Yazımın bu başlığını, kitaplarını severek okuduğum, Ünlü yazar Amin Maalouf’un “Ölümcül Kimlikler” adlı kitabından aldım.
İlk bakıldığında tartışılabilecek bir başlık gibi gelebilir.
Ama bu cümleye, ortak değerimizin insan olduğunu eklersek, “biz” olsak ta,” siz” olsak ta, insan olamadıktan sonra “biz” veya “siz” olmanın hiçbir önem arz etmeyeceğini de eklersek, yaşamımızın ve tartışmalarımızın daha düzeyli hale geleceğine inanıyorum.
* * *
Orta doğudaki kavgaların ve savaşların sonu gelmiyor.
Bu savaşların sebebi, orta doğuda yaşayanların karanlıkta yaşamaları ve emperyalist ülkelerin çıkarlarıdır.
Bu iki sebep bölgede yaşayanları birbirlerine düşürmeye yetmektedir.
Aynı dinden olanların, mezheplerinin ayrı oluşlarının çatışma sebebi olmasını anlamak mümkün değildir.
Kaşınmaya çok elverişli olan bu durum, bölgenin huzurunu yok etmeye yetmektedir.
Bu yüzyılda kavga etmeden bir arada yaşamayı beceremeyenleri, uygar dünyanın hayretle ve zaman zamanda korkarak izlediğini biliyoruz. * * *
Ünlü yazar, birden fazla etnik kimliğin bulunduğu ülkelerde, kimlikleri teke indirgemeye çalışmanın, insanları, taraf tutucu, katı, hoş görüsüz ve baskıcı yaptığını anlatıyor.
Bu hoş görüsüzlük, baskıcılık, taraf tutuculuk, bizimkiler diye bir oluşumun doğmasına neden oluyor ki, bu üstünlük kurma kavgasının başlaması demektir.
* * *
İlkesiz taraf tutuculuk, toplumun en militan, en laf ebesi olan kesimlerinin çok daha kolayca sahiplenebildiği bir bakış açısıdır.
* * *
Ülkemizde Kürt sorununun tavan yaptığı günlerden geçiyoruz.
Barış sürecini dikkatle izliyor ve gerçekten sağlıklı bir sonuca ulaşmasını istiyoruz.
Barış süreci, iki kimliği olan insanlarımızın, iki kimlikleri ile de övünebilmelerinin yolunu açılabilmelidir.
* * *
Bizimkiler anlayışı ile hareket edildiği takdir de, ötekilerin hakkını çiğnemenin nerede başlayıp, nerede biteceğini asla belirleyemeyiz.
O nedenle, artık sadece “biz” ve “siz” yoktur.
Esas olan birbirimizi içimize sindirebilmektir.