Ünlü devlet denklemine göre, “Devlet=Siyasal toplum + Sivil toplumdan “ oluştuğunu biliyoruz.
Bu denklemin açılımından öğrendiğimize göre, devleti yönetme işi siyasal topluma verilirken, devleti yönetecek olan siyasileri, belirleme ve onları denetleme işi de sivil topluma verilmiştir.
* * *
İşte, Sivil topluma siyasileri belirleme ve onları denetleme işlerinin verilmesi,
“Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait oluşundandır.”
Bu keyfiyet sivil topluma birilerinin armağanı ve hediyesi değildir, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yıllar sonrasını nasıl isabetli görmüş olmalarındandır.
Bu günde Demokrasinin evrensel değerlerinde yer alan bu durumu yüz yıl öncesinden belirlemiş olmaları önemsenmelidir.
** *
Bu ilke sayesinde, Sivil toplum, yani halk, yani milli irade olarak adlandırılan güç, demokratik erginliğe ulaştıkça, devlet kanadı da Cumhuriyete ve demokrasiye ulaşmaktadır.
* * *
Evet, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesini, sivil toplum ve siyasal toplumun hiç akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
* * *
Klasik bir demokrasi istiyorsak, siyasilerin ve siyasi partilerin, sivil toplumun denetimini kabul etmeleri gerekmektedir.
Bu denetlemeyi millet adına TBMM yürütür, bağımsız yargı da gerekenleri yapar.
* * *
Dünya çocuklarına, bu önemli durumu bayram olarak hediye eden Mutafa Kemal ve arkadaşlarına bu millet minnettardır.
* * *
Sivil topluma bu görevi, egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan halkımız vermektedir.
23 Nisan 1920 de bu görevin hakiki sahibine verilişinin 100. Yılında kutlamalar Korona’ya rağmen büyük bir coşku ile kutlanmıştır.
Halkımıza ve özellikle çocuklarımıza ve dünya çocuklarına bu mutlu gün kutlu olsun.