Teknik ve Endüstri Meslek Liselerinde Yöneticilik yaptığım yıllarda, katıldığım bir hizmet içi eğitim kursuna, zamanın Milli Eğitim Bakanı da katılmıştı.
O yıllarda, okullarımızda çocuklarımız birbirleri ile kavga ediyor, sağcı solcu diye bir birlerini öldürüyor, siyasiler ve bizlerde olaylar karşısında dişe dokunur bir önlem alamıyorduk.
Milli Eğitim Bakanı, Okul Müdürlerinden yerel olarak ne gibi önlemler alırsak bu karmaşadan çıkabilirimin bilgisini ve Okul Müdürlerinin görüşlerini almak istiyordu.
Her kesin bir şeyler söylediği o toplantıda, kapanış konuşması için mikrofona gelen Milli Eğitim Bakanı hepimizi şaşırtan bir konuşma yapmıştı.
Konuşmasının son bölümünde,” Eğer dünya kamuoyundan utanmasam, Ülkemizdeki okulları bir yıllığına kapatacağım, bu bir yılda ne yapacaksınız diye sorarsanız, Öğretmenlerimizi eğiteceğiz”demişti.
İşte, O Milli Eğitim Bakanının eğitmek istediği öğretmenler, Erzurum’un Yakutiye ilçesinde bir İlköğretim okulunda Müdürlük yapan Mustafa Aydın gibi düşünen öğretmenlerdi.
***
Bu İlköğretim Okulu Müdürünün, Erzurum Yakutiye Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen huzur toplantısında yaptığı konuşma insanın tüylerini ürpertiyor.
Konuşmasında çeşitli öneriler sunduktan sonra, sonunda diyor ki;
“Tıp artık ilerledi, Emniyette suçluların kanları alınsın ve gen haritaları çıkarılsın, bu suçluların çocukları doğarsa, doğan o çocukların analizleri yapılsın. Bu analiz sonuçlarında Vatana ve Millete zararlı çocuklar olacakları ortaya çıkarsa, bu çocuklar yürümeden yok edilsinler”
Şimdi, yukarıda bahsettiğim Milli Eğitim bakanının, Hizmet içi eğitim seminerinde yaptığı o konuşmasında kasdeddiği öğretmenler, bu Müdür gibi düşünen öğretmenlerdi.
Bu Öğretmenlerin, bırakın Müdürlük yapmasını okullarımızda hizmetli olarak bile çalıştırılmaları sakıncalı olur.
Bu anlayıştaki öğretmenler ile çağdaş uygarlık düzeyi yakalanamaz.
Bu anlayıştaki öğretmenler ile gelecek nesillerin sağlıklı nesiller olması sağlanamaz.
***
Ülkemizin bu anlayıştaki eğitimcilere ihtiyacı yok.
Eğitimin bireye ve topluma ne kadar gerekli olduğunu anlayamayan bu kafaların, ülkemiz çocuklarını yetiştirmekle görevlendirilmiş olmaları da çok büyük bir talihsizliktir.
Bu talihsizliği bu topluma yaşatan bu insanların öğretmen ve eğitimci olarak anılmaları, emekli olmuş bir eğitimci olarak beni de derinden yaralamaktadır.
Bu kafadaki öğretmenlerin eğitilmeleri yetmemektedir, bunların aynı zamanda tedavileri de gerekmektedir.
Hiç kimselere emanet edemediğimiz, canlarımız olan çocuklarımızı, bu kafadaki öğretmenlere emanet edemeyiz.
Eğitim kadrolarımızda sayılarının ne kadar olduğunu bilemediğimiz, bu anlayıştaki öğretmenler, Eğitim ordumuzun içerisinde barınmaya ve yayılmaya çalışan kanser hücreleridir.
***
Kesintisiz zorunlu eğitimin 8 yıldan, kesintili zorunlu eğitim haline dönüştürüldüğü ve 12 yıla çıkarıldığını öğrendik.
Her şeyde bir eksik aradığımız anlaşılmamalıdır.
Eğitimin süresi kadar, nitelikli hale gelmesinin de önemli olduğunun altının çizilmesi gerekiyor.