinde kurulu bir yaklaşım benimsemektedir