TBMM’de 2015 yılı bütçesi görüşülüyor.
Devlet yatırımlarındaki değil, devlet harcamalarındaki hoyratlığı, çalışanların ve emeklilerin maaş artışlarında gösteremeyen bir ekonomi anlayışı ile karşı karşıyayız.
* * *
Kim ne derse desin, ekonomist olduğunu söyleyenler ne derlerse desinler, çalışanların ve emeklilerin önümüzdeki yılda da, durumlarının değişmeyeceği anlaşılıyor.
İktidarda olanların, çalışanların ve emeklilerin ekonomik durumlarını görmezden geldikleri, devlet yatırımlarının dışındaki harcamalarındaki pervasızlıktan anlaşılmaktadır.
Ekonomist olduğu sanılanların söyledikleri, 9oo lira ile geçinmek zorunda olanlara, emeklilere artık inandırıcı gelmemektedir.
* * *
900 Lira emekli maaşı ile ev geçindirme mucizesini başaran emekli dostlarım, ekonomide mucize yarattığını iddia eden ekonomistlerden daha önemlidir dersem, meseleyi abartmış olmam.
Geliri yüksek olanların, devletten geçinenlerin, tuzu kuru olanların, kısaca %10’luk gelir diliminde olanların, ekonomi ile ilgili önerileri ve tavsiyeleri artık, benim bir kulağımdan giriyor ve diğer kulağımdan çıkıyor.
* * *
Bildiğim ve öğrendiğim bir şey var, çalışanların ve emeklilerin maaşlarına, yapılacak zamma göz koyarak, ülke ekonomisi düzelmiyor.
Yani ekonominin bozulmasının sebebi çalışanların maaşları değil, maaşlarına yapılacak zamlar değil, devletten nemalanmaya çalışan diğer asalak gurupların arsızlığı diye düşünüyorum.
* * *
Devletin bazı bakanlıkları ve bazı kurumları, bu hizmetleri, kiralık yerlerde veriyorlar.
Devletin, kiralanan bu hizmet binalarına verdiği kira tutarları, gerçekten insanı hayretlere düşürecek kadar yüksek.
Meğer en pahallı yerlerde ikamet eden kiracı devletmiş.
Emeklinin ve çalışanların maaşlarına yapılan %3’lük zammı çok gören, devletin hoyratça ödediği kiraları ise görmezden gelen ekonomistlerin önerileri bana artık inandırıcı gelmiyor.
* * *
Çalışanlar ve emekliler, milli gelirden yeterli payı alamıyorlar, siyasi mücadelenin temeli bu farklılıkta gizlidir.
Eğer çalışanları sürünürken, yönetenlerinin saltanat sürdüğü ülkelerin ekonomileri düzelmiş olsaydı, orta doğu ülkeleri dünyanın refah içinde yaşayan ülkeleri olurdu. * * *
Bütçe açıklarının sebeplerini karşılıklı oturup adam gibi tespit etmediğimiz sürece, talan devam edecek ve ne çalışanların ne emeklilerin ve nede ülkenin ekonomisi düzelecektir.
Çalışanların örgütlü olmalarını engelleyerek, sendikaları sarılaştırılarak, ekonominin düzelmeyeceğini görmeliyiz.
* * *
Maaşlarına seyyanen 1500 lira zam yapılan yargı mensuplarının, maaşlarına 1000 lira zam yapılan Milletin vekillerinin, anlatmaya çalıştıkları ekonomi ile bizim anlatmaya çalıştığımız ekonomi aynı ekonomi değil.
Bir tarafa kepçe ile verilirken, emeklilere ve çalışanlara çay kaşığı ile verilmesi hoş görülemez.
* * *
Ülkeyi yönetenlerin devlete maliyetleri, çalışanların devlete maliyetlerinden misli ile fazladır, hatta beşe altıya katlamaktadır.
Bunların devlete olan maliyetlerine birde, ülkemiz için hiç de önceliği olmayan, saraylar, makam arabaları ve hoyratça harcanan örtülü ödenekler eklenince, haliyle bütçede açıklar oluşmaktadır.
Bu açığın önemli bir bölümünü, emeği ile geçinenlerin sırtına yüklemeye çalışmak insafsızlıktır.
* * *
Bir ülkenin prestijini, idare edenlerin oturdukları binaların haşmetinde görmek yerine, halkın yaşam standartlarında görmek daha isabetli olacaktır.